Sonunda bölüm atacak vakit bulabildim sizi beklettiğim için üzgünüm😓😓
İyi okumalarr😽
-"Sen gel buraya, sahnede bilerek belini açtın değil mi!?"
İçmek için en uygun ve rahat yer Minho hyungun evi olduğu için içkileri alıp onun evine gelmiştik. Sahnedeyken Jisung'un gaza gelerek kaslarını göstermesi üzerine izleyen herkesten çığlıklar yükselmişti. Bunun üstüne de içeri girer girmez Minho hyung söylenerek Jisung'u kovalamaya başlamıştı.
"Senin evin bu kadar büyük müydü hyung?"
Changbin elindeki poşetleri masaya koyup ellerini kalçalarının üstünde birleştirerek evi incelediğinde inşaatı izleyen amcalar gibi duruyordu.
"Tek yaşamıyorum çünkü." Jisung'u yakalamış ve kolları arasına sarmış bir şekilde bize döndü. O kadar söylenmesinin üstüne hiçbir şey yapmadan sadece arkasından sarılıyordu arada da Jisung'u belinden gıdıklıyordu.
"Evet, gördüğün Minho hyung bizden 2 yaş büyük ama Jisung olunca böyle çocuklaşıyor." Onları izlemeye o kadar dalmıştım ki Chan'ın arkamdan gelmesiyle sıçrayıp ona döndüm. Sıçramama kıkırdadı ve saçlarımı karıştırarak mutfağa doğru ilerledi.
"Hadi, hazırlayın içecekleri." Dolapları karıştırıp çerezler için tabak çıkarttığında salonun ortasında öylece dikildiğimi fark ettiğim gibi ona yardıma gitmiştim.
***
Saat gece yarısına kadar içip eğlenmiştik. Gerçi ben içkiye çok alışık olmadığım için bir bardaktan fazla içmemiştim bu yüzden diğerlerine göre daha ayıktım.
"Küçükken bir çocuk bana 'Yüzüne kim kaka yaptı.' dediğinde oturup 'neden çillerim var?' diye ağlamıştım." Felix, sarhoş olduğu için zar zor cümle kuruyordu ve her anlattığı şeye -komik olmasalar bile- Jisung ile birlikte kahkahalar atarak gülüyorlardı.
Changbin, Hyunjin ve Minho hyung onlara göre biraz daha ayık olsalar da siyaset konuşan dayılar gibi kendi aralarında tartışıyorlardı. Biri konuşurken arada sesini yükseltiyor sinirle homurdanıyordu. Diğerleri de onun sohbetini dinleyerek yorumlarını yapıyordu.
Chan, benim gibi çok içmese de sarhoş olduğundan değil de yorgunluğundan yere oturup sırtımı yasladığım koltukta saçlarımla oynarken uyuya kalmıştı. Konser için çok çalışmıştı, gecelere kadar uyumadığını da biliyordum bu yüzden onu uyandırmak istememiştim. Bu gürültüyle nasıl uyuyabiliyordu orasını bilmiyordum fakat uyuduğu için sevinmiştim.
Jeongin ise aramızda en sessiz olanıydı. Arada uzak yerlere bakarak dertli dertli iç çekiyordu. Onun bu halleri beni de çok üzüyordu. Önceden kocaman bir neşe kaynağı olarak gezen arkadaşınızı bu şekilde çökmüş olarak görmek elbette ki sizi de üzerdi. Jeongin derdini kolayca anlatan biri değildir bu yüzden sorsam da bir şekilde geçiştireceğini biliyordum. Ama bu sefer sarhoşluğundan yararlanarak az da olsa içini açabilirdi.
"Ben hava almaya çıkıyorum."
Jeongin elinde içki şişesi ile ayaklanıp balkona çıktığında fırsat bu fırsat diyerek oturduğum yerden doğruldum ve eli boşluğa düşen Chan'a bakıp üzerine kenarda duran hırkayı örttükten sonra Jeongin'in arkasından ilerledim.
"Giriş iznim var mı acaba?"
Kollarını demire yaslayıp dışarıyı izlerken benim sesimi duymasıyla bana döndü ve başını salladı sadece. Dudaklarımı birbirine bastırarak balkona girdim ve yanına adımlayıp onun gibi demirlere yaslandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loveless Star || Chanmin √
FanficO, benim gülümsemem ile hayata tutunmuşken onun için gülümsememi koruyacağıma söz vermiştim. || mommy issues