Bu bölümde göreceğiniz isimler i guess that's love isimli hikayemdeki karakterler.
Eğer onu çoktan okuyup gelmiş olan birileri varsa bu tatlı bir referans olacaktır bence jdjfjsjsOkumayanlara ise
okumasını öneririm eheheŞahsen yazıp içime çok sinen
ve hâlâ daha kendim de açıp okuyarak güldüğüm, karakterleri çok sevdiğim kitaplarımdan biri çünküNeyse,
başlayalım bölümeİyi okumalar!!
∆∆∆∆∆∆∆
Yine kafeteryada oturmuş onu izliyordum. Arkadaşları ile gülüşmesi, morali iyiyse vanilyalı latte alıp değilse sade filtre kahve içmesi, arkadaş grubundaki aşırı tatlı çifte bakarak yalandan kusuyor taklidi yaptığı halde içi giderek onlara bakması...
Benle de o çift gibi olabilirsin Lee Heeseung.
İç çekerek yarım saattir pipetiyle oynadığım içeceğimi tek yudumda bitirmek istercesine içerken, pardon vakumlarken, bedenim bana bunun imkansız olduğunu söylemiş olacak ki, içecek boğazımda kalınca öksürmeye başladım.
Ben deli gibi öksürürken izlediğim masada bir hareketlilik hissetsem de kafamı kaldırıp bakmak şu an düşündüğüm son şeydi. Ölüyor olabilir miydim acaba?
Sırtıma hafifçe vurulduğunu fark ettiğimde öksürüğüm de birkaç saniyeye kaybolmuştu. Tamam, yaşıyordum. Şimdi kafamı kaldırıp bakabilirdim.
"...Park Sunghoon?" dedim şaşkınca. Ne bekliyordum sanki? Heeseung falan mı?
"Senin gibi bir güzellik dünyaya gözlerini yumsa bu büyük bir kayıp olurdu." diyip göz kırptı Sunghoon.
Ne?
"Şey, sağ ol?" dedim anlam veremediğimi belli edercesine. O sırada Sunghoon'un arkadaşlarından biri ona seslenmişti, "Hadi Sunghoon, gidiyoruz! Burada kalacaksan inan zerre gram umrumda değil, bulduğum en uygun zamanda seni çöp kovasına bırakmak için fırsat kolluyorum zaten."
Sunghoon ayağa kalkarak cevap verdi, "Senin yaptığın gider benim hoşuma gider lan zottirik Yoora! Gidin siz, ben geliyorum." diyip tekrardan bana döndü. "Benden çok etkilendiğin için tekrardan bana ulaşmak istersen..." diyip iki eliyle ağır çekimdeymişçesine parmaklarını saçlarının arasından geçirdi. Daha sonra ise leopar desenli, ilk 3 belki de 4 düğmesi açık gömleğinin yakalarını düzelterek devam etti. "...zorlu biriyimdir güzellik. Ama beni düşündüğün an sadece gözünü kapatıp üç saniye bekle. Fiziken yanına gelememişsem zaten hayallerinde beliririm." ve tekrardan göz kırptı.
Hayatımda bu kadar keko başka biri tanımış mıydım? Hiç sanmam.
Arkada, saçının aralarına beyazlar atılmış uzun siyah saçlara sahip çocuk; bir yandan adının Soobin olduğunu hatırladığım uzun çocuğu ona saldıran kızdan uzaklaştırmaya çalışırken bir yandan da "SUNGHOON YARDIMA GEL LAN MAL MÜDÜRÜ! BU YOORA YİNE SOOBİN'E SALDIRMAYA BAŞLADI. SEVGİLİ OLUNCA GEÇER DEDİK BİR ZIKKIM OLDUĞU YOK. AH GÜZEL DEDEM AH, NE GÜZEL DEMİŞSİN NEREDE ÇOKLUK ORADA BOKLUK DİYE...AŞK ÇOK OLUNCA BOKA SARIYOR DEMEK Kİ!" diye bağırıyordu.
Büyük gözlü başka bir çocuk, "Nerenin dedesi lan o?" diyince uzun saçlı olan "Dedeme laf yok!" diyip Soobin'i çekiştirmeye devam etti. Sunghoon ise, "Mahallenizin süper kaslı abisi geliyo, çekilin!" diyerek yanımdan uzaklaşmıştı bile. Sabahtan beri izlediğim Heeseung da köşede, "Ben valla bunları tanımıyorum, zerre alakam yok." diye yanlarından yürüyüp geçen kişilere açıklama yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meet me in your dreams | lee heeseung {✓}
Novela Juvenil[fantastik mizah] Daha önce hiç "Acaba rüyamda gördüğüm kişi de benimle aynı anda, aynı rüyayı görüyor olabilir mi?" diye düşünmüş müydünüz? Veya bunun gerçek olabileceğini? •°•°•°•°•°•°•°•°•°• Başlangıç: 25.02.2023 Bitiş: 08.05.2023