°◆ Balo ◆°

367 62 8
                                    

       Üzerimdeki rahatsız kabarık elbisemle salona doğru ilerledim. Tabii ki, annemin her zaman söylediyi, hafif tebessümüm ve dik duruşumla. Kralın davet ettiği baloya, annemin zoruyla katılmıştım. Benden olsa asla katılmazdım. Çoğu lordlar, prensler buraya eşlerini bulmağa geliyorlardı. Bir çok prensesler, ladyler, düşesler, matmazeller, dükler, prensler, lordlar gelmişti. Çocukluk arkadaşım Annabella bana arkadaşlık etmeseydi buraya gelmezdim. O benim aksime çok anlayışlı, hevesliydi.

       Salona girince onu gördüm. Maske bile taksa onu tanımıştım. Benden önce gelmişti. Bir masanın etrafında durmuş, beni bekliyordu. Çoğu baylar da onu kesiyordu. Beni görünce yüzünde gülümseme oluştu. Yanına yaklaşınca,  ikimiz de eteklerimizi tutup, eğilerek

       " Merhaba " dedik. Bize öğretilen en önemli kurallardan biri de buydu. Arkadaşın, kardeşin bile olsa, saygıyla selamlaşmalısın.

       " Çok güzel olmuşsun " dedi. Annabella da çok güzel olmuştu. Siyah saçlarını dalgalı yapmış, çiçekli taç takmış, pembe, mor tonlarda kabarık elbise giymişti. Çok güzel de elbisesiyle aynı tonda, küçük çiçeklerle süslenmiş maske takmıştı. Annabella'yla küçüklükten beri arkadaştık. Aynı okula gitmiş, aynı öğretmenden dil dersleri almış, birlikte at binmeği, dans etmeği, kılıç kullanmağı öğrenmiştik. Neredeyse birlikte büyüdüğümüzden, en iyi arkadaşım, sırdaşım oydu. Kraliyet kanunlarını sevmediğimi bilirdi.

       " Teşekkür ederim. Sen de çok güzel olmuşsun. Nasılsın ? " diye sordum. Benim de üzerimde, annemin tasarımcısının, benim için özel olarak, bu gece için tasarladığı gece mavisi kabarık elbise vardı. Elbisenin bel kısmı dar olduğundan, belimin inceliğini ortaya çıkarmıştı. Askısız elbiseydi. Belimden başlayarak, göğüslerimden üste çıkan beyaz, gümüş tüyleri vardı. Sarı parlak kısa saçlarımı maşalamış, gümüş, üzerinde mavi taşlar olan taçımı, bir de maskeli balo olduğundan, gece mavisi, üzerinde gümüş işlemeleri olan maske takmıştım.

        " Teşekkürler. Heyecanlıyım " 20 yaşındaydı o da benim gibi. Artık o da diğerleri gibi evlenmek istiyordu. Benim gibi değildi o bu konularda. Dışardan benim hayatıma bakınca, her bir kızın arzuladığı, düşlediği bir hayat ola bilirdi. Ama ben onların yerinde olsaydım, asla istemezdim. Aksine ben onların hayatı gibi, hayatım olsun isterdim. Kurallar, yasaklar olmadan, serbest, bağımsız, kuralsız bir hayat yaşamak isterdim. 21.Yüzyılda kim derdi ki hala böyle şeyler var diye ?!

        " Umarım güzel biter balo. Senin için de, benim için de. Bir an önce eve dönmek istiyorum " dedim. Şimdiden sıkılmağa başlamıştım. Daha gece yeni başlıyordu. Davette çoğu genç olduğundan, Kralın oğluna eş bulması için düzenlediğini anladım. Bu beni tabii ki de germişti. Annemler de beni onun için yollamamış mıydılar zaten?! Balodan bir prensin beni beğenip evlenmesi için.

        " Bence güzel bitecek " diyerek, imalı imalı gülümseyince, yanımıza 2 bay geldi. Kahve rengi saçları olan, Annabella'nın, siyah saçları olan da benim elimi avuçlarına alıp öperken, biz de eteğimizden tutarak hafif eğilerek selamladık.  İkisi de çok şık giyinmişti. Lord mular, prens miler diye karar verememiştim. İkisi de maskeliydi. Zaten maskesiz olsalar da onları tanıyamayacaktım. 

   Bu konulara ilgili olmadığımdan kim prens, kim lord bilemezdim. Annabella gibi kim prens, kim hangi kralın oğlu, kim yakışıklı bilmiyordum. Annemin zorunlu bıraktığı eğitimim ve bazı balolar dışındaki hayatım, bana ait olan kısmı yani, izlediğim filmler, diziler ve okuduğum kitaplarla geçirerek, dışardaki hayatı hayal ederdim. Diğer gençlerinki gibi sıradan özgür yaşamağı.

Twins! (Marienette & Cabella)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin