KARGAŞA...

150 26 4
                                    

          ⓐ Alison ' dan ⓐ

    Neden?  Neden hayat beni hep arkamdan bıçaklıyor?  Tam "Artık her şey güzel olacak." derken neden hep birilerini, bir şeyleri kaybediyorum? Anlam veremiyorum. Bu hayatı sevmiyorum. Kafam çok karışık.. Sadece şu 4 soruya cevap istiyorum: 

1) Acaba ailem yaşıyor mu? 

2)Yaşıyorlarsa neredeler? 

3)Bu aylaklar (zombiler) nereden çıktı? 

4)Edward beni gerçekten seviyor mu? 

   Bu sorular benim kafamı darmadağın ederken,ben hala eşyalarımı bavuluma tıkmakla meşguldüm. Onlar aşağıda malzeme arıyorlar,bense burada mal mal eşyalarımı topluyorum. Ne yapıyorum ben? 

  Bavulu hafif kalacak şekilde topladım ve aşağı indim. Bavulu yukarıda bıraktım ve direk mutfağa gittim. Belki biraz yiyecek bulursam rahatlarım diye düşünerek elimi dolapların kapaklarına attım. Konserveleer... Lanet olsun!  Konserveler nerede?!  İçimdeki sesin şiddeti git gide artıyordu ve bu da sinirlerimin bozulmasına yetiyordu. Psikolojik durumum alt üst olmuş durumdaydı. Arkamdaki sandalyeye oturup düşünmeye başladım. Genelde düşünmek sakinleşmemi sağlardı fakat bu sefer her şey üst üste geldi ve daha kötü bir duruma düşüyordum. Şiddetle ayağa kalktım ve çığlık attım. Her şeyi paramparça etmek istiyordum. Elime gelen ilk şeyi -bu da bardaktı- aldım ve duvara fırlattım. Anladım , düşünmek her şeyi daha da zorlaştırıyor..

    Edward ' tan ⓔ

    Jack amcaya inanamıyorum. Resmen cephanelik burası... 

    Sam ile beraber tüm eşyaları bir çantaya doldurmaya çalışıyoruz. Bir çantanın yetmeyeceğini düşünmemiştim. Ne kadar da çokmuş!  İkinci çantayı almak için yukarı çıkıyordum ki, Alison 'un çığlığını ve cam kırılma sesini duydum. Merdivenlerden hızla giriş katına çıktım. Mutfaktan sesler geliyordu. Aylak olabilirdi. Elime bir sopa geçirdim ve hemen mutfağa yöneldim. Alelacele mutfağa girdim. Sadece Alison vardı. Biraz olsun rahatlamıştım ama Alison'un ağlaması canımı yakıyordu. Kalbim paramparça oluyordu. Onun her bir gözyaşı kalbime bir hançer gibi saplanıyordu. O her üzüldüğünde ben tekrar tekrar ölüyordum. Onun üzülmesini istemiyordum.

     Elimdeki sopayı tezgahın üzerine koyup ona yavaşça yaklaştım. Sandalyeye oturmuş , kafasını iki elinin arasına almış öylece duruyordu. Hıçkırarak ağlaması onun ne kadar üzgün olduğunun resmiydi. Yanına bir sandalye çektim ve ona iyice yaklaştım. Kafasını kaldırdı ve yaşlı gözleriyle öylece bana baktı. Gözleri sanki bana "Yardım et "der gibicesine bakıyordu. Gözyaşlarını sildim , elimi yanakların üzerine koydum ve gözlerine baktım. 

  -Her şey düzelecek Alison. Üzülme , ben yanındayım.

     Onu söylediğimde gözleri doldu ve bana sarıldı. Kalbim öylesine çarpıyordu ki kendimi uçacakmışım gibi hissettim. Bende ona sarıldım ve öylece kaldık. Burada böylece sonsuza kadar kalabilirim. Ta ki bir hırıltı bu huzurlu sessizliği bozana kadar...

x-x-x-GİTMEYE HAZIRLIK-x-x-x

 - Alison'dan -

    Onun beni sevdiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Bana öyle sıkı sarılıyor ki... Sanki ''Seni çok seviyorum Alison. Seni asla bırakmayacağım. Sen benim kaderimsin. '' der gibi sarılıyordu bana. Hiç bitmesin istiyorum. O hiç gitmesin. Ailem kayıp... Çok yalnızım. Tek varlığım o.

    Ben böyle düşünürken bir ses bu düşüncelerimi kesiyor. Edward hemen ayaya kalkıp tezgahın üzerindeki sopayı eline geçirip beni arkaya doğru itiyor.

-Alison! Dikkat et!

    Aylak bana çok yaklaşmıştı. Edward elindeki sopayla aylağın kafasına sertçe vurdu. Aylak yere düştü. Bense çok korkuyordum. Edward'ın arkasına saklanmaktan başka bir şey yapamıyordum. Aylak hala ölmemişti. Kafasında o kadar büyük bir delikle nasıl hala ölmez?! Edward tam tekrar vuracakken bir silah sesi duyuldu. Sam yetişmişti.

-Çok ses çıkardık. Artık buradan gitmeliyiz. Hazır mısınız?

    Edward başını salladı ve bana baktı. Bende 'Evet.' dercesine başımı salladım ve odama doğru yöneldim. Hazırladığım şeyleri elime aldım ve aşağı indim. Sam bodrumdan silah çantalarını getirdi. Edward ise mutfakta ne bulduysa her şeyi bir kaç poşete doldurmuştu. Ama bunlar yetersizdi.

-Karşıdaki markete girmemiz gerekecek.

--Haklısın ama orası aylak kaynıyordur. Aylakları dışarı çekmemiz gerekecek. Ya da biz sessizce girip alabildiğimizi alıp kaçacağız. Ama Alison için çok tehlikeli. O arabada kalsın.

-Haklısın.

    Sam ve Edward benim iyiliğimi düşünüyorlardı. Onlara 'Gelmek istiyorum.' diyemezdim. Hiç bir bilgim yoktu ve aylak gördüğümde aşırı panik yapıyordum. Gelmemem onlar için en iyisi olurdu. En azından ayak bağı olmazdım.

    Arabada kalacaktım. Böyle kararlaştırmıştık. Onlar markete gitmeye hazırlanıyorlardı. Yanlarına birer tabanca ve bolca mermi aldılar. Gitmek için hazırlardı. 

FISILTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin