~Klişe~

216 30 0
                                    

JUNGKOOK

Hiç mi bir şey? Ne hatırlamam gerekiyor ki...?

Ben Taehyung'un yüzündeki benlere dalmışken arkadaşlarımız içeri dalmıştı.

"İşiniz bitti diye biz şey ettik."
"Evet şey ettik."
"Ney ettik?"
"Şey ettik ya. Şey işte."
"Evet evet Jungkook. Şeyi şey ettik o yüzden şeyi şey ettiğimizden şey oldu şey."
"Jimin ne diyorsun amına koyim?"
"Of bilmiyorum sus yoongi."
"Çıkmamızı ister misiniz?"
"Yok, gerek yok. Bileğini sardım mı tamam zaten."

Hepsi yerlerine oturmuş, bileğimi saran ve krem süre Taehyung'u islemeye başlamışlardı.

İşi bittiğinde ise kalkıo bana baktı.

"Jungkook. Biraz konuşalım mı?"
"Konuşalım."
"Dışarı çıkalım."
"Tamam."
"Aa yabancı mı var? Konuşun işte."

Jine attığım bakış sonrasi Tae beni kucağına almış ve evden çıkmıştı.

Ormanın biraz derinlerine gidip bir kütük bulunca üzerine oturtmuştu beni. O da yanıma oturmuştu.

"Aslında hatırladığım bir kaç şey var. Dhaa doğrusu rüyam..."
"Şu 'Hayır dur yapma!' Diye uyandığın rüyan mı?"
"Evet, o. O rüyamda... annem bana beni seninle evlendireceğini söylüyordu. Ben kabul etmeyince de anlamsız şeyler söylemeye başlıyordu. Bilmediğim bir dil gibi. Sonra da ben ışıklar görüyorum ve bağırarak rüyamdan uyanıyorum. Her defasında bu oluyor... ve ben nedenini de bilmiyorum."
"Jungkook."
"Efendim?"
"Bana, hatırladığin kadarıyla, atlamadan, buraya, yani namjoonların yanına ilk nasıl geldiğini anlatır mısin?"
"Um.. sanırım... ormandaydım. Koşuyordum. Sonra bu evi görmüş ve içeri girmiştim. Sonra da beraber yaşamaya başladık. Bir annem var mı onu bile bilmiyorum."
"Var."
"Eh?"
"Var Jungkook. Bir annen var."
"Sen-"
"Dün, o bizdeydi. Annen bizdeydi. Bize, bana seni benimle evlendirmek için babamla konuştuklarını söylemek için gelmişti. Ve tek söyledikleri bunlar da değil..."
"Tae. Tae lütfen anlatır mısın?"
"Bak Jungkook. Galiba anlıyorum. Annen, seni en son gördüğünde benim boyumdaymışsın. Yapılı biriymişsin üstelik."
"Hey!"
"Tamam tamam şakaydı kızma. Ama cidden öyleymişsin. O günden sonra yani yazdan sonra seni görmemiş. Ve senin evden gitmeni anlattıktan sonra sahte bir ağlayış sergiledi. Ne demek istediğimi anlıyor musun Jungkook?"
"Yani annem...?"
"Annen Jungkook."
"Cidden evlenecek miyi-"
"Sence sorunumuz bu mu şu anda!?"
"Tamam taman dikkatim dağıldı. Iyi de? Ben... nasıl eski halime döneceğim?"
"İşte onu bilmiyorum."
"Acaba... onlara danışmalı mıyız?"
"Bin akıl bir akıldan iyidir."
"Bence de."

Tae beni geri kucağına aldığında eve gelmiştik. Oturup hepimiz çay içerken söze başladım.

"Hyunglarım... size anlatmak istediğimiz bir şey var. Namjoon hyung, bize olabildiğince yardımcı olmanı istiyoruz."
"Tabii ki Jungkook. Elimizden geldiğince yardımcı oluruz. Anlat bakalım?"
"Evet evet anlat."
"Jimin. Uslu dur "
"Of tamam ya!"

Olayları ve olanları anlattıktan sonra herkes ciddileşmiş ve düşünmeye başlamıştı. Ortamdaki sessizliği Namjoon hyung bozdu.

"Jungkook? Bir şey soracağım."
"Hm?"
"Bize geldiğinde ruh halin nasıldı? Yani hangi duygu içerisindeydin? Hatırlıyor musun?"
"Galiba... öfkeliydim.. biraz da şaşkın?"
"Hm... arkadaşlar, ve Tae. Ortalıkta doğaüstü bir olay var. Demek istediğim, bu büyü olabilir. Ayrıca galiba Jungkook'un gördüğü şey bir rüya değil. Geçmişinden bir kesit."
"Bence annesi ona büyü yaptı! Bitti olay kapandı! BUM! JİN OLAYLARI ÇÖZDÜ!"
"Of bi dur Jin. Yani demek istediğiniz, ortada bir büyü var. Ve bizim bunu bozmamız gerek. -de bunu nasıl yapacağı-"

Yoongi daha konuşmasını bitirmeden yanağımda hissettiğim acı ile soluma baktım. JİMİN BANA TOKAT ATTI.

"AGH! JİMİN NAPIYORSUN!?"
"B-ben belki böyl-"
"Jimin, şeytan mı çıkartıyorsun amına koyim napıyorsun ya!"
"Yoongi şeytan öyle çıkartıl-"
"BİLİYORUM HYUNG!"
"Arkadaşlar-"

Tae'nin konuşması ile herkes ona baktı.

"Benim bie fikrim var..."
"Ciddi misin? Nedir taetae?"
"O gün Jungkook sinirliydi. Çünkü daha görmediği tanımadığı ve belki hatta aşık bile olmadığı birisiyle zoraki evlendirileceğini kabul edememişti. Bu yüzden de aşka küs olabilir mi?"
"Ne demek istiyorsun? Ben aşka küs falan değilim."
"Hayır, yanlış anladın."
"Ben galiba anladım Tae. Demek istediğin şey, yani gerçek aşkı bulursa mı büyü bozulur? Annesi onu böyle mi lanetledi?"
"Aynen bunu demek istedim Namjoon"
"Ne kadar klişe amk!"
"Of bi dur yoongie! Baksana~ Jungkook'umuzun aşık olması gerek~ hem belki zaten aşıktır hm~?"

Üzerime doğru gelerek ima ettiği şeyi anında anladığımda Jimini itmiştim.

"Of bi sus Jimin!"
"İyi de Jungkook'u nasıl aşık edicez? Onu da geçtim, kime edicez lan!? Uzak durun benden!"
"Yoongi, ben senin neyine aşık olayım kardeşim? Zaten Jimin'i de bu yüzden-"
"AHAHAHAHAA NE SAÇMALIYORSUN KOOKİE!"

Ağzımı kapattığı elini yalayınca 'ıy'layıp çekilmişti.

"Bu tabii ki de sadece bir ihtimal..."
"Tae haklı çocuklar. Saçma sapan hayallere dalmayın. Neyse geç oldu. Hadi yemeğimizi yiyelim, sonra düşünürüz."

Hep birlikte yemek yedikten sonra ben evden çıkmış, krallığa doğru gitmek için atımın yanına gitmiştim.

Sonrası evdi zaten. Kaos dolu bir ev...


Nasıl gidiyor? Sevmediğiniz bir yer varsa söyleyebilirsiniz. Ya da nasıl gitmesini istersiniz? 10. Bölümde bitirmeyi düşünüyorum. Bana bildirirseniz sevinirim ama lütfen kötü yorum yapmayın. Sevmiyorsanız okumazsınız.

👐🏻👐🏻👐🏻

6 DRAWES, AND A COTTON PRINCE |TAEKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin