Yayınlanma tarihi: 10.3.2023Başlama tarihinizi buraya bırakın.
UYARI: Bu kitapta geçen kişi ve kurumlar tamamiyle hayal ürünüdür gerçeklikle hiç bir alakası yoktur, hepsi kurgudan ibarettir.
🌼Kitabı nerden duyarak okumaya geldiniz?
KİTABI OKURKEN BAŞKA KİTAPLARI KARIŞTIRMAMANIZI RİCA EDİYORUM.
İlk bölümlerde sıkılıp gidebilirsiniz belki.
Ama sonraki bölümlerde hem merak hem de heyecanınızın artacağına eminim. Aksi taktirde çok şey kaçırabilirsiniz, size kalmış bir karar.🦋Keyifli okumalar dilerim.🦅
"Küllerin yeniden ateşe
dönüşün etkisi."Bu; yeniden küllerinden doğmak isteyenlerin
hikayesi. Bu sizin hikayeni.🌸🩶🔥ATEŞİN KÜLÜ🔥
Her şey bir merakla başladı. Merak, bir yabancıyı takip etti. Yabancı, ise merakı körükledi. Öyle bir körüklemek, ki etrafı ateşe verecek kadar.
Ve aşk.
Hepsini aşarak, talan etti her şeyi. Bir duman çıksa, küle çevirse her şeyi, küle çevirmek bir yana dursun. Görünmez mezarlık kazardı, bu yabancı duygulara.
Güvensizliğin olduğu bir duyguda aşkın filizlenmesi çok olanaksızdı. Düğümlenmiş dudaklar.. Akıl ermez sırlar. Her şeyin sonu ve başlangıcı olacaktı.
Hepsinin bir başlangıç ve dönüm noktasıydı.
İntikam.
Yüzüm hâlâ onların gittiği kapıdaydı, bir hareketlenme oldu ama ben o tarafa dönmedim. Neler olup bittiğini anlamamış değildim. Ha anlasam ne olacaktı peki?
"Kaçık kadın." diyen buz gibi sesi ulaştı kulaklarıma. Dudaklarından benim şahsıma dökülen ilk kelimeler. Kaçık kadın. Ben ona gösterirdim kaçığı. Ardından da hemen "Kimsin sen?" diye sordu.
Adam az önceki sert tavrından hiç ödün vermeden, sorduğu soruyla bakışlarımı yavaşça ona döndürdüm.
Direkt olarak yüzüne baktım, kahverengi gözlerinden ateş fışkırıyordu, burnundan soluyordu sinirle. Öfkesi anbean ortadaydı. Giydiği siyah gömeliğinin kollarını kıvırmış ve yakasınında birkaç düğmesi açıktı, dağınık siyah saçları ve iri olan vücuduyla fazla yakışıklı gözüküyordu.
Her şeyin içinde şu düşündüğün şeye bak Irmak.
Aydın'ı dövdüğü için üzerine kanlar sıçramıştı, bu kadar ileri nasıl gidebilmişti ve bu adam kim di? İç sorgulamama çok devam ettirmeden sesli bir şekilde dile getirmek için dudaklarını araladım.
"Onu neden o hâle getirdin?" diye sordum. Ona karşı kurduğum ilk cümlem bu oldu.
Hiç korkmadan sormuş olmam beni pek şaşırtmıyordu açıkçası. Normalde de fazla korkak biri değildim ve şimdi de. Aferin ırmak bir kerede diklenme ya kimseye!
Oturduğu yerden öfkeyle kalktı. O kalktığı için sandalye geriye düşmüştü. Yere düşüp çıkan ses odada yankılandı. Ama onun sesi bütün sesleri yıkıp savuracak kadar öfkeli çıkıyordu.
"Ailen sana kapı dinlemenin yanlış bir şey olduğunu öğretmedi galiba," dedi kalın çıkan sesiyle. Öfkeden delirmiş gibiydi.
Ailemi bu konuya karıştırması hiç etik değildi.
Bugün içime toplanan bütün gerginliğim ve üstüme hücum eden sinirle, "Ne diyorsun sen ya!" diye yükseldim. "Burda yanlış olan sensin, bir de bana akıl verecek. O adamı nasıl o hâle getirebildin ölüyordu az kalsın, sen.. sen bir katilde olabilirdin az önce." dediğimde hiç ummadığım bir anda yanıma gelip kolumu kavradı. Hareketini kestirebilseydim karşılık vermem uzun sürmezdi.
Öfkeden damarları belirginleşmişti resmen, boyu o kadar uzundu ki, benim bir yetmiş dokuz boyum ve onu bir seksen yedi ya da daha uzun olan boyu ile ona alttan bakıyordum ama çok fark yoktu ve bu benim açımdan çok iyiydi. Boy takıntını burda bile ortaya koydun ya Irmak. Ben ne diyeyim sana.
"Fazla cesursun küçük hanım, şimdi söyle bakalım kimsin sen, kim gönderdi seni?" dedi. Dişlerini sıkarak konuşması, üstüne kolumu olabildiğince kötü sıkması.. Artık gerçekten sinir kotamı doldurmuştum.
Bütün gücümle anında kolumu sertçe çekerek ondan kurtuldum. Manyak herif! Hangi cüretle bana dokundu ki bu salak. Yüzüne baktığımda, az önceki hareketimi beklemiyor olacak ki şaşırmış gibi oldu ama ifadesini hemen düzeltti. Ben gördüm göreceğimi lakin.
Derin bir nefes aldım ve verdim, sakinleşmek adına. Oysa pekte yararlı olmuyordu. "Bana bak, ben ne zaman da nasıl konuşacağımı çok iyi biliyorum." Gözlerinden gitmeyen öfke hâlâ bana inanmadığının göstergesiydi. Haklı, ben olsam ben de inanmam. Çenemi dikleştirdim. "Ayrıca kapı dinlemiyordum, sadece.." gözlerim kapıya kaydı. "Az önce işkence ettiğin o adamdan izin alıp çıkmayı planlıyordum ki, sesler duydum." Gözleri hâlâ ifadesizdi. "Hiçbir haksızlığa tahammülüm yok. Arkamı dönüp de gidemedim. Bunun için de sana hesap verecek değilim." dedim sonlara doğru sesimi olabildiğince yükselterek.
Açıklama yapma gereğinde bulunmuştum, evet.
Genelde kimseye hesap veren bir kadın değildim. Aklıma eseni yapıyordum. Kendi doğrumu, şu an doğru olanda buydu. Yanlışlıkla bile olsa dinlemiştim o kapıyı.
Onca dediğimi umursamadan, "O sesini alçalt ve kiminle konuştuğuna dikkat et, yoksa sana yapabileceklerimi aklın bile almaz!" dedi. Tehdit ve öfke barındıran bir sesle. Sikeyim öfkeni, bana niye tavır yapıyorsun be adam.
"İster alçaltarak konuşurum istersem yüksek karışma bana kimsen kimsin bana ne! umurumda da değil." diyerek, son noktayı koydum ve kapıya yöneldim.
İki adım atar atmaz durdum, beni durduran şey; arkamdan elbisemin ipini kendine çekince sırtım adeta ona yaslanmasıydı. Onun o iri göğsü benim sırtıma yapıştı. Dirseklerimi yüzüne geçirmemem için bir sebep yoktu ama yapmıyordum.
Gittikçe bana yaklaşan nefesiyle dişlerimi sıkarken kulağıma yaklaştı. Biri ilk defa bu derece yakınıma gelmişti.
"Bu kadar cesur olmak bazen insanı yanıltır küçük hanım, gözüm üzerinde." deyip buz gibi sert sesiyle ipi bırakınca, hiçbir şey demeden çıkıp gittim.
Şimdiye kadar hep güçlü ve başım dik bir şekilde büyümüş bir kadın olarak ilk defa gördüğüm bir adamdan korkacak değildim.
Korktuğum zaman yenilgi ruhuma işlenmiş olurdu ve ben yenilmekten nefret ederdim.
🕯
Hep düşündüğüm evirdiğim çevirdiğim ama bir türlü yayınlanmadığım o bölümü sonunda yayınladım.
Oy vermeyi unutmayın.📌
İnstagram: Thsleria_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN KÜLÜ
Teen FictionMerak; İnsanı bazen güzel yerlere, bazen ise kötü yollara sürükleyendir. Derininde ne olduğunu bilmediğin bir kuyuya girdiğin an artık karanlığa gömülecektin. Yaşamı en çok merak eden çocuklardı ve çocuk olamayacak kadar içi karanlık kadın merakıyl...