4.2

28 2 0
                                    

jimin ve rosé muhabbetlerini bitirince, daha doğrusu jimin'in gitmesi sonucu bitirince rahatladım. şerefsizler ben konuşamadım ki kendileri konuştular!

iç çekti rosé ve ellerimi tuttu "jisoo ile barışmak istiyorum ama nerede olduğunu bilmiyorum." dedi.

"ne yapabilirim rosé?" diye sordum ve göz devirdim. evet, rosé jisoo'nun bizimle olduğunu bilmiyor.

"ne demek 'ne yapabilirim'? nerede olduğunu bilmiyor musun, yani?"

ic çektim "evet, biliyorum ama bunu senin jisoo ile konuşman lazım."

"ama jisoo beni dinlemi..." rosé'nin sözünü kestim.

"senden tek isteği birlikte evlenip çocuğunu büyütmek! hatta evlenmeyi bile arzulamıyor. sadece seninle çocuğunu büyütmek istiyor, roseanne! peki sen? sen neden bu çocuğu istemiyorsun?" diye çıkıştım.

yutkundu, gözlerinin dolduğunu görebilmek çokta zor değildi. "rosé," dedim ve ellerini tuttum "neden?" diye sorunca ilk göz yaşı düştü.

"çünkü," dedi ve dirseği ile gözünü sildi, ona bir peçete uzattım. gözlerini sildi ve konuşmaya devam etti "bunu yapabileceğimi sanmıyorum. iyi bir anne olabilir miyim bilmiyorum, jen. sahip çıkabilir miyim bilmiyorum. beni sevecek bir çocuğum olur mu bilmiyorum!"

gülümsemeye çalıştım ama olmadı. rosé'nin annesi, rosé yedi yaşında iken ölmüştü. rosé o yüzden bu konuları çok takardı.

"annen," dedim bana bakmasını sağlamak amacıyla. "annen gibi olmaktan mı korkuyorsun?" diye sordum ardından. hafifçe başını salladı. "çok mu?"

başını salladı "çok..." dedi ve gülümsedi "bende annem gibi giderim ve çocuğum sadece jisoo ile kalır diye çok korkuyorum. veya tam tersi olur diye. umarım öyle bir şey olursa jisoo ölüme doğru yol almaz. eğer öyle olursa çünkü bende kötü olurum. sadece çocuğum değil."

gülümseyip elini öptüm "öyle bir şey olmayacak rosie! eğer sorun bu ise bence korkma, jisoo seni ve sende onu asla bırakmazsın!"

"haklisin" dedi, ellerini bıraktım "ben artık gideyim. şirket beni bekler!" dedi ve ayağa kalktı. ona sarıldım ve gitti.

jeongyeon'un yanına gittim. kahve fincanlarini yerleştirmeye başladım.

~~~

-efendim lalisa? işteyim bile bile neden arıyorsun ki?

-ya özledim jennie, sorgulamayı kes. sen beni hiç özlemiyor musun?

-özlüyorum ama işin bitmesine sadece bir saat kalmışken aramanı saçma buluyorum.

-tamam.

-rosé geldi.

-ne?!

-doğru duydun lalisa, rosé geldi.

-ne istiyormuş?

-sadece jisoo ile barışmak istiyormuş. bana jisoo'nun nerede olduğunu falan filan sordu. bu akşam belki onu eve çağırırım. konuşsunlar, ayrıca rosé kabul etti, bebişi! sorun neymiş biliyor musun?(minik bir kahkaha atarak) annesi gibi olmak istemiyormuş. (son sözümü durgunca söyledim.)

-anladim... kabul etmesi güzel çünkü jisoo duyar diye sevişemiyoruz.

-tek derdin bu mu lisa? bak bugün taehyung ve jungkook'un arkadaşı gelmi...

-ne dedin sen?!

-şey lisa...

-ne dedin sen jennie! söyle, devamını getir.

-taehyung ve jungkook'un arkadaşı jimin diye biri geldi kafeye. taehyung önermiş. park jimin'miş. rosé ile de konuştular, güzel anlaştılar bayağı.

-sakın bana onları yakistirdigjni söyleme jennie! rose ve jisoo birlikteler!

-şey... ne alaka canım?! sadece anlaştılar dedim.

-pekala bayan manoban!

bayan manoban demesi hoşuma gitmişti. bayan jennie manoban! ayhh...

-manoban?

-ne dememi bekliyorsun jennie? bay kim taehyung'un sevgilisi bayan jennie kim mi?!

-ne alaka lalisa? ayrıca benim soyadım 'kim' evet ama bu dediğin çok saçma.

-neden? tae ile gece sevişmedin mi?! bunu yaptın!

-sus! o sırada sen başka biriyle sevgiliydin! daha doğrusu değildin bile. sen bir KIZLA birlikte sevişiriyordun!

-sen nerden biliyorsu...

-lalisa, bana gecmisi açarsan zararlı çıkarsın. her şeyi geç ve geleceğe odaklan. evde konuşuruz!

~~~

lgs özel bolum

Dream ~ JenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin