Yeni Yaşam ?!

243 36 3
                                        


    Hala koşuyoruz. Yaklaşık 5-6 dakika geçti. Peşimizi bırakmıyorlar. Bu canımı sıkıyor. Aç birer köpek gibiler. İnsan gibiler ama hiçbirinin insana benzer yanları pek yok. Sadece yürüyorlar ve yiyorlar. Biri çok yakınımdaydı ve onun vücudu... Sanki araba çarpmış gibiydi. O kadar kötü ki, onların insan olmadıklarını o zaman anladım.

    Koşmaya devam.. İleride bir bina var. Büyük ve tellerle çevrili. Güvenli görünüyor. Kapısı büyük ve sürgülü.. En azından bu mesafeden öyle görünüyor.

    Yaklaşıyoruz. Peşimizde 30-35 tane onlardan var. Ne oldukları hakkında ufacık bir fikrim dahi yok. Arkama bakıyorum. Kendimi çok kötü hissettim. Tam böyle düşünürken garip bir şeye takılıp yere yapıştım. Ayağımı bir şey tutuyor. Aman Tanrım! Bir ceset?! Ama belden aşağısı nerede?! İğrenç! Bu ceset beni tutuyor. İnanamıyorum ya! Edward beni kurtarmaya çalışıyor. Belinden bir bıçak türü bir alet çıkardı ve hareket eden cesedin beni tutan elini kesip beni kurtardı. Öleceğimi sanıyordum. Hemen kalktım ve koşmaya devam ettik.

    Sam çoktan varmış olmalı ki kapı açılıyor. Hemen koşup oraya giriyoruz. Kapı düşündüğüm gibi sürgülü ve her tarafı kapalı. Büyük bir gürültüyle tekrar kapatıp içeriye doğru ilerliyoruz. Nefes nefese kaldım. Bina biraz daha ileride fakat çok uzak değil. Burası sanki büyük bahçesi olan bir ev gibi.

    Birkaç karaltı ( yaklaşık 10-15 karaltı ) bize doğru koşuyor. Tekrar korkup Edward'ın arkasına doğru çekiliyorum. Edward beni tutuyor ve bana doğru gülümsüyor. 

--Eve hoşgeldin.

x-x-x-GÜVENLİ-x-x-x

    Burası neresi, hiçbir fikrim yok. Gece saat kaç bilmiyorum. Telefonum çekmiyor. O şeyler dışarıdalar ve tellere iyi bir baskı uyguluyorlar. Bu beni korkutuyor fakat buranın dışarıdan daha iyi olduğu kesin...

    Karaltılar yavaş yavaş beliriyor. Onların insan oldukları kesin. Edward ve Sam onlarla selamlaşıyor. Sonra da beni yanlarına çağırıyorlar. Arkadaşlarından bir kaçı tellere yaklaşıyorlar ve ellerindeki demir sopaları o şeylerin tam alnının ortasına saplıyorlar ki bu, onları tamamen öldürüyor. Gerçekten mide bulandırıcı...

    Beraber eve doğru yürüyoruz. Birkaç soru soruyorlar ve cevaplıyorum. Çok yardımsever ve kibar insanlar.. Her ne kadar şüphe duysam da onları sevdim.
Edward beni çağırıyor ve beraber bir odaya gidiyoruz. Odada pek eşya yok. Bir yatak , masa ve bir halı. Bana burada uyuyabileceğimi söylüyor ve iyi geceler diyor. Hafifçe gülümseyerek cevap veriyorum. Tam kapıyı kapatacakken onu durduruyorum.

-Edward.

--Evet Alison?

-Beni nereden tanıyorsun? Neden yardım ettin? Bu dışarıdakiler de ne? Çok soru sordum , biliyorum ama cidden (söylerken derin bir iç çekiyorum) , bilmem gerekiyor.

--Peki. Artık anlatsam iyi olacak sanırım.

-Evet?

--Biz o dışarıdakilere aylak diyoruz. Nasıl ortaya çıktıkları hakkında bir bilgimiz yok. Sadece çok hızlı çoğalıyorlar. Ölen biri direk ona dönüşüyor. Kafalarını koparmadan ve ya kafalarından büyük bir darbe almadan ölmüyorlar. Sanırım beyinle alakalı.

    Kafasını göstererek dilini çıkardı. Ve aynı zamanda gözlerini de kısmıştı. O kadar tatlı ve şapşal görünüyordu ki kıkırdamadan edemedim.

'--Ne?' dedi gülerek.

-Çok şapşalsın. 

    Gülmeye devam ettik. Sonra ciddileşti ve anlatmaya devam etti.

--İlk defa böyle bir şeye tanık oluyoruz. Tahminimize göre 1-2 hafta önce başladı. Biz de önceden önlemimizi almıştık. Haberler bu konuda uyarı yapmıştı. Takip etmedin mi hiç?

-Biz televizyon kullanmıyoruz. Babam ve annem çok radyasyon yaydığını ve beyne zarar verdiğini söylüyorlar.

    Aynı onun yaptığı şekilde kafamı göstererek dilimi çıkardım. Tabi gözlerimi de kısınca o da gülmeye başladı.

--Cidden, komikmiş.

-Ya.

    Biraz daha güldük ve;

--Böyle olaylar için televizyon işe yarıyor.

-Peki beni nereden tanıyorsun? Hatırlıyor gibiyim ama , başım..

--Sizin yan komşunuzdum. Hatırlamamanın kaynağı düşmüş olmandan kaynaklanabilir. 

-Ya ailem? Onları görebileceğim değil mi?

--Yarın senin için kontrol ederiz. Erzak aramaya çıkacağız. Şimdi biraz dinlenmelisin. Yarın senin için zor bir gün olacak. İyi geceler. 

-Bu gecenin iyi olacağı şüpheli..

--Emin ol belki de bu gece en iyi gecen bile olabilir.

x-x-x-HAYAL KIRAN RÜYA-x-x-x

    Uyuyamıyorum. Uyku bir türlü tutmuyor. Bu rahatsız yatakta uyumak gerçekten zor.. Gözlerimi her kapattığımda hep aynı rüyayı görüyorum. Daha doğrusu kabusu...

    Önce bir boşluktan düşüyorum. Sonra ayağa kalkıp etrafıma bakıyorum. Burası bizim evin önündeki sokak... Burası sanki savaş alanı gibi.. İlerliyorum ve eve giriyorum. Kapıyı tam açacakken bir şey fark ediyorum. Sokakta hiç insan yok. Bu beni korkutuyor. Elimi zile doğru uzatıyorum. Zile basıyorum fakat zil çalmıyor. Elektrikler yok. Kapıyı açıyorum ve içeriye giriyorum. İçerisi çok kötü kokuyor. Anneme sesleniyorum. Ses yok.. Sadece bir hırıltı var. Ve uyanıyorum.

    Hep bu rüyayı görüyorum ve korkuyorum. Çok korkuyorum. Bazen gerçekmiş gibi geliyor. Kim bilir bir gecede kaç kere uyandım.

    Nihayet sabah oluyor. Güneş daha yeni doğmaya başladı. Kalktım ve lavaboya gittim. Su çok az akıyor. O yüzden dikkatli kullanıyorum. Kahvaltıya iniyorum. Çoktan hazır. Yiyoruz , Sam ve Edward dışarı çıkmaya hazırlanıyorlar.

-Bende gitmek istiyorum.

—Olmaz Alison.

-Ama neden?

—Daha dışarıyla ilgili bir bilgin yok. Çok tehlikeli. Dün gece olanları gördün.

-Kendimi koruyabilirim. Gerçekten. Lütfen, annemleri gerçekten merak ediyorum.

--Sam?

---Tamam gelsin. En azından daha çok bilgi sahibi olur.

    Masum bir şekilde gülümsüyorum. Hazırlanıyoruz ve kapıya yaklaşıyoruz. Derin bir nefes alıp bahçeye çıkıyorum. Tellere doğru bakıyorum. Aylak adını verdikleri o şeyler tellere doğru yaklaşmışlar. Tellere baskı yapıyorlar ama az oldukları için pek sorun yaratmıyor. Edward ve Sam arkamdan geliyorlarr. Yola çıkmaya hazırdık.

    Araba bayağı uzakta kalmıştı. Onunla gitmemize imkan yok. Bu yüzden arabaya kadar yürümek zorundayız. Dış kapıya yaklaşıyoruz. Kapının sürgüsünü Sam açtı ve kapı büyük bir gürültüyle açılıyor. Bu gürültüyü duyan aylaklar bize doğru yaklaşmaya başladı. Yaklaşık 10-15 tane aylak.. İğrenç görünüyorlar. Onlara alışmam uzun zaman alacak.

FISILTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin