" Geç kaldın değil mi? "
Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda bir kolunu makyaj masama yaslayarak beni seyreden Serkan'ı gördüm. Yavaşça doğrulup anlamadığımı belirtmek için gözlerimi kıstığımda elinde tuttuğu kağıdı havaya kaldırarak gösterdi. Mektubu almıştı. Hiçbir şey söylemiyordu çünkü söylenecek bir şey yoktu. Görmüştü, okumuştu ve anlamıştı. Geç kalmıştım. Bu saatten itibaren ne Orhan'dan uzaklaşabilirdim, ne masum kalabilirdim, ne de kendime dikkat edebilirdim. Tamamen bir çıkmazdaydım ve Serkan da bunu biliyordu. Yatakta oturup ağlamaktan ve uyumaktan şişen gözlerimi yavaş yavaş kırptım ve kafamı olumlu anlamda salladım.
" Geç kaldım. Değil mi Serkan? "
Gözlerimi açtım ve yorgun bakışlarla baktım Serkan'a.
" Çok geç kaldın. " dedi tekdüze bir sesle.
Gözlerim dolmuştu. Kendimi geriye doğru bıraktım ve yorganı üzerime çektim. Ağlıyordum. Hep olduğu gibi yine ağlıyordum. Serkan'ın gelip yatağıma oturduğunu anlamıştım. Yavaşça yorganı açtı ve bir süre sessizce ağlayan hâlime baktı. Bense öylece tavana bakıyordum.
" Mektubu mu istedi? "
Cevap vermedim. Yüzüne bakmadım. Onaylamadım veya reddetmedim. Gözyaşlarımla birlikte tavanı izlemeye devam ettim.
" Mektubu mu istedi Derin? " diye sordu tekrardan.
" İstedi. " diyerek cevap verdim.
" Verecek misin? "
" Vermeli miyim? "
Ne sorarsa yeni bir soruyla cevap veriyordum. Onun yönlendirmelerine ihtiyacım vardı.
" Annenin yazıları..."
" Annemin yazıları." diye onayladım.
" Annenin yazıları o adama layık mı? " diye sordu. Öyle bir sordu ki... Sanki benden olumlu bir cevap duymaktan korkuyor gibiydi. Ne diyecektim? Annemin yazıları tabii ki de o adama layık değildi. Peki ben verecek miydim mektubu? Annemin yazılarını o adama ulaştıracak mıydım?
" Değil. "
" Düşündün Derin. "
Onayladım. Sadece kafamı sallayarak onayladım. Düşünmüştüm. Vermeli miyim diye düşünmüştüm.
" Masumiyet yok Serkan. Keşke eskiye dönebilsem. Keşke hâlâ masum kız çocuğu olabilsem. "
Sustu. Kafasını önüne eğdi ve elindeki mektuba baktı. Sustu. Hâlâ masumsun demedi. Sen aynısın demedi. Bu senin hatan değil demedi. Serkan ilk kez beni rahatlatmadı. İlk kez söylediklerimi saçma bulmadı. İlk kez yalanlamadı. Ve ben devam ettim.
" Her şey değişti. Kız çocuğu büyüdü. 24 yaşına geldi. Babasından şiddet gören kız çocuğu var ya Serkan. İşte o kız çocuğu genç bir kadın oldu. Zaman değişti, yer değişti, mevsimler değişti, çevre değişti, kızın hayatı komple değişti. Ama... "
Bakışlarını mektuptan ayırıp gözlerime baktı. Yanaklarımdan birer damla yaş düştü. Gülümsedim. Acıyla, çaresizlikle, yalnızlıkla, korkuyla ve sessizce gülümsedim.
" Ama kızın hayali değişmedi. Aynıydı. Hâlâ kötü günler son bulsun istiyordu, hâlâ yıldızlara bakarken ağlamamak istiyordu, hâlâ güçlü olmak istiyordu, gerçekten gülümsemek istiyordu. Acıyla değil... Sevgiyle, cesaretle, heyecanla gülümsemek istiyordu. Ve kız hâlâ umutsuzdu. "
Serkan'ın gözlerinin dolduğunu görebiliyordum.
" Hayalleri gerçekleşmedi. Bu yüzden kız yeni bir hayal ekledi Serkan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACILARIN EN DERİNİ
Подростковая литератураÇok garip hissediyordum. Sanki bir kum saatin içine hapsolmuştum. Üzerime su doldurmuşlardı. Gelip çeviriyorlardı ve ben öylece dökülüyordum. Tam bittiğini düşünüp rahat bir nefes alacakken tekrardan çevriliyordum ve sular altında kalıyordum. Aklıma...