Bir süre öylece kaldıktan sonra kendisine
Süheyla: Eee, ne diyorsun? Kabul edecek misin?
Diye soran Süheyla'nın sesi ile kendine gelen Dilan başta kabul etmemek için arkasını dönerken aniden hatırladığı kardeşinin borcu ile tekrardan durdu. Durup düşündüğünde ise başka çaresinin olmadığının farkına vardı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra da kabul etmek için tekrardan hareket edip yanına oturdu. Yüzüne merakla bakan kadına bıkkın bir yüz ifadesi ile bakarken de ona
Dilan: Tamam, kardeşimi kurtarmak için kabul ediyorum. Ama 1 milyon'u değil 500.000'i. O da az önce de dediğim gibi kardeşimi kurtarmak için. Yoksa hiçbir kuvvet bana bunu yaptıramazdı.
Dedi. Sözlerine gözlerini devirirken ona
Süheyla: Ah, eminim öyledir.
Diyen Süheyla lafıyla kendi kendine sabır dileyen kızla daha fazla uğraşmak istemediği için çantasından kart ile telefonunu çıkarıp uzatırken ona
Süheyla: Her neyse, bak bu kartta yazan benim telefon numaram. Telefonuna kaydet. Kendi numaranı da benimkine kaydet. Yarın da sana göndereceğim konumda yazılan adrese gel. Çok işimiz var çünkü.
Deyip numarasını kaydettiği telefonunu alıp gitti. O giderken de giden kadının ardından bıkkınca bir nefes alıp veren Dilan " Bu kadınla işim çok zor olacak vAllaha. Bindim bir alamete gidiyorum kıyamete sanki. Allah sonumu hayrede. " Diyerek dua etti. Sonra da ailesine yeni bir iş bulduğunu söylemek için evin kolunu tuttu.
3 gün sonra...
Elinde tuttuğu çantayla bildiği taksiden inip önünde duran iki katlı kahverengi ahşap eve giren Dilan içeriye girip de kapıya doğru yaklaşırken kendisineZülfü: Buyrun küçük hanım, kime bakmıştınız?
Diye soran 40'lı yaşlardaki adamla arkasını döndü. Sesini duymasıyla bir an affallarken hızla toparlanıp yanına doğru yaklaştı. İlk başta ne diyeceğini bilmese de yine çabucak toparlanıp ona
Dilan: Merhaba efendim, ben. Im şey.
Derken kendisine
Zülfü: Elif hanımın yerine gelen yeni asistan mısınız siz?
Diye soran adamla derin bir nefes alıp verdi. Elini uzattı ve ona
Dilan: Evet benim. Adım Dilan. Dilan Yılmaz. Tanıştığıma memmun oldum efendim. Kusura bakmayın, adınızı bilmediğimden dolayı böyle hitap ediyorum.
Dedi. Sözleri üzerine elini sıkıp kendisine
Zülfü: Önemli değil kızım. Bende Zülfü. Zülfü Sönmez. Baran bey'in 20 yıllık şoförüyüm. Artık bana Zülfü abi diyebilirsin. Tabi istersen.
Diyen adama gülümserken de bir anda hatırladığı şeyle elini bırakıp cebinden çıkardığı anahtarı kendisine
Zülfü: Eh, madem bizimle çalışacaksın artık. O zaman evin anahtarını sana teslim edebilirim. Baran bey, şu anda koşuda. Bir bilemedin iki saate gelir. O gelene kadar kahvaltısını hazırlamış olursun sende. Kolay gelsin.
Diyen Zülfü'ye
Dilan: Aaa, öyle mi? Tamam o zaman, verin siz. İçeri girip hazırlıyım bende. Kolay gelsin size.
Dedi. Sonra da kendisine
Zülfü: Sağol kızım, Allah razı olsun.
Diyen adamın yanından ayrılıp kapıyı açarak içeriye girdi ve kapıdan biraz uzaklaşıp da soluna döndüğünde gördüğü mutfağa girerek kahvaltı hazırlamaya başladı.
Alnındaki teri koluyla silip bahçe kapısından içeriye giren Baran kendisine
Zülfü: Günaydın Baran bey'im.
Diyen şoförünün sesi ile arkasını dönerken ona
Baran: Sana da günaydın Zülfü. Yeni asistan gelecekti bugün. Geldi mi?
Diye sordu. Sonra da sorusuna
Zülfü: Evet bey'im, geldi. İçeride, kahvaltınızı hazırlıyor.
Diyen adama
Baran: Anladım.
Deyip anahtarla kapıyı açarak içeriye girdi ve mutfağa doğru yürümeye başladı. Yürürken duyduğu türkü ile bir an duraklasa da hızla kendine gelip içeriye girdi. Omzunu mutfakla giriş kapısını birbirinden ayıran duvara yaslayıp kollarını göğsünde birleştirerek arkası dönük bir şekilde kahve makinesinin önünde durmuş kendi kendine İki Keklik türküsünü söyleyen kızı dinlemeye koyuldu. Ta ki işini bitirip de arkasını dönerek yarım bıraktığı salatalık doğrama işine geri dönen kızın doğramaya devam etmesi ile yüzünü görene kadar. Bir süre öylece kalakaldıktan sonra hızla kendini toparlayıp yanına giderek arkasından şaşkınlıkla ona
Baran: Ama bu. Bu nasıl olur?
Diye sorarken sesi ile bir anda affalayınca bıçakla salatalık yerine parmağını kesen Dilan da acı içinde " Oyşş " Diyerek çığlık attı. Dengesini kaybedince de düşeceğini sandı. Fakat arkasındaki bedenin ait olduğu kolların kendisini sarmasıyla rahat bir nefes alıp derin bir oy çekti. Korkudan kapatmış olduğu gözlerini açıp da karşısına bakınca da hayatını kurtardığı adamın kehribar gözlerini görüp öylece kalakaldı. Bir süre bakıştıktan sonra gelen kahve makinesinin sesi ile kendine gelip kendisini doğrulturken kendisine
Baran: Siz? Burda ne işiniz var?
Diye soran adamdan hızla uzaklaştı ve utanarak bakışlarını yüzünden kaçırırken sorusuna
Dilan: Asistanınız olarak işe girdim. Beni yanınıza kabul eder misiniz?
Diye soruyla karşılık vererek cevap verdi. Sonra da alacağı cevabı korkuyla beklemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK OYUNU
FanfictionKardeşini kurtarmak için paraya ihtiyacı olan fakir bir kız... Hayatını işe adamış aşırı kuralcı olan bir adam... Ve onları bir araya getiren mecburi bir AŞK OYUNU... Başlangıç: 5 Mart 2023