5 gün olmuştu. Onunla görüşmeyeli, onun güzel gülüşünü görmeyeli...
Ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Kesin bir cevapla yanına gitmemi istiyordu. Ama ben nasıl seçim yapabilirdim ki?
Seojun piçinin cezasını vermek için yanına gittiğimde tüm öfkemi, üzüntümü ondan çıkardığımı sanmıştım. Ama hayır yetmemişti. Onun cezasını verdikten sonra rahatlamamıştım. Çünkü kendi cezam verilmemişti.
5 gündür o kadar çok içmiştim ki ne kadar içtiğimi hatırlamıyordum. Normalde bir süre sonra sarhoş olurdum ama bu sefer olmadım, olamadım. Bir türlü sarhoş olup kısa bir süreliğine olsa bile unutamadım.
Seçim yapmak istemiyordum. Jennie benim hayatımın aşkıydı onu asla kaybedemezdim. Ama bu iş yoksa ben tam olarak neydim ki? Bu iş benim hayatım olmuştu ama sonrasında o güzellik girdi hayatıma. Ve iki tane hayatım olamayacağını anladım. Hem Jennie hem de bu iş hayatım olamazdı.
Tepelik bir yerde biramı içmeye devam ederken aynanda düşünüyordum. Ama düşünmek mahvediyordu beni.
"Lisa!"
Bir anda arkamda duyduğum o güzel ses bir rüya gibiydi. Gerçekten burda mıydı yoksa uyuyakalmıştım ve bir rüya mı görüyordum?
Arkamı dönüp baktığımda orda kanlı canlı duruyordu benim güzelim. Yüzündeki hüzünle... Muhtemelen halim iç açıcı olmadığı için.
"Lisa naptın kendine böyle! Sen bu kadar içmezsin bırak artık o şişeyi."
Emir verilmesinden hoşlanmasam da o kadar ilgili ve telaşlı bir şekilde söylemişti ki... Narince elimden şişeyi alıp başka bir yere koyduğunda gözlerimiz buluşmuştu.
"Seni çok özledim güzelim. Üzgünüm sana net bir cevapla gelemedim. Aptal korkularım, düşüncelerim yüzünden bırakamıyorum bu işi. Ama seni bırakmak aklımın ucundan bile geçmedi, sensiz bir hayat yaşayamam."
"Asıl ben üzgünüm lili. Senden böyle bir seçim yapmanı istememeliydim. Dediğin gibi hemen bırakılabilecek bir şey değil. Devam edip etmemek zamanla belli olacak ve sana kalmış bir şey. Ama ben hep yanında olacağım. Bu işe devam etsen de etmesen de."
Farkında olmadan göz yaşlarım akmaya başlamıştı bile.
Buruk bir şekilde gülümsedikten sonra kollarını açıp "Gel buraya" demişti.
Hemen kollarının arasına girdiğimde 5 günlük üzüntüm, kırgınlığım, depresyonum yok olmuştu. Sadece huzuru hissediyordum şu an.
"Bir daha tartışırsak kendini böyle mahvetmeni istemiyorum Lili. İnsanlara ceza veren biri olsan da çok iyi birisin. Benim için çok değerlisin. Kendini böyle harap etme olur mu?"
"Bir daha ayrı düşmezsek böyle olmam güzelim. Bir daha asla beni bırakma. Haklı olsan da olmasan da ne kadar kızgın olsan da yeter ki benden gitme."
Göz yaşımı tutamadığım için tekrar dökülmeye başlamıştı. Saçımı okşayan güzelim ise kalbimi delen gülümsemesi ile beni yatıştırıp huzur veriyordu.
"Gitmem. Bir daha asla görüşmemezlik yapmak yok. Ne olursa olsun."
Serçe parmağını uzattığında yaptığına gülümseyip ben de serçe parmağımla sarmıştım parmağını.
"Ne olursa olsun."
•••
"Ooo çifte kumrular barıştı mı sonunda? Sizi beraber görmeyi özlemişim aşk böcüşleri."
"Aşk böcüşleri ne Jisoo ya! Tamam bizim aramızın düzelmesine en mutlu olan sensin. Bizden daha da mutlusun(!)"
Alaycıl konuşmama dil çıkaran Jisoo sonrasında hiçbir şey olmamış gibi sevgilisi ile konuşmasına geri dönmüştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değişim
FanfictionÜnlü Mafya Lalisa Manobal aşka inanmazdı, can dostunun ısrarıyla katıldığı parti gecesine kadar... Hırslar mı yoksa hisler mi daha güçlüdür? Bilemeyiz ama yakında birileri öğrenecek.