7.Bölüm- İkizler

17 4 1
                                    

Arkadaşlar! Yine fikrimi değiştirim kızmayın lfksdjflsdg 10 yıl değil de, 9 yıl yaptım. Amaç: amaçsızlık. Aslında, 10 yıl olsaydı, üniversitesi bitmiş olacaktı. Ama 9 yıl olunca, mezuniyetten felan başlarım diye düşündüm. Bir de, Yeşil biraz kısa bir hikâye olacak. 15. Bölümde falan bitebilir. Aklıma eseni yapıyorum. Bir bakmışız 30. Bölüm. İşim belli olmaz. Beni hala tanımadınız mı? Üzdünüz gençliq.s Neyse. Okuyun. Bu bölüm Bulut ve Toprak için aslında. Yeşil bitince ikizlerin hikâyesi olacak! Alşdfjlşsdgj Ne kadarda saçma değil mi? NEYSE. Okuyun hadi adşgljdşasgjşsdlgkoisdf

Edit: Yeşil'in annesinin yaptığı espiri bizzat benim buluşum değil sfmgnhdfkjgh arkadaş, okuldaki hamile hocaya sölemişti çaldım biraz klsdjglsd

 

 

1 YIL SONRA

"Ellerine sağlık annem, çok güzel olmuş yemekler."

"Afiyet olsun kızım." Ayağa kalkıp salona gittim ve televizyon izlemeye başladım. Annem ve babam gelip oturdular.

"Yeşil, sana bir şey söyleyeceğiz." Başımı sallayıp televizyonu kapattım.

"Aslında iki şey söylememiz gerek. Kötüden mi başlayayım, iyiden mi?" Anneme baktım. Önceden bana öğrettiği şey geldi aklıma. Böyle zamanlarda hep kötü haber önce istenmeli. Kötü haberden sonra gelen iyi haber düşen moralimizi düzeltebilir.

"Kötüden." Annem gülümseyecek gibi oldu. Daha sonra etrafa bakındı. Babam, annemin konuşmayacağını anlamış, konuşmaya başlamıştı.

"Sanırım buradan taşınmamız gerek." Bir dakika... Ne?

"Ne? Neden?" Annem gülümseyerek bana baktı.

"İşte iyi haber de bununla alakalı."

"Hangi iyi haber, kötü haberle birlikte gelebilir ki?"

"Bu eve sığamayacağız sanırım. Bu yüzden taşınmamız gerekebilir. Kardeşin olacak." Bir an... Arafta kaldım. İyi bir haberdi. Hem de çok. Ama buradan taşınacak mıyız?

"Anne? Bu müthiş bir haber!" Koşarak anneme sarıldım.

"Sevinmene sevindim." Annem biraz duraksadı.

"Yine saçma cümlelerimden biri." Annemden ayrılıp yerime geçtim. Babam, kolunu annemin omzuna atmış, göğsüne yaslamıştı.

"Peki, taşınmak zorunda mıyız? Buralarda başka ev yok mu? Benim odamda kalır. Sorun değil. Ama taşınmayalım buradan. Lütfen?"

"Biliyorum Yeşil. Burada Asil, Boğaç, Melis ve Sinan var. Ama... Burada başka bir ev bulamadık." Gözlerim dolunca hemen sildim elimle. Annem yüzü görünmeyecek şekilde sakladı yüzünü.

"Peki." Odama gittim hızlıca. Kapıyı kapatıp yere oturdum. Umarım, hala burada kalırız.

"Aras. Lütfen burada bir ev bulalım? Yeşil'in üzülmesini gerçekten istemiyorum. Belki de benden nefret edecek?"

"Arıyorum Zeynep. Ben de istemiyorum prenseslerimi üzmeyi. Şimdi, ağlamayı kes. Sizin üzülmenize dayanamıyorum ben." İçerden gelen konuşmadan sonra gözlerimi silerken bir telefon çaldı.

"Alo? Gerçekten mi? Tamam. Görüşürüz."

"Ne oldu?"

"Tam iki sokak ileride, buna benzeyen bir ev bulmuş Gökhan."

"NE? Müthiş bir haber!"  Rahatlayarak nefes verdim dışarıya. Aslında, değmemişti ağladığıma.

5 YIL SONRA

"Abla!" Koşarak kucağıma atlayan Bulut ve Toprak'a döndüm. Eğilerek sarıldım.

"Yazın geleceksin değil mi abla? Biz seni çok seviyoruz."

"Tabii ki de geleceğim Toprak! Ben siz olmadan ne yaparım?"

"Gelmezsen ağlarım ama." Gülerek Bulut'a baktım. Sürekli olarak 'Ağlarım ama.' Cümlesini kullanıyordu. Yine de, onlar benim en değerlim.

"Ağlatmam ki ben seni, sizi. Sarılın ablanıza." Onlar bana sarıldıktan sonra ayağa kalkıp annemlere baktım. Annemin yüzünü görünce kahkaha attım. Ellerini yumruk yapmış, iki yanağına yaslamıştı. Güldüğümü görünce ellerini indirdi.

"Gitmeni istemiyorum. Ama git. Yazın gelmezsen kötü olur. Küserim." Yine yüzünü aynı pozisyona getirdi. Bu onun küsme şekliydi aslında. Bunu yaptığında 'güya' küsüyordu. Gülerek sarıldım.

"Üzülme ama. Hem geleceğim yazları merak etme sen. Bana güvenmiyorsan, Sinan var, Asil var, Boğaç var."

"Tamam. Ama özlerim ben seni kuzum."

"Ben de sizi annecim. Okumaya gidiyorum, askere değil. Merak etme bir şey olmaz bana." Annem beni bırakınca babama sarıldım.

"Benim minik prensesim üniversiteye mi gidiyor?"

"Evet." Babamın boyu biraz uzundu. Omuzlarına geliyordum, uzun boylu olsam da.

"Kendine iyi bak olur mu?"

"Tamam. Sizde ikizlere iyi bakın." Gülümsedi. Biz çıkarken annem ve ikizler içeride bize bakıyorlardı.

"Bulut? Toprak? Yolcu etmeye gelmeyecek misiniz?" İkisi de anneme baktı. Annem gülünce ayakkabılarını giyip yanıma koştular. Beraber arabaya bindik.

Şu 5 yılda ikiz kardeşlerim olmuştu. İsimleri hakkında düşünmeye cinsiyetleri belli olunca düşünmeye başlamıştık. İkiz olduklarını öğrendiğimizde annem 'Birine Hacı diğerine Şakir koyalım. Hacı Şakir Sabunları diye dalga geçeriz.' Deyip affedersiniz ama anırmıştı. Babam odadan çıkmıştı. Ben de anneme atar yapmıştım. Birkaç dakikaya eski halimize dönmüştük.

Sinan, Asil ve Boğaç ile iyi anlaşıyorlardı. Yarışma çok iyi gitmişti ama ikinci olmuştuk. Melis de bizimle takılıyordu ve Asil'den hoşlanıyordu. Şu aralar aralarını yapmaya çalışıyorum aslında. Sınavdan önce konuşmuştuk. Asil ve Boğaç'ın ailesi şehir dışında okumalarını istiyordu. Sinan için fark etmezdi. –Tabii ki annesi ve babası İtalya'ya döndüler. Sinan ise Türkiye'de kaldı.- Melis'in ailesi biraz korumacıydı. Melis'in yoğun ısrarlarına dayanamayıp ailecek taşınacaklardı. Tek arkadaşlarımdan ayrılmayacağım için çok mutluyum.

Havaalanına geldiğimizde check-in işlemlerini tamamladık. Koltuklarda bizimkileri gördüm. Yanlarına gittim.

"Selam." Hepsi bana selam verdi. Boğaç etrafa bakındı.

"İkizler nerede?" Biraz uzakta duran ikizlere işaret yaptım. Koşturarak yanımıza geldiler. Herkese sarılıp merhaba dedikten sonra iki sandalye çektim birine kendim oturdum. Diğerine de ikizler oturdu. Sandalyeler gereğinden geniş olduğundan sığmışlardı.

"Asil abi?"

"Efendim Bulut?"

"Yazın hep birlikte geleceksiniz değil mi? Ağlarım ama." Asil gülerek saçlarını karıştırdı. Bulut kızarak elini itip saçını düzeltti. Bu haline gülüp şaşırmış Asil'e baktım.

"Geliriz. Ablan sorun çıkarmazsa neden olmasın?"

"Ha? Ben mi sorun çıkaracağım?"

"Sen Yeşil'sin. Yaparsın güveniyorum." Melis'e saçma bir bakış atıp gülümsedim.

Uçağımız anons edilince birlikte ayağa kalktık. Kapıya ilerledik. Babam bana bavulumu verdikten sonra sarılıp alnımdan öptü. İkizler gelip bana sarıldılar.

"Ararsın değil mi abla?"

"Tabii ki de arayacağım Toprak. Kendinize iyi bakın olur mu? Yazın buradayım." İkisine de sarılıp öptüm. Ayağa kalktım ve kapıdan girdim. İkizlere ve babama el salladım.

Beraber uçağa bindik ve yaklaşık iki buçuk saatlik yolculuğumuz için hazırlandık. Yeni bir şehir, yeni bir okul ve belki de yeni arkadaşlar... Bekleyin, yeni Yeşil geliyor!

YEŞİL.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin