Güzel bir uyku çektiğimi hissederek gözlerimi açtığımda birkaç kez kırpıştırmıştım. Tek uyumuyordum. Yanımda uzanan bedeni gördüğümde ise güzelim ile dünkü öpüşmeden sonra eve gelmiş olabileceğimizi düşünmüştüm. Geceyi neden hatırlamadığım ise bir muammaydı. Alkol de içmemiştim. Sanırım hala uyanamadığımdandı.
Kolumu uzatıp güzelimin beline sarıldığımda kıpırdanmıştı ve yüzünü dönmüştü uykulu bir şekilde. Önüne gelen saçını kulağının arkasına atacağım sırada onun güzelim olmadığını fark ettim.
"JISOO?"
"NE, NOLUYO?" diye hararetle uyanan Jisoo uykusundan daha uyanamamıştı. Bir süre birbirimizle bakıştıktan sonra Jisoo uyku sersemliğini atlatmıştı.
"Günaydın kız!"
Bense onu şokla izliyordum. Sürekli değişen ruh halini çözmek gerçekten zordu.
"Lan olum senin burda ne işin var?"
"Kanka ya dün lunaparkta eğlendikten sonra yorulmuşum bayağı. Rosie bebeğimi evine bıraktıktan sonra senin ev yakın diye buraya geldim. Sen baya horul horul uyuyordun ha!" diyip kahkaha atmaya başlamıştı. Daha az önce uyku sersemi değil miydi bu kız?
"Götünden atma Jisoo ben horlamam. Hem koltukta yatsaydın ya niye yatağımı işgal ediyorsun?"
"Ya aşko sen kocaman yatakta yatarken ben koltukta yatacak değilim herhalde. Seni koltuğa taşımak da uzun iş olurdu o yüzden direkt yattım işte. Sanki hiç beraber uyumadık aq abartma."
"Öncelikle aşko lafını bir daha edersen sana boydan girerim. Ve ciddi ciddi beni yataktan koltuğa taşımayı düşünmüşsün ya! Bu mudur kankalık aşkom?"
"Lan!"
"Lan!"
ikimiz de kahkaha atmaya başlamıştık. Jisoo'ya söylenirken ben aşko demiştim. İLK VE SON KEZ
•••
"Ne demek Seojun piçini bulamadık?! Son bir gününüz daha var eğer yine bulamazsanız kovulursunuz ve kovduğum adamlarıma ne yapıldığını biliyorsunuz!"
Ben bu adamları düzgünce seçiyordum bir de! Acaba seçmesem nasıl olacaklar! Seojun piçiyle bir anlaşma yapmıştık ve anlaşmadan caymıştı. Hak ettiği cezayı vermek için adamlarımı görevlendirdiğimde ise onu bulamadıklarını öğreniyordum. Gerçekten tek düzgün adamım Jisoo'ydu sanırım.
Şirketteki işlere göz gezdirdiğimde sırf daha fazla sinirlenmemek için ilgilendiğimi biliyordum. Yine de evrakları incelemeye başladım.
Çoğu masa işimi hallettikten sonra evrakları toparlarken kapım çalındı ve girmesini söyledim.
"Lalisa Hanım sizinle konuşmak isteyen biri var."
Sekreterin cümlesiyle şaşırmıştım. Kim konuşmaya gelmişti ki?
"Tamam gelsin."
Onaylamamla Sekreter Kwon odadan çıkmış ve sonrasında siyahlara bürünmüş bir adam girmişti içeri.
"Aradığın adamdan sana bir mesaj getirdim."
Şaşkınlıktan bir şey söyleyememiştim. O pislik anlaşmadan dönüp bana ihanet etmişti bir de mesaj gönderiyordu. Mafya dünyasında bile anlaşma bozmak yanlıştır ve affedilemez. (kaynak götüm)
Masaya bıraktığı zarftan sonra acele bir şekilde odadan çıkıp gitmişti. Zarfı elime aldığımda ise sinirlenmemek için yaptığım evrak işleri boşa çıkmıştı.
Beni boşuna arama Manobal. Bir anlaşma için dostluğumuzu bitirmeye gerek yok bence;)
Hem benim için önemli olan tek şey kendim ama senin için öyle değil. Yani bu işten her türlü zararda olan sen olursun. Evet yanında dolaşan güzel kızdan bahsediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değişim
FanfictionÜnlü Mafya Lalisa Manobal aşka inanmazdı, can dostunun ısrarıyla katıldığı parti gecesine kadar... Hırslar mı yoksa hisler mi daha güçlüdür? Bilemeyiz ama yakında birileri öğrenecek.