1.4

103 7 7
                                    

misafir odasında boş boş duvarı izliyordum. lisa'nın bana itirafı garip bir his uyandırmıştı. ciddi miydi? tabiki ciddiydi... keşke, bir şeyler yapabilseydim. bende onu seviyordum ama dilim ilk defa sevdiğimi söylemeye kapalıydı. nedenini bir türlü anlayamamıştim. en sonunda ozguven aldım ve odadan çıktım. lisa da salonda telefona bakıyordu.

"lisa," dedim ve yanına oturdum. "ben sana cevap vermek zorundayım." dedim ve iç çektim.

"seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun. bunu söylememe gerek yok, sanırım. eğer kabul edersen sevgilim olur musun?"

"olurum!" dedi lisa ve bana sarıldı.

gülümsedim, gülümsedi.

~~~

jongyeon ve nayeon ile avm'nde buluştuk. onlarla sinemaya gidecektik.

jeongyeon ile nayeon sarıldılar, "selam, tekrar." dedi nayeon.

"sana da selam." diye yanitladi jeongyeon.

lisa'nın kulağına fısıldadım "ikiside farkında olmadan birbirine aşık, çok hafif bir duygu bu..."

lisa güldü "bence biri biliyor." dedi.

"nerden bilebilir ki?" diye sordum.

"off, anlamadın. bizden bahsediyorum." dedi lisa, gülümsedim.

"anladım ama bu yeon'lar biliyor mu, pek emin değilim." dedim.

sinemaya girmek için bilet aldık 'titanic' izleyecektik.

jeongyeon nayeon'a döndü ve gülümsedi. ben de lisa'ya döndüm, lisa ciddiyetle elimi tuttu. o an kalbimin eridiğini, karnımın ağrıdığını ve birazdan kalp krizi geçireceğimi hissediyor, biliyordum.

daha filmin başlamasına 10 dakika vardı. koltuğa oturmuş sadece 6 kişi görüyordum. G koltuğuna doğru çıktık. En son koltuk buydu.

"ben jennie ile oturacağım, yani sizde ikiniz oturacaksınız. herhalde jennie'mi kaptıracak değilim!" dedi lisa ve omuz silkti.

koltuklar sevgililer için ayrılmış, iki kişilik koltuklardı. nayeon ve jeongyeon birlikte otursun diye elimizden geleni yapıyorduk. tabii lisa normalde de benimle oturmak isteyebilirdi.

ve filmin başlamasına çok az kalmıştı, koltuklar tıklım tıklım doluydu. reklamların çıkmasına sinirlenen bir vatandaş "kesin şu reklamları, film izlemeye geldik! reklam değil!" diye bağırdı. ama ben adamın dediklerine gülüyordum, sebepsizce "komik" gelmişti. güldüğümü duyan lisa gülümsedi ciddiyetle reklamlara baktı "ne güzel gülüyormuşsun da haberim yokmuş, jendeukie." dedi. utancımdan yerin dibine girebilirdim ki filmin başlaması beni kurtardı.

~~~

lisa'nın verdiği peçeteyle burnumu sildim. "of, jennie. abartmadın mı?" diye sorguladı beni lisa.

göz yaşlarımı silerken "ben senin gibi duygusuz değilim, lalisa." dedim.

sanırım onu kırdım, incinmiş görünüyordu. ama fiziksel olarak değil psikolojik olarak...

"özür dilerim lis, öyle demek istemedim." dedim.

"önemli değil." dedi lisa ve telefonunu çıkardı.

nayeon ve jeongyeon yanımıza geldiler. nayeon gülümsüyordu. filmde de sanki izlemeye değil konuşmaya gelmiş gibi konuşup durdular, en azından kimse duymadı. ve sanırım bir ara  öpüştüler...

nayeon ve jeongyeon el ele tutuşuyorlardı, bir an bıraktılar. jeongyeon öksürdü "şimdi ne yapacağız?" diye sordu.

"bilmem, acıktınız mı?" diye sordum.

"ben biraz..." dedi nayeon ve jeongyeon da kafasını olumlu anlamda salladı. "o zaman yemek yiyelim." dedi lisa.

"ne yiyelim?" diye sordu nayeon. "imh, bence şu happy moons'a gidelim." dedim. lisa, nayeon ve jeongyeon da onayladı.

üst kata çıktık ve happy moons'a yöneldik. yiyeceğimiz şeyleri seçtik ve yaklaşık yarım saat sonra geldi yemek. biraz uzun sürmüştü ve çok açılmıştık ama yemekler aşırı lezzetliydi.

ve bu günü de eğlenceli bir şekilde sonlandırdık.

~~~

diğer bölümü 500+ olunca atmayı planlıyorum.

Dream ~ JenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin