ꕥ
"Felix, oradan uzaklaş!"
"Hyunjin!"
Coğrafya derslerinde bize dünyanın döndüğünü hissetmediğimiz öğretilmişti, peki, neden şu an başım dönüyordu? Dünyanın dönüşünü neden santim santim hissediyordum? Bunj yapan etrafım mı yoksa her şey kafamın içinde mi oluyor bilmiyordum.
Jeongin önümde silahına tutulmuş beni korumaya çalışıyordu, benim gözüm ise ileride yatan Hyunjin'deydi. Şok olmuştum, ne bir şey yapabiliyordum ne de diyebiliyordum. Sevdiğim beni korumak için önüme atlamıştı, şimdi ise ayağa kalkmıyordu.
Ne kadar işe yaramaz bir insandım.
Etrafta patlayan silah sesleri ve sevdiklerinin sayılan isimleri.. Tam bir savaş ortamıydı, tek farkı buna katılan devletler yoktu. Farklı şeyi muhafaza alan insanların savaşıydı bu. İnsanlar kargaşa içindeyken benim başım dönüyor, her an bilincimi kaybedecek gibi hissediyordum.
Buraya nasıl mı gelmiştik? Sizi hikayenin kaldığınız yerinden devam ettirmeme izin verin.
Üstümdeki siyah takım elbisenin altında kendimi çok rahatsız hissediyordum. Kıyafetlerimizin bizi temsil ettiği bu mekanda kendimi ciddi olmak zorunda gibi hissediyordum. Halbuki çok saçma bir şeydi bu; bir insan kıyafeti yüzünden yargılanır mıydı?
"Gerginsin."
Hislerimi hisseden sevgilime döndüm ve sırıttım.
"Biraz gerginim, evet."
Hyunjin yüzünü yanağıma yakınlaştırmış sulu bir öpücük bırakmıştı. Kafasını çekmeden fısıltı eşliğinde konuştu.
"Buradan çıktıktan sonra seni buranın sevdiğim yerlerine götüreceğim."
Ona kıkırdadım ve gözümü kırptım, "Bekliyorum o zaman Bay Hwang."
Chris, Minho, Hyunjin ve ben bize rezerve edilmiş olan masada otururken bir yandan anneme Seungmin'le oyun oynadığımızı anlatan bir yalan metni yazıyordum. Onları daha az görsem de yine de beraber oturup bir şeyler yapıyorduk. Benim adıma çok seviniyorlardı; arkadaşlarımın olmasına ve sevdiğimin olmasına.
Daha Hyunjin ile tanışmamışlardı, ama annem şimdiden sahiplenmişti Hyunjin'i. Oğlum deyip duruyordu.. Bu durumda kimi kıskanmalıyım bilmiyorum, lakin çok mutlu hissediyordum.
"Annem ne diyor?"
Tabii, bunu Hyunjin'e bunu dedikten sonra o da annemi sahiplenmişti.
"Annen hep ekrana bakıp durmayın biraz dolaşın dedi."
Hyunjin kıkırdamış beni kolunun altına almıştı. Bende kollarımı ince beline sarıp kafamı göğsüne koydum. Başta olan gerginliğim ona dokundukça gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mesmerise » Hyunlix✓
Fanfic"Ben Lee Yongbok Felix. Avusturalya-Kore meleziyim, bu iki dünyanın arasında büyümüştüm. Tek çocuk olmanın getirisiyle fazla rahat ve sevgiye bol büyümüştüm. Bu beni daha mutlu insan yapması gerekirdi belki ama o kadar mutlu muydum? Tabii ki hayır...