Birkaç gündür karın ağrısı ile savaşırken bölüm atmayı unutmuşum üzgünüm ama savaşı ben kazandım en azından😌
-
Gözlerimi zorlukla açtığımda beyaz ışıktan dolayı yüzümü buruşturdum. Gözlerim ışığa alıştıktan sonra ise yattığım yerden bir süre tavanı izledim. Neredeydim ben? Etrafta gözlerimi gezdirirken kaşlarımı çatmıştım. Hastane odasında ne işim vardı?
Bakışlarım kolumdaki seruma inerken içeriye beyaz önlüklü doktorun girmesiyle bakışlarımı oraya çevirdim.
"Oh, sonunda uyanmışsın Seungmin. Nasıl hissediyorsun kendini?"
Sorduğu soruları es geçip konuşmak için kuruyan dudaklarımı araladım.
"Ne oldu bana?"
Derin bir iç çekerek elindeki kağıtları inceledi bir süre ve yanıma adımladı.
"Hiçbir şey yemediğin için kan değerlerin çok düşmüş. Arkadaşından duyduğum kadarıyla yemek yemeyi vücudun reddediyormuş. Eğer bu ilerlerse bu seni ölüme bile sürükleyebilir. Bunun ne kadar ciddi olduğunu anlıyor musun?"
Dediklerini pek umursamamıştım. Zaten bunları biliyordum ama annemle yaşayan biri istese de iyileşemezdi ki. Aç olduğumu bile hissetmediğim noktaya gelmiştim.
"Niçin yemek yemiyorsun bilmiyorum ama bunu düzeltmen için psikolog ayarlayabilirim. Annen ve arkadaşların senin için çok endişelendiler onları daha fazla endişelendirmek istemezsin değil mi?"
Ben tavanı izlerken konuşmaya devam etmişti. Son dedikleriyle kaşlarımı çatıp doktora dönmüştüm.
"Gerçekten mi?"
"Anlamadım?" Kaşlarını çatarak başını elindeki dosyadan kaldırıp bana döndermişti.
"Gerçekten annem endişelendi mi?"
Bir süre anlamsız bakışlarla yüzüme baktığında başını salladı. "Evet, endişelendi."
Sessiz kalmaya devam ettiğimde derin bir nefes aldı. "Serumun bitene kadar kalabilirsin. Ben de annene haber vereyim. O sırada dediklerimi düşünebilirsin. Geçmiş olsun."
"Teşekkürler."
Sesim kısık çıksa da duyacağını umut ederek mırıldanmıştım. Yattığım yerden doğrulup sırtımı yasladığımda hafiften başım dönmeye devam ediyordu.
Kapının tekrar açılmasıyla ilk olarak içeriye annem girmişti. Arkasından Felix'i görsem de içeriye girmeyip bana küçük bir gülümseme attıktan sonra kapıyı kapatmıştı. Sanırım yalnız konuşmamızı istiyordu.
"Bana neden bu kadar ciddi olduğunu söylemedin?" Kapanan kapıyla bakışlarımı bir süre annemde gezdirdim. İlk defa surat ifadelerinden ne hissettiğini anlayamıyordum. Öfke, üzüntü, endişe? Belki de yine rol yapıyordu. Hadi ama, burada bizden başka kimse yokken rol yapmasına gerek yoktu.
"Neyi?"
Yatağın yanında duran sandalyeyi yatağa yaklaştırıp oturdu. "Ne demek neyi? Tok olduğunu düşündüğüm için yemek yemediğini sanıyordum ama doktor bana hiçbir şey yemediğini ve bu yüzden kan değerlerinin düşük çıktığını söyledi. Ölmeye mi çalışıyordun?"
Dedikleriyle sinirle gülmüştüm. Benimle dalga geçiyor olmalıydı. Beni çoktan öldüren kendisi değilmiş gibi.
"Bedenim hakkında yaptığın yorumları ne çabuk unuttun. Sana göre hava hoştu, tek istediğin, diyetime uyarak mükemmel bir vücut ölçüsüne ulaşmamdı. Bunun bende nasıl bir etki bıraktığını bilmiyorsun. Kilo almamak için sürekli yemeklerin kalorisine bakan, iki lokma bir şey yediği anda kusma ihtiyacı duyan ya da her gün öğün atlayan kişi sen değilsin nasıl olsa. Öleceğim zaman mutlu olacaksan onu da yapmamı ister misin? Bana yaşatacak bir hayat bırakmadın nasıl olsa, hm?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loveless Star || Chanmin √
FanficO, benim gülümsemem ile hayata tutunmuşken onun için gülümsememi koruyacağıma söz vermiştim. || mommy issues