Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın
Ateşin külleri.🕯️Şimdiden hepinize keyifli okumalar dilerim
17. Bölüm: ÖLÜM KORKUSUAdam sinirden eline geçen ne varsa fırlatıyordu. Yedirtmemişti kendine yenilgiyi. Her şeyin öylece bitmesine izin vermezdi. Kardeşini bu kadar çabuk unutamazdı. Sağ kolu Murat korka korka girmişti sonunda odaya. Bir yandan da çok da fazla umursamıyordu. Düşüncelerinden bağımsız bir şekilde, "Abi kızı izliyoruz bir kaç gündür tek başına çıkıyor dışarı, bir planın var mı?" dediğinde adamın sinirle kendisine dönüşünü elbette ki bekliyordu.
Gözü öfkeyle kaplanan adam, "O Atahanlar bunu ödeyecek Murat, en çok karşıma almak istemediğim adamdı o. Gücü her yerde çünkü." dedi sinirle, masaya kalçasını yaslayıp ellerini iki tarafa koymuştu.
Kıskançlık damarlarında dolaştı. Ülkedeki yasa dışı işler yapanlara baş kaldırabilen ve onları elinde oynatan tek kişiydi. Kıskanıyordu ama şimdiye kadar bunun üzerine hiç planları olmamıştı. Şu an bu kadar nefret beslemesinin sebebi o avukat kızı ölümden kurtarmış olmasıydı.
On senedir intikam beklemiş ve yine alamamıştı. On sene önce bir kardeşini toprağa vermenin acısı vardı hâlâ üzerinde. Tehlike fışkıran gözlerini karşısındaki resme çevirdi. Avukat Irmak Ardınç'ın resimine. "O kız sakat kalabilir, mesleğinden bile olabilir ama ölmeyecek Murat, kendi ellerimle öldüreceğim çünkü." dediğinde Murat onaylayarak çıktı odadan.
Lakin onaylaması sadece bir umursamazlıktan ibaretti. O kadının bir suçunun olmadığını bile bile ateşe atmayacaktı. Bir kere daha böyle bir hataya düşmeyecekti.
IRMAK ARDINÇ
Önümdeki karanlık sokaklara bakarken hiç korkmuyordum. Sokaklardan korkmamıştım hiçbir zaman. Bir çıkış yolu bulamasam dahi her zaman arayış içinde olurdum. Lakin şu an bulunduğum sokaklara bakınca hangisinde çıkış arayacağımı kestiremiyordum. Boşluğa bakar gibi ifadesizliğe bürünen gözlerim odağından hiç ayrılmıyordu. Kulaklarıma gelen uğultu sesleri bir korku filmini andırıyordu. Yabancı olduğum bu sokağa ne zaman geldiğimi bile hatırlamıyordum. Yolumun devamı için üç tane sokak vardı karşımda ve hangisine gireceğimi de bilmiyordum.
Etrafıma bakınırken, "Irmak!" diyen ses beni olduğum yere çivilemişti.
En son on sene önce duyduğum sesti bu..
Duyduğum sesin doğru olup olmadığını sorgulayarak etrafıma bakındım hızla. Bu.. annemin sesiydi. Fulya Ardınç'ın. Duyduğum o ses tekrar kulaklarımda yankılanıyordu. Etrafıma daha çok bakınmaya başladım. Sanki kendi kendime dönüyormuş gibiydim. Öyle ki, her yer karanlıktı. Benim karanlığım için sadece kibritten çıkan ateşin mumları vardı sadece. Ay bile benim karanlığımı aydınlatmamıştı hiçbir zaman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN KÜLÜ
Ficção AdolescenteMerak; İnsanı bazen güzel yerlere, bazen ise kötü yollara sürükleyendir. Derininde ne olduğunu bilmediğin bir kuyuya girdiğin an artık karanlığa gömülecektin. Yaşamı en çok merak eden çocuklardı ve çocuk olamayacak kadar içi karanlık kadın merakıyl...