kai
soobinsoobin
hm?kai
taehyun'u gönder de yalnız kalalımsoobin
deli misin ndksyxleuxk
çocuğu bize ders çalıştır diye getiren benim, neden göndereyim şimdi?kai
ya üf
ders anlatırken çok seksi oluyor bu pislik
aşık falan olabilirsin diye korkuyorumsoobin
KXHEOXGWOZBLWJXIWNZ"eğer yeterince dinlendiyseniz, devam edelim." taehyun elindeki telefonu masaya bırakıp ikimize de baktı. soobin de bana alaycı bir bakış atıp telefonunu kapattı. ne yazdığımı okumamıştı bile! "olur, devam edelim." diyerek taehyun'a verdi dikkatini.
uzunca oflayıp onları rahatsız etmeyi denesem de bana takılmadılar. taehyun onu bıktırma stratejilerime alışkındı ve bir savunma mekanizması geliştirmiş olmalıydı. nasıl yapıyordu bilmiyorum ama beni görmüyordu bile.
o ikisi uzunca bir süre ders çalıştılar karşımda. ben de sıkılıp kendimi soobin'in yatağına atmıştım.
taehyun'u sevmiyordum. çünkü çok güzeldi ve tam soobin'in hoşlanacağı tipte bir erkekti. yatakta sırt üzeri dönüp soobin'in yıldızlarla süslediği tavana baktım. elimi yumruk halinde kaldırdım ve içimden saymaya başladım.
soobin kibar erkeklerden hoşlanırdı. taehyun ise fazlasıyla kibar bir erkekti. bir parmağımı açtım.
soobin zeki erkeklerden hoşlanırdı. taehyun okuldaki en çalışkan ve zeki öğrenciydi. bir parmağımı daha açtım.
soobin aynı zamanda komik erkeklerden de hoşlanırdı. taehyun'u yakından tanımıyor olsam da komik olduğuna emindim. yani soobin'in bu kriterini de karşılıyordu.
kendi kendime oflayıp elimi indirdim ve yatakta sinirle yuvarlandım. orospu taehyun.
"ben bize birer kahve yapayım." soobin ayağa kalktığında hızla doğruldum. "ben kola istiyorum soobin." dedim. tebessüm edip başını salladı. "evet, biliyorum." kocaman gülümsedim.
o odadan çıktığında gülümsemem soldu ve taehyun'a ters bir bakış attım. dudakları alayla kıvrıldı ve telefonuna uzandı. benimle içten içe alay ettiğini görebiliyordum ama soobin'e söz vermiştim onunla kavga etmeyeceğim diye. bu yüzden dişlerimi sıkmakla yetindim.
"kai," kolunu yerdeki masaya koyup yanağını avuç içine bastırdı. "bin'i elinden alırım diye mi korkuyorsun?" soobin olmasa suratına yumruğumu yerdi.
"öyle bir şeyi yapabilirmişsin gibi sanki de," dedim sinirli sinirli. "soobin'in en sevdiği benim. senin gibi biri onu benden alamaz."
hafifçe güldü. "yediğim hakaretleri boş verip içini rahatlatayım." masanın üzerindeki telefonu titreyince ona baktı. yüzünde hoş ve samimi bir tebessüm peyda oldu. kaşlarım havalandı. telefonu eline aldıktan sonra göz teması kurdu benimle. "benim bir sevgilim var zaten. ve alınma ama soobin'den çok daha güzel."
"böyle bir şey mümkün olabilir de sanki..." diye homurdandım.
soobin odaya girdiğinde her ikimiz de sustuk. tepsideki iki kupa kahveyi masaya bıraktıktan sonra kolamı kendi ayakları ile bana getirdi. boştaki eli ile saçlarımı dağıttıktan sonra masaya geri döndü.
kolamı ayaklarımı ileri geri sallayarak yudumlarken o ikisinin dersler hakkındaki sohbetlerini dinliyordum. taehyun'un az önceki gülümsemesini gördüğüm için olsa gerek, soobin'e olan hafif tebessümü şu an gram kıllandırmıyordu beni. aşık olduğu çocuk her kimse onun gözünde herkesten güzel olmalıydı gerçekten de.
kahvelerini içtikten sonra bir kez daha derse döndüler ve bir saat boyunca aralıksız çalıştılar. bense yatakta yatmaktan ve sıkıntıyla yuvarlanmaktan başka hiçbir şey yapmadım.
soobin taehyun'u kapıya kadar geçirirken de yerimden kalkmadım. o kadar uzun süredir uzanıyordum ki orada ayağa kalkmaya üşenmiştim. muhtemelen bugün eve de gitmezdim.
soobin odadaki dağınıklığı toparlayıp yere koyduğu masayı kaldırdıktan sonra yanıma gelip uzandı. herhangi bir şey söylemeden kolumu kavradı ve kendisine yastık yapıp başını koluma koydu.
"yoruldun mu?" dedim. gözlerini açmadan başını salladı. "uyuyacak mısın?"
"sadece biraz dinleneceğim." ama saniyeler içerisinde uyuyakaldı. rahatsız etmeye korktuğum için hareket etmeden seyrettim ben de onun güzel yüzünü.
"taehyun tam bir salak..." diye mırıldandım. çünkü benim için choi soobin gibi tanrısal birinin karşısında başka birinden hoşlanabilmek mümkün değildi. bunu düşünmek işten bile değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
fal # sookai
Fiksi Penggemarkai kahve falı baktırıyor ve falında yakın arkadaşı ile alakalı birtakım şeyler çıkıyor. [ texting + duzyazi ]