8

352 41 43
                                    


"Teşekkürler hocam kabul ettiğiniz için. Orada olacağım." 

Elindeki telefonu masasına bıraktıktan sonra kalkıp önlüğünü giymişti Felix. Hyunjin hakkında olan düşünce ve şüphelerini danışmak için hocasını aramış ve görüşebilme ihtimalleri olup olmadığını sormuştu. Kabul edildiği için rahatlamış bir şekilde odadan çıkmış ve Hyunjin'in yanına gelmişti. 

"Günaydın!"

"Felix. Günaydın." Uykulu ve üstüne yatmaktan şişen yüzüyle masumca gülümsemişti Hyunjin ona. Pencereden gelen güneş ışığından dolayı gözlerini ovuşturmuştu.

Bu haline kısaca gülümsedikten sonra ilerleyip ışığı kapatacak şekilde yanına oturmuştu Felix.

"Bugün nasılsın?"

"Bilmem ki, iyiyim galiba."

"Sen bilmeyeceksen kim bilecek?"

"Sen anlıyorsun ki."

Bir süre hiçbir mimik yapmadan çocuğun yüzünü inceledi Felix. Onun sessiz kalmasına anlam veremeyen Hyunjin kaşlarını çatmış bir şekilde onu izliyordu. Ona dokunmamak için kendini tutan Felix dayanamamış ve bunu fırsat bilip baş parmağını alnına koymuştu. 

"Yüzün kırışacak."

"Ne yapacağız şimdi? Kırışmasın! Tut öyle."

"Tuttum tuttum korkma." Elinin altındaki gülümseyen yüze karşılık gülümsemişti. Onun yanındayken gülümserken buluyordu kendini. 

"Bugün seninle çok ilgilenemeyeceğim. Onu söylemek için geldim. İşlerim çıktı o yüzden meşgul olacağım."

"Hiç mi gelmeyeceksin?"

"Bugün gelemeyeceğim maalesef."

"Gece de mi?"

"Geceye kadar meşgul olacağım. Buraya gelirsem çok geç olur. Uyuman lazım."

"Beklerdim."

"Uyumalısın."

"Peki."

"Yemeklerini aksatmak yok, tamam mı? Soracağım. Aklımı sende bırakma."

"Tamam."

"Güzel. Aferin sana." Modunun düştüğünün farkındaydı. Çocuğun saçlarını okşayıp ayaklandı Felix.

Burukça, ayaklanan bedene bakıp gülümseyen çocuğa son bir kez bakıp odadan ayrılmıştı.

Felix'in onunla ilgilenmesini istiyordu ama bunu ondan isteyemezdi. Meşgul olduğunu biliyordu ve onu daha fazla yormak istemiyordu. Hem reddedilmekten korkuyordu. Neden yanında kalmayı kabul etsindi ki? Onunla alay edip gide de bilirdi. Bunu istemiyordu. En azından arada yanına geliyordu.

Bu odada tek başına kalmaya alışmıştı ama birden hayatına giren Felix'ten sonra tekrar yalnızlığa adapte olamamıştı. Tek kalmak istemiyordu. Felix'in yaydığı ışıktan sonra karanlıkta kalmak istemiyordu. Dizlerini kendine çekip kollarıyla bacaklarına sarıldıktan sonra boş gözlerle camdan dışarıyı izlemeye başlamıştı. Keşke o da onunla çıkabilseydi.

Ondan kendisini öldürmesini istemişti çünkü dışarıda bir hayat olduğunu unutmuştu. Buradan arabalar bile geçmezdi. Dışarıda akıp giden hayattan bihaberdi. Eğer buradan çıkacak olursa gidebilecek bir yerinin olmadığı aklına gelmişti. Bu yüzden karamsarlığa gömülmüş ve burada kalmaya devam etmesine gerek olmadığını düşünmüştü. Ölüp bu işkenceden kurtulmak istemişti. Bu şekilde yaşamak istememişti.

Toivoa || HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin