12

294 35 25
                                    

"Bugün yeni işinde ilk günün. Biraz neşeli ol!"

Bu cümlenin komikliği ezmişti Felix'i. Oraya giderken de böyleydi. İki haftadır bir ruh gibi etrafta dolaşıyordu. Bunun dışında sürekli Hyunjin'i görmeye çalışmış fakat içeri alınmamıştı. Daha fazla zorlarsa iddiaları doğru çıkaracağı için başka hiçbir şey yapamamıştı. Bu onun daha kötü bir hale gelmesini sağlamıştı.

"Çıkışta ben alırım."

"Gerek yok."

"Felix.."

"Ben kendim gelirim"

"Peki öyleyse."

...

İşin ilk günündeydi ve normal halinden daha da ciddiydi Felix. Diğerleri tarafından kabul görmemek umurunda olmamıştı.

Daha yeni başlamış olmasına rağmen kafasını dağıtmak için kendini çalışmaya vermişti. Soobin'e eve geç geleceğine dair bir mesaj attıktan sonra tüm ilgisini işe vermişti. 

Fakat ne kadar çabalarsa çabalasın aklından Hyunjin'i çıkaramamıştı. İş çıkış saatinde vakit kaybetmeden eski akıl hastanesine doğru yola koyulmuştu. Gizlice arka bahçeye geçip camdan onu görme planları vardı. Öyle umuyordu en azından.

Arabasını arka sokaklara park ettikten sonra bildiği yerlerden geçip kimseye yakalanmadan bahçeye ulaşabilmişti. Görmeyi beklediği kişi yerine boş bir cam görünce yüreğine ağırlık çökmüştü. Sanki bir daha onu göremeyecekmiş gibiydi. 

Hisleri katlanamayacak kadar canını acıttığında bahçenin ortasında yere çökmüş ve sesinin duyulmasını istemediği için elleriyle ağzına baskı uygular şekilde ağlamaya başlamıştı. Sanki tüm acısını bu şekilde boşaltıyordu.

Ona sen ne zaman ağlarsan saçlarını okşayacağım demişti ama yanında olamıyordu. Belki de ağlamıştı? Kendisi ağlarken yanında kimse yoktu, yalnızdı. Onun boşluğunu kimse kapatamazdı.

Bir süre ağladıktan sonra buğulu gören bakışlarını tekrar cama çevirdikten sonra camda beliren çocuğu gördüğünde hızla ayağa kalkmıştı. Gözündeki yaşları elleriyle silerek daha net bir şekilde görmeye çalışmıştı. Emin olduğunda ise ellerini sallayarak onun dikkatini çekmeye çalışmıştı.

Yerinde zıplayarak ellerini sallamasının bir sonucu olarak sonunda Hyunjin'in ilgisini üzerine çekebilmişti. Onun baktığını görünce kocaman sırıtmıştı. Parmağıyla sessiz olmasını söyledikten sonra bir süre onu izlemişti. 

Hyunjin onu gördüğünde yine halüsinasyon görme ihtimalini düşünüp korksa da bu düşünceyi bir kenara bırakıp gülümsemiş ve hızla el sallamıştı. Susma işaretini görünce kafasını sallamış ve iyice cama yaklaşmıştı.

Bir süre birbirlerini izlediler. İkisi de kafeste gibi hissediyordu. İkisi de farklı şeyleri istiyordu. Biri içeri girmek isterken biri dışarı çıkmak istiyordu.

...

Felix bir saat kadar orada durup Hyunjin'i izledikten sonra gelen sesler yüzünden oradan ayrılmak zorunda kalmıştı. Gitmeden önce ağız hareketleriyle yavaşça 'Seni özledim.' ve 'Yine geleceğim.' dedikten sonra umarım anlamıştır diyerek bahçeden ayrılmıştı.

Geldiğinden beri odasında hocası ile konuşuyordu.

"İyi gibiydi ama bilemiyorum. Sanki zayıflamış gibiydi de. Uzaktan olduğu için net göremedim."

"Endişelenme. Dediğin gibi. Onunla ilgilenmek için uğraşıyorum. Onun doktoru olabilirsem gerekli testleri de yapabiliriz. Kim bilir belki onu oradan çıkartırız?"

Toivoa || HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin