17

129 14 41
                                    


"Kiminle görüşüyorum?"

"Hyunjin ben?..Ihmm..Felix. Felix nerede acaba? Onun telefonu."

Hyunjin gün içinde attığı mesajlara geri dönüş alamamıştı. İşi vardır diye düşündü ancak her gün ne kadar meşgul olursa olsun, sevgilisi onu endişelendirmemek için haber verirdi. Bugün aramalarına bile dönmemişti. Öğle arasında da aramamıştı. Kahvesinin olmasını beklerken bile ona yazardı. İş çıkış saati çoktan geçmiş olmasına rağmen Felix eve dönmemişti. Hyunjin endişesine engel olamazken kaçıncı olduğunu bilmediği araması cevaplanmıştı. Felix açtı sanıp nefes verirken başkasının sesini duymasıyla tekrar nefesini tutmuştu. Arkadan gelen hastane anons sesini duyduğunda ise ellerinin titremesine engel olamamıştı. Kendini ifade edebilecek kadar konuşabileceğini sanmıyordu. Tüm vücudu kasılmıştı.

"Bu telefonun sahibi şu anda hastanede. Yaralanmış. Detayları bilmiyorum ama buraya geldiğinde durumu ağırdı. Seul Devlet Hastanesi'ndeyiz."

Bir yerden sonra sesler bulanıklaşmaya başlamıştı. Hyunjin nefes alamıyor gibi hissediyordu. Elinden kayan telefonu da hissetmemişti, boynuna götürüp bastırdığı tırnaklarını da. Nefes alamadığı için farkında olmadan kendini boğuyordu. Bacakları artık onu taşıyamayınca kendini yere bırakmıştı. Öylece oturuyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Tek arkadaşı Felix'di. Ailesi, sevgilisi..Bir hastaneye nasıl gideceğini bile bilmiyordu. Henüz hastane dışında o kadar vakit geçirmemişti ki. Henüz Felix ile yeterince vakit geçirmemişti.

Oturduğu yerden boşluğa kitlenip kalmıştı. Felix'e gitmeliydi. Yanında olmalıydı. O her zaman onun yanındaydı. Burada bekleyemezdi. Kalktı Hyunjin. Evden çıktığı anda adımlarını hızlandırıp bahçe kapısından da çıktı. Hangi yöne gitmesi gerektiğini bilmiyordu. Nereye gitseler Felix onu arabayla götürmüştü.

"Hyunjin! Hyunjin bir şey yok! Buradayız."

Ona sarılan kollarla kendine gelmişti. Ağladığının farkında değildi.

"Felix..Felix'e.."

"Şhhh. Bunun için geldik. Seni Felix'e götüreceğiz. Felix her fırsatta senden bahsediyor. Seni bana emanet etti zamanında."

Gelenlerden birisini tanıyordu Hyunjin. Zamanında Felix'in onu hastaneden çıkarabilmek için danıştığı hocasıydı. 

"Gidelim..lütfen gidelim!"

"Düzgünce nefes al. Gideceğiz. Nefes al ve ver Hyunjin."

O an düşünemediği için sadece aldığı komutları uyguluyordu. Hızlıca arabaya bindiler ve hastaneye doğru yola çıktılar. Hyunjin'in yanına oturan Felix'in hocası, yanındaki çocuğun her şeyi merak ettiğinin farkındaydı.

"Hastalarından birisi nöbet anında yanında Felix olduğu için daha önce nereden bulduğu bilinmez, sakladığı bıçakla ona saldırmış."

"Ona bir hastası mı saldırmış?..Felix hastalarıyla o kadar iyi ilgilenirken onlardan biri ona mı saldırmış?" Sinirlendiği her halinden belli oluyordu. Aklına kendi anıları doluştu. Yanlışlıkla Felix'i yaraladığı günü hatırladı. "Ben de yapmıştım. Ben de yaralamıştım onu..ama istemedendi! Gerçekten yanlışlıkla olmuştu! Neden sürekli yaralanıyor? Aslında bize iyi davranmak yerine diğerleri gibi mi davranması gerekiyor?.."

"Hyunjin endişeni anlıyorum ancak şimdi bunları düşünme zamanı değil evladım. Felix bu hayatı kendi seçti. Onun tercihlerine karışmaya hakkımız yok. Eğer zamanında seninle düzgünce ilgilenmeseydi bir kişinin yok yere hayatının elinden alınmasını izlerdi. Kim bilir belki de bu hastası da onun sayesinde iyileşecektir?"

Toivoa || HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin