Şirketin başına geçtiğim ilk günden itibaren hayatımın değiştiği gözle görülen bir gerçekti. 24 senelik hayatımı değerlendirmem gerekirse çok fazla arkadaşım olmazdı. Nadir de olsa kurduğum arkadaşlıklar ise ya menfaatler için olurdu ya da yalnız hissetmek istemediğim için...
Benim en yakın arkadaşım her zaman annem olmuştu. Ben 8 yaşına girdiğim zaman ölmüştü. Beni 8 yaşımdayken tek başıma bırakmıştı. Ama hissettiğim her şeyi tek bir bakışımdan, ses tonumdan anlardı. Annem gittikten sonra ise hayatımda oluşan boşluk asla kapanmadı. Asla kapanmaz da...
Bana annemden sonra kendimi en değerli hissettiren kişi Serkan'dı. Her daim yanımda olan, her türlü güvenebileceğim, herkes karşımda dursa da bana inanan ve beni destekleyen tek insan Serkan'dı.
Serkan da yalnız büyümüş bir çocuktu. Babası polisti ve Serkan daha küçükken gittiği görevde hayatını kaybetmişti. Annesi ise ev hanımı olduğu için Serkan'a bakamadığını, onu kötü ihtimallerle büyütmek istemediğini söyleyerek yurda bırakmıştı.
Serkan babası öldüğünde 7, annesi tarafından yurda bırakıldığında 9 yaşındaydı. Şimdi aramızda bu konuları fazla açmasak da nadir olarak konuştuğumuz anlarda hep gözlerimiz dolardı. Serkan'ın bana söylediği ve göz yaşlarıyla içten içe bir savaşa girdiği o anı çok iyi hatırlıyorum.
( 4 AY ÖNCE )
Salonda oturup heyecanla çizim yaparken birden elektrikler gitti. Bu hayatta en çok yalnızlıktan sonra ise karanlıktan korkarım. Bu nedenle o karanlıkta tek başıma kalmaktansa ölmeyi yeğlerdim.
Karanlık bana babamı hatırlatıyordu ve ben karanlıktan ölesiye korkuyor ve nefret ediyordum...
Etraftaki karanlığın ne kadar devam edeceğini bilmediğim için telefonumu alıp Serkan'ı aramak istedim. Tabii ışıklar gittiğinde aklıma ilk gelen kedilerimdi. Küçük yaşlarımdan bu yana annem sayesinde kedileri çok severdim. Hatta hep kedi olmak istediğimi söyler ve anneme kedi taklidi yapardım. Bir zamanlar beni kedi olabileceğime gerçekten inandırmıştı.
Babamın kedilere alerjisi olduğu için annem ne kadar sevse de eve kedi sahiplenememiş. Babam ne kadar alerjisi olsa da bir kaç kez annem için eve kedi almayı denemiş. Belki alışabilirim diye düşünmüş fakat alışamamış. Annem de babama zarar vermek istemediği için hiç kedi almamış.
Ben babamın ölümünden sonra İstanbul'a tekrardan geldiğim için annemin gerçekleştiremediği bütün hayalleri onun için gerçekleştirmek istedim.
İlk önce her zaman istediği şekilde kedi sahiplendim. Daha sonra evimin en iyi güneş alan balkonuna bir sürü çiçek ektim. O çiçekleri çok severdi ve çiçek gibi kokuyordu. Yemek yapmayı öğrendim, her hafta evin her yerini sıkılmadan usanmadan dip köşe temizlemeye alıştım. O çok titizdi ve bana hep temiz olmamı istediğini söylerdi. Derslerime çalışmamı ve meslek sahibi olmamı istediğini sürekli dile getirirdi ve bu yüzden çok çalıştım. En son ise hep mutlu olmamı isterdi.
" Ben olmasam da sen hep mutlu ol tamam mı güzel kızım? " saçlarımı tararken benimle sohbet ediyordu ve bu ikimizin de en büyük eğlencesiydi.
" Sen olmazsan ben nasıl mutlu olacağım anne? "
" Zor olacak tabii ki de ama olmalısın kızım. "
" Küçük kızlar anneleri olmadan mutlu olamazlar ki. "
" Kızları üzgün olduğunda anneleri de üzülür biliyor musun prensesim. "
" Nasıl yani? Ben ağlarsam sen de mi ağlarsın? "
" Evet. Sen ağlarsan ben de ağlarım. O yüzden sen hep gül bebeğim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACILARIN EN DERİNİ
Подростковая литератураÇok garip hissediyordum. Sanki bir kum saatin içine hapsolmuştum. Üzerime su doldurmuşlardı. Gelip çeviriyorlardı ve ben öylece dökülüyordum. Tam bittiğini düşünüp rahat bir nefes alacakken tekrardan çevriliyordum ve sular altında kalıyordum. Aklıma...