2.0

59 7 5
                                    

kapıyı tıkladım "girebilirsiniz." dendiğinde iç çekip girdim.

"merhaba," dedim kapının kolunu tutarken.

"ooo, kimler gelmiş? " diye yanıtladı seulgi.

"bayan seulgi sizinle bir şey konuşmam lazım." dedim ve yeri süzdüm.

"sen o gün neden en iyi müşterimiz taehyung'un başından kahve döktüğünü söyle öyle konuşalım, bayan jennie!"

"ee-h bayan seulgi, o çok derin bir konu..."

"konuş! anlat, neden yaptın söyle! ona göre seni işe alacağım jennie!"

yutkundum "k-k-kimseye söylemeyeceksiniz değil mi b-ba-bayan seulgi?"

göz kırptı "bana güven güzelim."

"pekala bayan seulgi..." tekrar yutkundum "o müşterisiniz taehyung ile ben çok önceden tanışıyordum, bir ilişki yaşadık ama sadece bir gecelik. sonra bir daha görüşmedik. ben onu terk ettim. herneyse bu konuyu geçiyorum o akşam benim dudaklarımı öptü... ben de geriledim ve o kahveyi başından aşağı boşalttım!"

seulgi kaşları çatılmış bana bakarken sakinleşti "oh... şimdi anladim jennie, seni işe tekrar alıyorum, çünkü sana hak veriyorum."

gözlerim dolunca anılarım tekrar aklıma gelmişti...

sanırım ben ilk defa bir erkeği istemsizce sevmiş sonra vazgeçmiştim...

ama eskiler geride kalmıştı, tekrar taehyung ile olmam mümkün bir durum değildi!

"b-ben yarın başlasam uygun olur mu bayan seulgi?" diye sordum, ensemi sıvazladım.

"olur, tatlım." dedi seulgi ardından çekmecelerini karıştırmaya başladı.

"ben çıkayım o zaman..." dedim başımı olumlu anlamda sallayınca kapıya doğru ilerledim, kapıdan arkamı dönüp seulgi'ye bakıp gülümsedim ve odadan çıktım.

odadan çıkınca derin bir 'oh' çektim.

aşağı kata indim. jeongyeon ve nayeon masada gülüşe gülüşe konuşuyorlardı.

ben gelince aniden durdular "ne oluyor kızlar?" diye sordum.

nayeon ensesini sıvazladı, jeongyeon ise nayeon'un elini kavradı  ve "biz çıkıyoruz." dedi.

"ne!"

gülümseyen gözlerle bana bakan iki yakın arkadaşım, birlikte olduklarını mi söylüyor, yani?

"sizin adınıza sevindim. nasıl bu kararı aldınız? gerçi ben ikinizin de birbirinizi sevdiğini biliyordum ama..." dedim ve gülümsedim.

"neden bana söylemedin!" diye çıkıştı jeongyeon. "belki gider söyler daha önce çıkardık!"

güldüm "gerizekalı, önce çıkınca ne oluyor? hiçbir bok. eee? o zaman. ne gerek vardı ikiniz söylersiniz işte diye düşündüm." diyip göz devirdim.

"biz sana nasıl bu kararı aldığımızı hiç anlatmayalım. çok hızlı oldu, bende anlamadım ki." dedi nayeon.

"ikinizde hızlısınızdır, bilirim." diyip tekrar göz devirdim ama bu sefer gülümsedim.

"ayıp oluyor ama jennie!" dedi jeongyeon ve gözlerini kıstı.

masadan bir kurabiye alıp ağzıma attım. jeongyeon sırtıma vurdu "ahh" diye bir ses çıkardım.

"ne vuruyon lan!" diye bağırdım.

"sus be! sen şunu söyle; işe çalışmaya başlayacak mısın?"

"gerizekalı, ben zaten çalışıyorum!" diye bağırdım.

tekrar sırtıma vurdu jeongyeon, "bağırma salak! müşteri var, burası çiçekçiye benzemez."

"mal, biliyorum zaten! bende burada çalıştım hatta sen yokken ben vardım."

"sonra sen gittin ben hâlâ buradayım."

göz devirdim "yarın işe başlayacağım. şimdi lisa'ya gideceğim. nayeon sen geliyor musun?"

"olur, gelirim jen."

~~~

Saçımı kırmızıya boyattımmmm😻

Dream ~ JenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin