Villaya girdiğimizde ilk yaptığım evi incelemek olmuştu. Beklediğimden çok daha normale benziyordu aslında.
Kapı kocaman bir salona açılıyordu. Krem rengi büyük koltuklar, bembeyaz duvarın üzerindeki büyük televizyon, en az 15 kişilik büyük bir yemek masası, televizyonun asılı olduğu duvarın iki yanında büyük vitrinler ve aile resimlerinin de olduğu bir diğer duvar.
Salona girdikten sonra bize oturmamız için koltukları işaret eden adama kaşlarımı çatarak baktım. Yağız yavaşça benim hizama gelerek soru sormaya başladı.
" Oturmak ister misin Derin? "
Kafamı hayır demek ister gibi iki yana salladığımda ise tekrar omuzlarını dikleştirerek babasıyla konuştu.
" Oturmayacağız. Burada mı konuşmak istersin? Salonun ortasında. "
" Geleceğini ve yanında küçük bir kız getireceğini bilseydim çalışma odamı en az korkutucu hâle getirirdim evlat. "
Çalışma odası neden korkunç olsun ki? Bir mimarın çalışma odası en fazla ne kadar korkunç olabilir?
Bir anlık merak ve cesaretle karşımdaki garip adama baktım ve söz aldım.
" Çalışma odanda konuşmak istiyorum. "
Filmlerdeki kötü adamlar gibi bir kahkaha attı ve bir kaşını yukarı kaldırıp kollarını göğsünde birleştirerek cevap verdi.
" Bunu gerçekten istediğini sanmıyorum. Merakından ötürü bunu söylediğine eminim. Orası senin için bir kabus olur. "
Fazla beklemeden kaşlarımı çatarak cevap verdim.
" Sen de benim için bir kabussun. Ama bak, tam karşındayım Orhan Altınay. Bir çalışma odasından korkacak değilim. Ayrıca bir çalışma odası en fazla ne kadar korkutucu olabilir? "
Adımlarımı salonun sonundaki uzun merdivenlere yönelttim ve konuşmaya devam ettim.
" Buradan mı gidiyoruz? "
" Fazla cesursun küçük kız. "
" Bu evet demek mi? "
" Çık bakalım. Bir çalışma odasının en fazla ne kadar korkutucu olduğunu görmek senin için de güzel bir deneyim olacaktır. "
Merdivenlere bir adım atmıştım ki Yağız eliyle kolumdan tutup beni kendisine çevirdi. Gözlerimi önce bana bakan koyu kahverengi gözlerine sonra da bizi izleyen babasına çevirdim.
Yağız ona bakmamı istmezmiş gibi eliyle çenemi tutup yüzümü tekrardan kendisine çevirdi ve tereddütle soru sormaya başladı.
" Derin gitmek istediğine emin misin? "
" Sence? "
" Bence emin değilsin. Sadece merak ediyor ve cesur durmaya çalışıyorsun. İçten içe ne kadar korktuğunu gözlerinden anlayabiliyorum. "
" Yanlış anlamışsın. "
Gözlerimi ondan kaçırarak söylediğim şeylerden sonra daha fazla gerildiğini elimi tutuşundan anlamıştım.
" Derin, gözlerini kaçırma benden."
Tekrardan gözlerine baktım.
" Bak Yağız. Ben girdiğim yolun nasıl bir yol olduğunu biliyorum. Bu nedenle durmak istemiyorsan gidebilirsin. Alınmam veya üzülmem. Sadece kendin de durmak istediğin için ben bunu onayladım. Ama ben bu evden istediğim cevapları almadan çıkmayacağım. Anladın mı? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACILARIN EN DERİNİ
Подростковая литератураÇok garip hissediyordum. Sanki bir kum saatin içine hapsolmuştum. Üzerime su doldurmuşlardı. Gelip çeviriyorlardı ve ben öylece dökülüyordum. Tam bittiğini düşünüp rahat bir nefes alacakken tekrardan çevriliyordum ve sular altında kalıyordum. Aklıma...