[8] O çocuk.

363 58 45
                                    

bölümü atmayı unutuyordum niye hatırlatmıyorsunuz aaa
neysee uzuun bir bölümle geldim

İyi okumalarr🐄

-

Pişmanlık? Evet, belki de şu an hissettiğim en büyük şey pişmanlıktı. Çocukluğumu parçalayıp elime verdikten sonra onun için üzülmem doğru muydu ki? O sadece benim iyiliğimi istiyordu değil mi? Belki de orada olsaydım bunlar yaşanmayacaktı. Annem haklıydı. Benim yüzümdendi. Yine her şey benim yüzümden olmuştu. Belki de o gün ona haklı olduğunu söyleyip evde otursaydım bunlar yaşanmazdı..

Sabah hastaneden aradıklarında ne yapacığımı bilemeden telaşla etrafta dolanıyorken Chan sesime uyanıp beni sakinleştirmeye çalışmıştı. Ne olduğunu öğrendiğinde ise bir taksi çağırarak annemin bulunduğu hastaneye götürmüştü. Yol boyunca ben stresten dudaklarımı kemirirken elimi hiç bırakmamış yanımda olduğunu hissettirmek için elinden gelen her şeyi yapmıştı.

Hemşirelerden aldığım bilgilere göre dengesini kaybedip evin merdivenlerinden yuvarlanmış. Neyse ki, yalnızca ayak bileğinde kırık varmış.

Hasta odasının önündeki bekleme sandalyelerine oturup annemin ayağının alçıya alınmasını bekliyorduk. "Gördün mü hiçbir şeyi yokmuş. Endişelenmeyi bırak artık." Chan ellerimi okşarken beni rahatlatmak için elinden geleni yapıyordu ama ben kendimi suçlamaktan vazgeçmiyordum. Daha kötüsünün de olabileceği düşüncesi ile kendimi yiyip bitiriyordum. "Yine de eğer yanında olsaydı-"

"Sen orada olsaydın yine aynı şey olacaktı. Anlık yaşanan şeyler bunlar. Süper kahramanlar gibi uçarak anneni kurtarmayı mı bekliyordun?" Dediklerinde haklıydı, bu yüzden bir şey demeden başımı yere eğip iç çektim. O sırada hasta odasından çıkan doktorla ayağa kalkmıştım. "Öncelikle geçmiş olsun. Hasta yakını siz misiniz?"

Doktorun bana bakıp sorduğu soruyla başımı sallayarak onaylamıştım. "Evet, ben... Oğluyum."

"Hastanın ayağını alçıya aldık. Şanslıymış ki sadece ufak bir kırıkla atlattı. Şimdi çıkabilirsiniz bütün işlemleri tamamlandı."

Doktora teşekkür ettikten sonra arkasından hemşireler tekerlekli sandalyeyle birlikte annemi getirdiler. Annemin yanına eğilerek endişeyle yüzüne baktım. "İyi misin anne?" Başını salladıktan sonra kafasını başka yöne çevirince iç çekmiştim. Onca hakareti ve tokatı yememe ve hâlâ kırgın olmama rağmen gelmiştim buraya. Annemdi çünkü o benim. Ne kadar beni kırsa da beni doğurup büyüten oydu. Beni sevmiyordu. Bunu biliyordum. Yaşı henüz çok gençti ve nasıl anne olacağını bile etrafındaki kişileri dinleyerek öğrenmişti. En azından beni büyültmek için elinden geleni yapmıştı. Bu yüzden de ona hiçbir zaman karşı gelmemiştim.

Annemi getiren hemşireye teşekkür ettikten sonra sandalyeyi sürükleyerek çıkışa ilerledik. "Ben taksi çağırmıştım.. İşte, orada." Chan elini sırtıma koyup bana yön vererek bizim için bekleyen taksiye ilerlemiştik. Chan'ın yardımı ile annemi arka koltuğa oturttuktan sonra Chan öne otururken ben de annemin yanına geçmiştim.

Yol boyunca anneme sorular sorsam da ya kısa kısa cevaplar veriyor ya da hiç cevap vermiyordu. Sadece arada yandan Chan'a bakarken yakalamıştım. Giyimi, sarıya boyalı kıvırcık saçları ve kaşındaki çizikle annemin Chan'dan hoşlanmadığını bu bakışı ile anlamıştım.

Eve geldiğimiz zaman taksi ücretini ödemek istesem de Chan benden önce davranıp ödediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım. Şu an zamanı değildi ama uygun bir zamanda bunun için saçını çekmeyi ihmal etmeyecektim.

Tekrar Chan'ın yardımı ile annemi araçtan indirip eve getirerek koltuğa yerleştirdik. Sadece anlattıklarım kadarını bilse de annemi sevmediğini biliyordum ama buna rağmen benim için ona yardım ediyordu.

Loveless Star || Chanmin √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin