3.5

33 4 0
                                    

1 Hafta Sonra

davetiyeleri dağıtmıştık. 2 hafta sonra düğünümüz vardı.

telefonumun çalması ile göz devirdim. lisa yorgun düşmüş, uyuyordu.

-efendim irene?

-merhaba, jennie. nasılsın?

-kusura bakma. senin iletişimin benimle değil. bayan nayeon ile.

-onunla anlaşamıyorum, jennie. sen olmaz misin?

-olmam irene. ben orada çalışmıyorum.

-bir seferligine...

-olmaz! olmaz tamam mı? düğünüm var! seninle dikkatimi dağıtamam.

-hayırlı olsun. kim o şanslı piç?

-seulgi ye sor.

-o ne alaka şimdi?

-siktir git uğraşamam seninle.

telefonu kapatıp göz devirdim. ehh sikecem ama şimdi kim ariyor?

-ayh efendim balimm?

-naber jenn?

-iyiyim rosie! sen?

-sizin evleneceğinize inanmak zor. sanki gecen gun lisa seni reddediyor.

-değil mi? çok garip... 4 yıldır bu şerefsize yalvarıyorum. şimdi o ban...

-ne konuda yalvariyor, kim?

-çocu...

-çüş ebesinin amı.

-sus be!

-amk ne ara?

-sus be gelin olcam ben puahahaha

-mal.

-sensin o!

-size gelcez chu ile.

-siz de evlensenize amk.

-ha... hayır.

-neden?

-bosver. daha erken.

-sesin garip geliyor? iyi misin?

-iyiyim.

telefonu aniden kapattı. kesin bir boklar dönüyor.  telefonu koltuğa bırakıp yatak odasına gittim.

lisa nın üstüne çıktım. "lisaaa, jisoo ve rosé gelecek!"

mırıldandı "ımmmh..."

yanağını öptüm "hadii, lalisa! uyann!"

mıyıştı. belimden tuttu ve dudaklarımı öptü.

uyanması için yapmalıyım. heheyt!

aniden lisa nın kalçalarını avuçladım. lisa panikle inledi. ardından parmağımı içine geçirdim. lisa göğsümü emerken bende parmaklarımı gezdiriyordum.

vee kapının çalması ile son buldu. giysilerimizi giyip koşarak kapıyı açmaya gittim.

"ne bekletiyorsunuz amk iki saat oldu!" diye sinirle konuştu rosé.

jisoo göz devirdi "bu aralar biraz sinirli kendisi, neden ben de bilmiyorum."

içeri geçtiler. rosé ve jisoo koltuğa oturdu, ardından bende oturdum.

"eee manoban'ımız nerede bizim?" diye sordu jisoo.

"ehhm, şeyde o ya. giyiniyor!" dedim ve gözlerimi kapıya diktim.

"giyiniyor mu? o kadar süslenmeye gerek yoktu aslında, kaç yıllık arkadaşlarıyız sonuçta." diye yanıtladı jisoo.

eh, şey jisoo... öyle giyinmiyor aslında ama herneyse.

lisa kapıdan çıktı. üzerine kahverengi oversize uzun kollu bir üst, altına ise dizlerinden yukarıda olan bir siyah şort giymişti.

rosé kıkırdadı "bayağı süslenmiş cidden. prenses olmuş bayan lisoş!" dedi.

jisoo gülümsedi "ooo!" dedi ve tekrar gülümsedi.

ben ise kendimi gülmemek için zor tutuyordum. lisa merakla sordu "ne var ya? güzel olmamış mı?" kendini merakla süzdü "ne yani? elbise mi giyseydim?"

olumsuz anlamda başımı salladım "hayır hayatım, jisoo senin giyineceğini söylediğimde süslemek anlamında anladı da, ondan gülüyoruz." diye yanıtladım.

rosé telefonunu çıkarmış harıl harıl bir şeyler yazıyordu. jisoo ise rosé'ye bakmadan sadece bize odaklanmaya 'çalışıyordu'.

rosé bi haltlar çeviriyor, bunu hissediyorum. ve araları şuan iyi değil.

"bu akşam bizde kalsanıza." diye sordum.

jisoo gülümsedi ve rosé ye döndü "çoook iyi olur vallaha!" dedi ve bana döndü.

lisa fısıldadı "nasıl sevişeceğiz? onlar varken yani..."

gülümseyerek fısıldadım "merak etme, hallederim mal."

"mal deme ayıp oluyor jendeukie!" dedi lisa ve gülümsedi.

rosé göz devirdi "pekala..."

~~~

jisoo ile akşam yemeği için salata hazırlıyorduk. lisa ve rosé evden gitmiş, alışveriş yapıyorlardı.

iç çektim "jisoo, sana bir şey soracağım ama dürüst cevap ver!" dedim.

jisoo zoraki bir şekilde gülümsedi "sor, jennie." dedi ve beni dinlemeye başladı.

"rosé ile aran iyi mi? bir şey olmuşta kavgalı gibisiniz." dedim.

jisoo iç çekti ve dolan gözleri ile bana baktı. elimi omzuna koydum ve mırıldandım "neyin var jisoo?"

ilk göz yaşı aktığında konuşmaya başladı "bu dünyada en sevdiğim kadın, aşık olduğum kadın, her gece birlikte yattığımız kadın... rosé beni aldatmış! evet jennie, en güvenilir limanım, limanımız beni aldatmış!"

gözlerim acıyla jisoo'ya bakarken anılarım gözümde canlandı...

oysa ki rosé çok güzel severdi, jisoo ile çok iyi bir ikiliydi.

jisoo'ya sarıldım. jisoo beni hafifçe ittirdi.

"kusura bakma ama üzerimde rosé nin kokusu var ve gitmesini istemiyorum."

gülümsedim ve mirildandim "tamam."

jisoo yine aklına bu meseleyi getirince tezgaha vurdu. "ama asıl sorun ne biliyor musun, jennie?"

merakla ona baktığımda zorba bir şekilde gülümsedi.

"beni aldatan kadının bebeğini karnımda taşıyorum!"

merakla ona bakıyordum. bu nasıl bir şeydi böyle? o an ki duyguyu yaşamadan bile hissediyorum.

mırıldandım "jisoo,"

salatanın tuzunu döküp bana baktı "efendim?"

"şimdi, ne yapacaksın?" diye sordum.

jisoo iç çekti "bilmiyorum. belki hatasını anlar diye düşünüyorum. sonra özür dilerse eğer affederim. hata derim. kendime yutturmaya çalışırım. karnımdaki bebek için dayanırım. ama eğer yine o kızın yanında gecesini geçirir, kalçalarını sıkar ise bu iş biter. onu bitiririm."

gülümsedim "sen çok güçlü bir kızsın jisoo!"

~~~

Çok sıkıldım aktif olanlar gelin konuşak pleaseee gece gece aktif yooook🥺

Dream ~ JenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin