Şarkı: Boyalıda Saçların Speed up Mabel Matiz
Geçmişten bi kare...
Evin verandasına çıkmıştım dadımdan habersiz.
Babamın gelip gelmediğini taşlı yola bakarak görmeye çalışıyor hemde dadımın verandaya çıkıp çıkmadığına bakıyordum.Beklemeye devam ederken bir siyah araba gözüme pervasızca takılmıştı.Yağmur çişelemeye başlamıştı bile.Siyah araba tamda verandanın önünde durunca aynı zamanda dadımda çıkmıştı verandaya.Gözlerim direkt dadımı bulmuştu tabi onun gözüde beni.Kaşlarını çatmış,çokta düzgün olmayan türkçesiyle konuştu: " Hesna! seninle bunu konişacağız." demişti.Dudağımı büzerek dilimi dışarı çıkarmıştım.O şaşkınlıkla bana bakarken ben siyah arabaya bakmayı sürdürüyordum.
Araba yavaça yanımda durmuştu ve şöför kapısı açıldı ve içinden babamın en yakın arkadaşlarından Barın çıktı.Gözlerim sevinçle ışıldarken neşeyle şakıdım. " Barın ağabey!" diyerek ona doğru koştum.Barın ağabey otuziki diş sırıtarak bi dizinin üzerine çömeldi ve kollarını iki yana açarak sevinçle konuştu: " Prensesim!" dedi.Hızla kollarının arasına girerek sarıldım.O kadar uzundu ki onun vücutunun arasına minicik kalmıştım.Saçlarımı severken ona gamzemi göstererek güldüm.Saçlarımı koklayarak bir öpücük bıraktı ve beni kollarımdan nazikçe tutarak gözlerinin önüne getirdi.Masmavi gözlerini benim toprak rengi gözlerime dikmiş gülümseyerek konuşuyordu.
"Baba bugün geç gelecek sanırım.Ama siz hiç merak etmeyin kraliyet prensesi! ben sizin hizmetinizdeyim." demişti.Minicik olan ellerimle ağzımı kapatarak kıkırdamıştım ve ardından konuştum.Kafamı dik birşekilde tutum ve ellerimle üzerimdeki dizlerimin hemen altında bitten beyaz elbisemin eteklerini tutum yavaşça eğildim ve ardından konuştum. " Bu prenses sobe oynamak istiyor prensim!" demiştim ve ardından koşarak kaçmıştım.Tabi arkamdan Barın ağabeyde koşuyordu.O kadar koşmasına rağmen beni yakalayamamıştı.Bunu bile bile yaptığını biliyordum.O küçük boyumla bile beni kandıramıyordu. Sonuçta o zürafa kadar uzun bacaklarıyla gerçekten koşsa hatta hiç koşmadan iki üç adımda beni yakalardı.Bakışlarımı arkama çevirdiğimde Barın ağabey köşede oturmuşttu ve ardıma veren ise babamdı.
Bi müddet babama sevinçle bakarken hala koşuyordum.Önümü görmediğim için babam bağırmıştı " Ezgi! düşeceksi..." lafını daha tamamlamadan kendimi yerde bulmuştum.Ellerim toz toprak içinde kalmıştı ve dizimde çok yanıyordu.Babam yavaşça dizlerinin üzerine çöküp beni kucağına almıştı. " Sorun değil bebeğim.Geçti" demişti o sakin sesiyle.Gözlerim dolmamıştı aksine babamın kucağında olduğum için çok mutluydum. " Sen ne zaman geldin gargamel" dedim.Babam kaşlarının havaya kaldırmıştı.Ona ' Gargamel' dediğimde ona kızmış olduğumu belli ediyordum.
Yeşile kaçan gözlerini gözlerime dikmişti ve " Fındık burunlu seni! babaya kızmış hele şuna bak." tatlı tatlı omuz silkip babama yan yan bakmıştım.Aniden dizim kaşınınca elimi dizime atmıştım ki elim kanla dolmuştu.Kaşlarımı çatmış elimdeki kana bakarken babam gözlerini gözlerimden çekmiş elime barken gözleri endişeyle büyüdü ve hızla Barın ağabeye seslendi. " Barın! arabaya geç çabuk,hadi lan hadi!" o kadar telaşlıydı ki kanlı elimi beyaz elbisemde sildikten sonra ellerimi babamın iki yanağına koyup " sakin ol,herşey iyi.Geçti" demiştim.Babam acıyla gülümseyip,hayran gözlerle beni izlemişti.
" Acımıyormu fındığım?" doktor camı çıkarmış,güzel bir dikiş atmıştı.Kafamı iki yana sallayıp." Nası acısın? ben koskoca Bora Akçay'ın kızıyım" dedim.Babam öyle güzel gülümsemiştiki yanaklarını tutup yanağına öpücük bırakmıştım.Babamın hayran ve güzel bakışlarıyla bana bakmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABURGA
Jugendliteratur" Barın ağabey.Babam neden uyanmıyor? hani ben uyan dediğimde uyanacaktı.Yoksa elma dersem çık armut dersem çıkmamı oynuyoruz ha?" Barın ağabey gözlerinde yaşlarla bana baktı." O zaman Elma.Ama bak çıkmıyor...Elma dedim baba! çık! n'olur çık!" Gözle...