Merhaba arkadaşlar. Öncelikle belirtmek isterim ki, yeni bölümü geç yayınladığımı biliyorum. Bunun ilk sebebi sınırın geç geçmesi, diğeriyse kendi işlerimin yoğunluğu. Bir kitaba ("Büyümek") daha başladım. Onunla da birlikte 4 kitap yazıyorum. Onları da okuyup fikirlerinizi bildirirseniz mutlu olurum) Bu sefer sınır koymuyorum. Sadece emeğe saygı olarak, oylayıp, ve küçük te olsa bölüm ve ya kitap hakta görüşlerinizi yazarsanız mutlu olurum) Bu arada, yazı hatalarım ola bilir. Telefondan yazdım, ve bölümü kontrol etmeğe zamanım olmadı. Hatalarım varsa söylersiniz, düzeltirim ;) Şimdiden teşekkürler. İyi okumalar! :)
Marienette
Tam bir hafta geçmişti tiyatro sohbetinin üzerinden. Ve ben öğretmeni ikna edememiş, şimdi de tiyatrodaki ilk dersime giriyordum. Mariano baş rolü kaybetmesine rağmen, moralini düşürmemiş, benim de tiyatroda olmama mutlu olduğunu belirtmişti. Ne diye bilirdim ki? Gerçekten iyi bir arkadaştı Mariano.
" Hey nasılsın? " diyerek sarıldı Marianoyu görür görmez kız. Mariano ilk şaşırsa da, sonra sarılışına karşılık verdi. Bu geçen defaki kızdı. Evet kız diyorum, çünki, ismini hala bilmiyordum. Beni küçümseyen kız, hatırlatayım. Anlaşılan Marianonun arkadaşıydı. Ben de yanlarında sap gibi durmamak için, sahneye doğru ilerledim. Her kes öğretmeni bekliyordu. Ön koltukta oturup, kitap okuyan Orland dikkatimi çekti. Sağ bacak bileyini, sol bacağının dizinin üzerine koymuş, siyah çerçeveli gözlükleriyle, tüm dikkatini okuduğu kitaba vermişti. Hiç kimseyi fark ettiği ve ya umursadığı yoktu. Ben de sahnede ayakta durmamak için, koltuklara ilerleyip, ilk sıraya, ondan 2 koltuk uzağa oturdum. Telefonumda hesaplarımda dolaşırken,
" Heyecanlımısın? " sesiyle, sesin sahibine döndüm. İlk bana mı soruyor diye suratına baktım. Orland'ın da cevap bekleyen suratıyla karşılaşınca, soruyu onun bana verdiyine emin oldum.
" Hayır. Neden ? " diye sordum bende. Yok, onu konuşturmayacağım diyerek çocukluk yapamam. Onunla aynı kulüpteydik ve birlikte sahne alacaktık. Onunla konuşmayarak, ona karşı tavır alarak en çok kendimi yorardım. Ne kadar itiraz etsem de, neredeyse tüm sene mecbur birlikte olacaktık. Ve ben bir prensesdim. Yani, bana yakışmazdı öyle hareketler.
" İlk sahnen gibi geldi bana. Ve bilirsin ilk kez olunca heyecanlanırlar " diye bana bakmadan, kitabıyla konuşuyormuş gibi cevapladı.
" İlk sahne derken? Yani bu gün sahne almıyoruz. Sadece provalar falan olacak " dedim kendimi rahatlatmak için. Sorusundan sonra, gerçekten heyecanlandığımı farkettim. Sahne almasakta, bu gün prova falan yaparsak, yine de deneme sahnesi gibi bir şey olacaktı. Yani ben sahne alırken, üzerimde bakışlar olacaktı. İnanamıyorum! Bunu daha önce düşünmemiştim. O beni soru sormasam da yanıtlamak yerine, sadece dudağını sağa doğru kıvırararak gülümsemişti. Cevap vermemesine ve beni böyle heyecanlandırmasından dolayı " Teşekkür ederim " dedim kızgınca. Gülümseyişi kaybolup, bakışları beni bulunca, şaşkın bakışlarla " Ne için ? " diye sordu.
" Olmayan heyecanı yarattığın için " diyerek nefesimi bıraktım. Gülümseyen dudaklarından küçük bir kıkırtı kaçarken, öğretmen de gelmişti.
" Siz, sahneye hemen ! " diyerek, bizi elini havada kış kış dermiş gibi sallayarak, sahneye çıkardı. Orlandla bir birimize bakıp gülümseyerek sahneye çıktık. Bakmayın öyle ben kindar biri değilim. Sahnede hepimiz durmuş, öğretmenin konuşmasını bekliyorduk. O da elindeki bir kaç şeye baktıktan sonra, bize döndü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twins! (Marienette & Cabella)
ChickLit~Marienette~ İngiltere!nin asi güzel Prensesi. Katıldığı son balo hayatını değiştitir. Saraydan İtalya'ya kaçar... ~Cabella~ İtalya'da sıradan bir hayatı vardır. Hayatındaki tek renk müziğidir! Onlar iki farklı dünyada yaşayan " İkizlerdi"... Bir bi...