Kardeş Olmak

69 8 9
                                    

Medya: Sare'miz
Merhaba arkadaşlar kitabımızın 4. bölümü geldi. Çok heyecanlıyım. Bu bölümde Sare ve Emir'imizin tatlı sahneleri var. Umarım okurken benim yazarken ki hislerimi hissedersiniz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın☺️
Keyifli okumalar😍

Hastaneden çıktığımız sırada, sessizde olan telefonumun titrediğini hissettim. Çantamdan telefonumu çıkarıp ekrana baktığımda, dedem beni görüntülü arıyordu. Ben onu bu saate kadar nasıl aramamıştım? İstanbul'a geleli çok olmuştu ama ben 'vardık' diye mesaj bile atmamıştım. Dedemi çok bekletmeden görüntülü konuşmayı açtım. Ekrandaki dedemi görünce, gözlerime hücum eden göz yaşlarım,  beni oldukça rahatsız etti. Ağlamamalıydım. Dolan gözlerimi ekrandan çevirip, akmak için talimat bekleyen göz yaşlarımı, büyük bir çabadan sonra engelledim. Ekrana dönüp baktığımda dedem, hiç beceremediği kulaklıkları takmakla meşguldü. Onun bu hali mutlu olmama yeterdi. Dedemi izlemeye devam ederken, dedemin telefonu açtığımdan haberi yoktu. Emir'e dönüp,
"Emir, dedem aradı da, biraz beklememiz gerekecek."
"Önemli değil bekleriz." dediğinde ona gülümsedim. Hastanenin bahçesindeki banklara doğru yürürken Emir'e,
"Şu banka oturalım mı?" dedim. Dedem kulaklıkları daha takamadığından beni duymuyordu ve aynı zamanda ekrana da bakmadığından, telefonu açtığımdan da habersizdi.
"Olur" diyen Emir'e döndüğümde bana gülümsedi. İşaret ettiğim banka oturup, dedemi izlemeye devam ettim. Aynı zamanda dedemin dikkatini çekip beni farketmesini istedim ama bu işe yaramayacaktı. Sanırım Hazal abla her zaman yaptığı gibi, dedem daha hazırlığını yapmamışken aramış ve aramada olduğunu da dedeme söylememişti. İzlediğim görüntü herşeye değerdi. Sonunda dedem ekrana bakıp beni  fark etmiş, şaşkın bakışlarla beni izliyordu. Dedemin o şaşkın ruh halinden çıkması kısa sürdü.
"Sarem, nasılsın kızım."
"İyiyim dedem, sen nasılsın."
"Ben de iyiyim torunum. İnsan hiç dedesine vardık diye haber vermez mi? Nazlı da olmasa gittiğinizden haberim olmayacaktı valla." dediğinde derin bir iç çektim. Şükürler olsun ki Nazlı yine kurtarmıştı beni.
"Dede, ben hastaneye gittim de, sana haber vermek tamamen aklımdan çıkmış. Kusura bakma."
"Bir daha olursa kızarım valla." diyen dedeme gülümserken Emir telefonun ekranını hafif kendine doğru çevirdi. Bana dönüp sessizce
"Dedenin ismi neydi?" diye sordu.
"Mustafa" dediğimde ekrana dönüp
"Merhaba Mustafa Amca, ben Emir. Sare'ye bir süre eşlik edecek cerrahım."
"Oo merhaba evladım nasılsın?"
"Çok şükür iyiyim Mustafa amca, sizler nasılsınız?"
"Çok şükür evladım, çok şükür." diyen dedem gülümseyip ekledi.
"Delikanlı çocuksun."
"Sağolun Mustafa Amca." diyen Emir'e bakıyordum. Emir de dönüp bana baktığında ona gülümsedim. Ekrana dönüp baktığımda dedemin Hazal ablayla konuşup gülüştüğünü fark ettim. Onları böyle görmek midemde kelebeklerin uçuşmasına sebep olmuştu. Son olarak dedemle vedalaşıp telefonu kapattım. Emir'e taraf döndüğümde telefonunun çaldığını gördüm. Konuşmak için ayağı kalkan  Emir'i izlerken, konuşmasını bitirip telefonunu kapattı ve başımda dikildi.
"Gidelim mi?"
"Evet hadi gidelim" dedim. O önde, ben de arkasında yürüyordum. Önüne geldiğimiz spor siyah arabanın Emir'in arabası olduğunu anladım. Emir oturmam için ön koltuğun kapısını açmış beni bekliyordu. Yanına vardığımda hiç birşey demeden arabaya bindim. Emir de şoför koltuğuna geçtiğinde yola girdik. Yolun geri kalanı Emir'e yol tarifi yapmakla geçti. 10 dakikanın ardından eve vardık. İçeri geçip birer koltuğa adeta yığıldık kaldık. İkimiz için de oldukça yorucu bir gündü.
"Emir aç mısın?"
"Aslında tokum diyemem"
"Tamam, ne sipariş edelim peki?"
"Sipariş?"
"Evet"
"Ee sen bize bir makarna yaparsın diye düşünmüştüm aslında"
"İyi güzel diyosun da ben beceremiyorum"
"İnanmıyorum, seni alan yandı valla. Millet bizimki bir tek makarna yapabiliyor diyor, Sare onu da beceremiyor" deyip güldüğünde
"Dalga geçme Emir." dedim.
"Tamam tamam."dedi ve ekledi
"İzin verirsen ben yapabilirim."
"Tabi, lütfen"
"Yalnız yardımına ihtiyacım var."
"Tamam" 
"Bir dahakine sen yaparsın."
"Tamamdır o iş ben de." Emir'le birlikte mutfağa geçtik ve istediği tüm malzemeleri tezgaha yerleştirip, hazır ettim. Emir önce makarnaları haşlamak için tencereye makarnaları koyup üzerine su ekledi ve ocağa aldı. Benden de tezgaha bıraktığım domatesleri rendelememi istedi. Elime aldığım rendeyi ters tuttuğumdan bir haber domatesleri rendelemeyi denedim. Birşeylerin ters olduğunu Emir'in büyük kahkahasıyla anladım. Ona taraf döndüğümde,
"Sare, ne yapıyorsun çok merak ettim şuan." dedi.
"Beceremiyorum sanırım "
"Rendeyi ters tutarak baştan kaybetmişsin sen"
"Ters mi tutmuşum." dediğimde Emir bana doğru yaklaşıp elimdeki rendeyi aldı ve
"Bak bunu böyle tutup rendelersen, domatesler şu ufak deliklerden geçer. Ama kalkıp az önce tuttuğun gibi tutarsan geçmesi gereken delikler ters olduğundan geçemez." dediğinde gülmemek için kendini zor tuttuğunu anladım. Bu beni sinirlendirmişti, evet belki bilmiyordum ama bu güne kadar hiç yemek yapmayan biri olarak bunun gayet normal olduğunu düşünürek suskunluğumu korudum. Benim Nazlım vardı ve o öyle yemekler yapardı ki hiç bir zaman yemek yapma fikri gelmemişti aklıma çünkü ben yiyen taraftım hep. Emir hala gülmeye devam ederken ben sadece göz devirmekle yetindim.

AŞKA İNATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin