[7] Gitar.

411 59 82
                                    

Hava çok sıcak biraz erimiş olabilirim

İyi okumalarr🦢

-

"Kendi evinmiş gibi rahat olabilirsin." Çekingen adımlarla eve giriş yaptığımı fark etmiş olacaktı ki beni rahatlatmaya çalışıyordu.

El ele tutuştuğumuz zaman ona güvenerek Chan'a olanları kısa bir özetle anlatmıştım. Anlatmak az da olsa içimi rahatlatmıştı. Yaşadığım çoğu şeyi hep günlüklerime anlatır bir şekilde içimi dökerdim. Fakat şimdi ilk defa bir kişiye anlatmıştım ve onun destek verici konuşmalarıyla birlikte bu kadar iyi geleceğini düşünmemiştim.

Elindeki çantaları dış kapının yanına bıraktı ve elini sırtıma koyup beni yönlendirmeye başladı. "Burası oturma odası, hemen karşısında mutfak var." Evin içi oldukça genişti ve öğrenci evi sayılmayacak kadar ferahtı.

"Burası da benim odam. Göz zevkini bozmak istemediğim için diğerlerinin odasını görmesen de olur." Dediklerine kıkırdamıştım. Sürekli birbirleriyle atışmaları çok tatlıydı ve aslında ne kadar yakın olduklarını da gösteriyordu.

Chan'ın odasında göz gezdirdiğim zaman yatağının yanında duran gitar dikkatimi çekmişti. Gitara baktığımı anladığında beni içeri ittirdi. "Çalmak ister misin?"

"Ben pek beceremiyorum ki..."

Yatağın ucuna oturduğumda gitarı bana uzattı ve yanıma oturdu. "Öğretirim o zaman." Arkama doğru geçti ve ellerimi tutarak tellerin üzerine yerleştirdi. Biraz daha bana doğru kaydığında sırtım göğsüne değiyordu. Neden arkadan sarılıyormuşuz gibi hissettirmişti..?

"Bu benim ilk gitarım."

Tuttuğu ellerimi hareket ettirerek tellerin üstünde gezdirdi. Çıkan melodiyle gülümsedim ve gelen rahatlama hissi ile sırtımı göğsüne yasladım. Kısa bir şeyler çaldıktan sonra durdu. "Senin için çok önemli olmalı."

"Evet, öyle." Kolları hâlâ etrafıma sarılıydı ve gitar ile onun arasında kalmıştım. Nefesini ensemde hissetmemle başımı yana çevirip yanımda duran yüzüne baktım. Göz göze geldiğimiz zaman derin bir nefes alıp başını yana yatırdı ve yüzümü seyretmeye devam etti. "Çok güzelsin."

Söyledikleriyle seslice yutkundum. Göz bebeklerimin titrediğine emindim. Başımı iki yana sallayıp reddettiğim zaman kaşlarını çattı ve sahte sinirle konuştu. "Kendinin farkında bile değilsin..." Sol elini kaldırıp gözümün önüne gelen saç tutamlarını geriye doğru itip genişçe gülümsedi. Gülümsemesi ile sağ yanağında oluşan çukurlara dikmiştim gözlerimi. Bu çukur onda o kadar güzel duruyordu ki...

Yatağın üstünde bıraktığım telefonumun çalmasıyla garip atmosferden kurtulup Chan'ın kollarından çıkarak telefonuma uzandım. Önemli bir şey olur diye eve geldiğim zaman telefonumun sesini açmıştım. Annemin aradığını düşünsem de arayan kişi Felix idi

"Minnie, neredesin? Annen beni aradı ve evden çıktığını söyledi. İyisin değil mi?

Telaşlı sesiyle dudaklarımı birbirine bastırdım. "Biz biraz tartıştık da ben de evden çıktım. Bu saatte seni mi aramış gerçekten?" Saat gece yarısına geliyordu çünkü.

"Deli misin nerede kalıyorsun? Hava da soğuk bekle beni, hemen eve geçiyorum."

"Chan ile karşılaştık bugünlük onda kalacağım gelmene gerek yok."

Chan gitarı kenara kaldırıp elini yatağa yaslayarak beni dinlerken ben de Felix'i ikna etmeye çalışıyordum. En sonunda ikna olduğunda da vedalaşıp kapatmıştık telefonları.

Loveless Star || Chanmin √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin