5

364 54 65
                                    


"Kim o?"

"Lee Felix ben. " Kapı açılırken konuşmasını sürdürdü Felix. "Hyunjin'in doktoruyum."

Hyunjin'in ismini duyan kadının yüz ifadesi değişmişti. Şaşırdığı belliydi ama yüzünde tiksinmeyi andıran bir ifade vardı. 

"Ne olmuş? Niye geldiniz? Bir türlü kurtulamadık! Kaçtı mı? Öldü mü yoksa?"

Felix sakinliğini koruyarak devam etti. İyi anlaşamadıklarını Hyunjin'den öğrenmişti ama böyle bir tepki beklemiyordu. 

"Hayır. Hayır, hayır. Öyle bir şey değil. Ben yeni doktoruyum. Dosyaları çok eski olduğu için yenilemek amacıyla kendim sizleri tanımak istedim. İzninizle tabii."

Kadının memnuniyetsiz oluşu yüzünden belli oluyordu. İsteksizce kapıyı aralamış ve kenara çekilmişti. "Buyurun. Öncekine ne olmuş?"

"Teşekkürler. Bir bilgim yok." İçeriye adımlamıştı. " Başka bir yerde işe başlamış."

"Anne! Kim gelmiş?"

Salona geçip oturduklarında içeriden bir kız seslenmişti. Çok geçmeden sesin sahibi bulundukları yere gelmiş ve Felix' e bakıyordu.

"Hyunjin'in doktoruymuş."

Kızın hiç beklemediği yüzünden belli oluyordu. Ama anesine kıyasla daha yumuşak yüz hatlarına sahipti.

"Abimin mi?.. Ne olmuş ki?"

"Ne bileyim? Bir şeyi yokmuş. Dosya falan dedi anlamadım. Gel otur sen anlarsın. Üniversite okuyor kızım. Anlar o. Zekidir."

"Anladım. Abisi de var sanırım?"

"Evet evet. Oğlum da savcı. Çok başarılıdır en iyi okullarda okudu."

Çocuklarını övmesinden rahatsız olmuştu Felix. Yapmacık bir şekilde kısa bir gülümseme sundu. Evin içinde dolaştırmıştı gözlerini. Büyük oğlu olmalıydı şuradaki fotoğraf. Kızının mezuniyetinden bir fotoğraf daha. Ailecek gittikleri yemekten bir fotoğraf. Hyunjin yoktu. Adını duyunca bile huzursuz olmuştu. Hyunjin gerçekten bu aileye mi aitti?

"Hyunjin'in sorunlarının ilk ne zaman farkında oldunuz? Durumunun bu kadar ciddi olduğuna sizi ne ikna etti?"

"Çok hatırlamam. Hep garip bir çocuktu zaten. Bizle konuştuğu yoktu ki! Odaya kapanır karanlıkta otururdu. Sürekli bir şeyler çizerdi. Zamanla ders çalışmayı da bıraktı. Gelip gidip şunu gördünüz mü bunu duydunuz mu. ürperticiydi canım! Bize hiçbir yararı da yoktu. Hadi biz alttan aldık durduk. Ne gerekiyorsa yaptık yatağını verdik, karnını doyurduk. Paşam bizi beğenmedi herhalde! Ama okuldaki insanlar, mahalledeki insanlar? Herkesin yanında deli deli konuşuyor. Bir görseniz! Milletin çocuğunu korkutmuş hep. Okuldan dönerken de kendi kendine konuşarak gülerek ilerliyormuş hep. En sonunda öğretmenleri şikayet gelince doktora gösterin dedi. Babasıyla gitti. Sonra da aldılar zaten. Daha erken gitseymişiz." 

Kadın konuşmaya devam ettikçe tiksiniyordu Felix. İyi tek bir şey söylesin diye bekliyordu. Ama kadın hararetli hararetli, ağzından tükürükler saçarak konuşmaya devam ediyordu.

"Kardeşi burada aha! Ah, ah! Onunla kalıyordu. En iyi o bilir. Ya kızıma bir şey yapsaydı? Öğrenince çok korktum. Ya geç kalsaydık? Anlatsana kızım. Nasıl davrandığını anlat"

Felix bir umut bakışlarını kıza çevirdi.

"Yatağında uzanır tavanı izleyerek gülümserdi hep. Gerilirdim. Ben oyun oynarken sürekli gözlerini dikmiş beni izliyor olurdu. Çizdiği şeyler de çok ürkütücü şeylerdi. Geceleri de uyumuyordu zaten. Benim de uykularım kaçmaya başlamıştı korkudan. Geride kaldı."

Toivoa || HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin