Orland
" Evet efendim " Sadece iki kelimeyle sarayı terk etmiştim.
* * * * *
Onlara ailemle beraber gittiğimizde, Marienette'nin dün tatile gittiğini, evde omadığını, bize söylemeyi unuttuklarını söylemiştiler. İki gün sonra da babası beni özel olarak çağırmıştı.
Oturma odasına geçip, tekli koltuğa oturdum. Dikkatimi en çok çeken şey, komodinin üzerinde, çerçevede duran resimdi. Sarışın kız vardı. Oldukça mutlu şekilde gülümseyen. Mavi gözleri ışıl ışıldı. Kısa bukleli sarı saçları vardı. Çok güzeldi...
İçeriye girenlerle dikkatimi resimden ayırıp, ayağa kalkarak, gelenleri selamladım. Bunlar evlenmeli olduğum kızın annesiyle babasıydı.
" Geç oğlum, otur lütfen " dedi gelecek kayınpederim... Söylediğini dinleyerek, tekrar az önceki yerime oturdum. Onlarda karşımdaki üçlü koltuğa oturdular.
" Aslında nasıl söylesem bilmiyorum, ama, bilmeye hakkın olduğunu düşünüyorum. Ve yardım edeceğini umuyorum. "
Artık ben de meraklanmıştım. Neyi bilmeye hakkım olduğunu ? Ne yardımı ? Sorar bakışlarla bakınca, konuşmasına devam etti.
" Kızım Marienette, aslında evlenmek istemiyor... " diyerek tepkimi izlemeye başladı. Şaşırmıştım sadece, beklediği tepki olsa gerek, çok geçmeden konuşmasına devam etti.
" Bu yüzden evden kaçtı. "
Vu Huu ! İşte şimdi eğlenceli olmuştu. Gülümseme isteğimi, hatta kahkahamı bastırmak için yanağımın içini ısırdım. İşte Asi Prensesim !
İlk tanışmamızdan, onunla iyi geçineceğimizi, iyi anlaşacağımızı biliyordum. Sahte değildi. Kesinlikle kendisi gibi davranıyordu.
O gece saçmaladığını düşünüyordu. Ama tam aksine, en doğru hareket eden oydu. Özgürce, kurallara aykırı. Benim gibi...
O yüzden ailem evlenmeli olduğumuzu söyleyince kabul etmiştim. Suratını görememiştim, sadece koyu mavi gözleri vardı. Saçlarına dikkat etmemiştim, parlaktı galiba. İnce uzun boyu vardı. Evlerine yolcu ederken, görüşürüz derken, sanmıyorum demişti. Aslında beklediğim cevaptı. İlk önce şaşırsam da, araba haraket edince, koca bir kahkaha atmıştım. Henry onaylamaz bakışlar atınca, omuz silkerek, ellerimi ceplerime yerleştirerek baloya geri dönmüştüm.
Ben hala onlara sessizce bakarken, babası konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
" İtalyaya gitmiş. Yerini bulduk. Ama onu döndüremeyiz biz. Senden ricamız, onu geri getirmen. "
Bu sandığımdan da eğlenceli olacaktı.
" Tabii ki efendim, ama yanlış anlamayın. Ben onu nasıl tanıyacağım ? " diye sordum.
Kız evden kaçmakta haklıydı. Suratını dahi görmediği birisiyle nasıl evlenirdi. Ben sırf cesur olduğu için hoşlanabilirdim. Eninde sonunda bir prensesle evlenmem gerekecekti. Bu neden o olmasındı ki? Diğerleri sahte, düşünceleri sadece prensle evlenmek olan prenseslerle neden evleneğim ki? Aklı başında, cesur, kendi olan biri varken ...
Babası samimiyyetle gülümseyip, komodinin üzerinden, az önce baktığım çerçeveli resmi eline aldı.
" Kızım Marienette. Romada şu an. Sn.Martins üniversitesine yakın otelde kalıyor. Sana tam adresi, her şeyi vereceyiz. Kızımı kendi isteğiyle buraya geri getirip, evlene bilirmisin ? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twins! (Marienette & Cabella)
Chick-Lit~Marienette~ İngiltere!nin asi güzel Prensesi. Katıldığı son balo hayatını değiştitir. Saraydan İtalya'ya kaçar... ~Cabella~ İtalya'da sıradan bir hayatı vardır. Hayatındaki tek renk müziğidir! Onlar iki farklı dünyada yaşayan " İkizlerdi"... Bir bi...