19⊰⁠⊹

208 23 12
                                    

"Seni dinlemediğim için özür dilerim Soobin..."

Sırtımdaki battaniye ile Kai'nin de sırtını örttüm.

"Sorun değil, onun düşüncelerini bu kadar önemsemene gerek yok."

Balkonumdaki koltukta oturuyorduk.

"Ama çok ağır konuştu..."

Kafamı Kai'nin omzuna koydum.

"Jeong-Hui'yi boşver, artık sevgili olduğumuza göre sana ne diye seslenmemi istersin?"

Gülümsedi.

"Farketmez, istediğini söyleyebilirsin veya NingNing diyebilirsin."

Gülümsedim.

"Tamam ama benden başka biri NingNing derse bozulurum."

Kendi kafasını benimkinin üstüne koydu. Beraber gökyüzünü izlerken bir yıldız kaydı.

"Bak yıldız kaydı...!"

Kafamı omzundan kaldırdım.

"Dilek dileyelim." Dedi.

Bir süre sessiz kaldık.

"Ne diledin?" Diye sordu.

Sırıttım.

"Dünyadaki tüm homofobiklerin ölmesini diledim."

Yüzünde garip bir ifade vardı.

"Bu kötü bir dilek, sana döner."

Sesli güldüm. Çok tatlıydı.

"Şaka yapıyorum, sonsuza kadar beraber olmamızı diledim."

Beni öptü.

"Güzel."

Kafamı ona doğru döndürdüm.

"Peki sen ne diledin?"

"Eskiden olsa seni dilerdim ama şimdi sadece matematik sınavından yüksek not almayı diledim."

Tekrar güldüm.

"Saat çok geç oldu, bu gidişle matematik sınavında uyuyacaksın."

Bir anda ayağı kalktı.

"Evet...!? Eve gitmeliyim..."

Bende ayağa kalktım ve kolunu tuttum.

"Tek başına gitmen tehlikeli olur, burada kalsana."

Biraz durdu ve gülümsedi.

"Neden olmasın?"

Beraber içeri girdik ve yatak odama doğru yürümeye başladık, yeterince geç olmuştu ve sabah uykusuz kalacağımız kesindi.

Kai yatağıma oturdu, bende kendi pijamalarımdan ona verdim ve odadan çıkıp giyinmesini bekledim.

"Gelebilirsin Bin."

Kapıyı açtım, pijamalarım ona büyük geldiği için inanılmaz tatlı görünüyordu.

Ona sarıldım ve saçlarını öptüm. Yatağa girişini izledim.

Yanına yattım ve ona sarıldım.

"Rüyanda beni gör."

°

Saatler geçmişti ama hâlâ uyuyamamıştım, belli ki okula kıpkırmızı gözlerle gidecektim. Neredeyse kucağıma çıkan Kai ile uğraşıyordum, o kadar şey yapmama rağmen hâlâ uyanmıyordu. Koca odada sadece Kai'nin nefes seslerini duyuyordum.

Onu omuzlarından tutup biraz kaldırdım ve dudaklarını öptüm, o sırada gözlerini araladı.

Mırıldanıp yanıma yattı ve arkasını döndü, onun bu rahatlığı hoşuma gitmişti. Arkasından sarıldım.

Sanırım onu biraz sarstım.

"Soobin yavaş olur musun? Uyuyorum."

Güldüm.

"Özür dilerim ama kötü bir haberim var, kalkıp okula gitmemiz lazım saat geldi."

Kai'nin yatağı yumruklamasını izledim. Uykusunu alamamıştı.

°

"Hadi ama Kai, her zaman okula gidiyorsun bu gün ne oldu?"

Kollarını bağlamış ağlayarak oturuyordu.

"Bunun için ağlanmaz, alt tarafı okula gidiyorsun."

Beş yaşındaki çocuk gibi inatlaşıyordu.

"İstemiyorum...! Bir gün evde kalsak ne olur?"

Bağladığı kollarını tutup çektim.

"Olmaz."

Oflayarak ve ayaklarını yere vurarak banyoya yürüdü.

Gülümsedim ve olduğum yerden bağırdım.

"Şey Kai kötü bir haberim daha var... Bu gün matematik sınavın var."

Kai'nin sinir çığlıklarını dinledim ve mutfağa yürüdüm.

°

Kai'nin sınıfının önünde bekliyordum, sonunda kapı açıldı ve önce Chin-sun hoca, ardından bir kaç öğrenci ve beklediğim gibi Jeong-Hui. Ona doğru yürürken bir ses duydum.

"Hayır Soobin."

Çok geçmeden sınıf kapısında bekleyen Kai'yi farkettim, Jeong-Hui'yi boş verip Kai'nin yanına yürüdüm.

"Matematik sınavın nasıl geçti NingNing."

Gözlerini devirdi, çok tatlıydı.

"Otuz falan bekliyorum." Dedi.

Gülümsedim.

"Chin-sun hocadan puan dilenirsin."

Gülümsedi ve beni kolumdan tutup bahçeye çıkardı. Morali bozuk gibiydi, büyük ihtimal sınav yüzündendi.

"Okul çıkışı buz patenine gidelim mi?"

Yüzünde inanmaz bir ifade belirmişti.

"Küçükken gittiğimize mi?" Diye sordu. Sevinmiş gibiydi.

Başımı aşağı yukarı salladım.
Yüzünde yine o mükemmel gülümsemesi belirdi.

"Umarım kaymayı unutmamışızdır." Dedi.

Gülümsedim ve okulun bitmesini beklemeye başladık.

...⁠ᘛ⁠⁐̤⁠ᕐ⁠ᐷ

୨୧ TROUBLEMAKER ⊰⁠⊹ Sookai ✧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin