Bazen başına bir şey geliverir. Bir anda oluverir. Senin elinde değildir. Önemli olan, sonrasında ne yaptığındır. Ne olduğu değil, ne yapmaya karar verdiğindir. Ve ben hayatta çok kötü kararlar verdim. Fark etmişsindir.
Partinin olduğu geceden başka hikayeler de olduğunu söylemiştim. Birini daha anlatacağım.
İwaizumi boş yola baktı. Saat evden çıkmadan önce bire yaklaşıyordu. Bisikletine atlayıp işaretli yere geldiğinde güzel anıları olmayan bu yol kavşağı ile karşılaşmıştı. Boş yol gözlerini kapatıp açınca bir anda ambulans sirenlerinin sesi ve ışıklarıyla doldu. Sedyede ambulansa yerleştirilen yaşlı adamın karısını aramasını söyleyen sesi yankılanıyordu. Sonra arkasını döndü ve polisin yanında kendisini gördü. İfade veriyordu. Ne bildiğine soran polis memuruna tek dediği şey, yaralı bedenler olmuştu.
Gitmek istiyordum ama nereye gideceğimi bilmiyordum. Nasıl gidecektim? Yolumu bulamayacak kadar kafam doluydu. Sonra beklenmedik bir kahramana rastladım. Şimdi ikimiz de o partide kalsaydık daha mı iyi olurdu merak ediyorum. Bokuto, bu kaset sana.
Bunca zaman hep etrafımda bir yerlerdeydin. Anket kağıdımı doldurmam için bana uzatan sendin. İspanyolcada kalmak üzereyken kopya verip hayatımı kurtaran sendin. Her zaman bir yerlerde bana yardım eli uzatıyordun. O gün de öyle yaptın. Verandada ne yapacağımı, duyduklarımın doğru olup olmadığını düşünürken yanıma oturdun. Plastik kırmızı bardaklardan birini uzatıp 'sadece su' dedin. Hiçbir şey sormadın. Sanki zaten cevap veremeyecek olduğumun farkında gibiydin. 5-10 dakika konuşmadan orada oturduktan sonra ayağa kalktın. Elini uzatıp beni eve bırakabileceğini söyledin. Sana gerek olmadığını, içeri girip partiye devam etmeni söylemek istedim ama bunu yapacak gücü kendimde bulamadım. Keşke bulsaydım.
Arabada bir şeyler anlatıp durdun. Projenden bahsettin, yeni matematik hocanın ne kadar güzel olduğunu söyledin, üniversite için uzağa gitmek istediğini ama ailenin buna kesinlikle karşı çıktığını uzun bir hikaye ile anlattın. Kafam güzel olmasına rağmen hepsini hatırlıyorum. Bana tanıdığım eski birini hatırlatıyordun Bokuto. Neşe saçıyordun etrafa. Bana güvenebilirsin, diyen bir gülümsemen vardı. Ben de güvendim. Tek başıma taşımak istemedim. Taşıyamıyordum zaten ağzımdan tüm yük bir anda boşaldı. Sana yapmayı düşündükleri şakadan bahsettim. Kaşlarını çatıp beni dikkatlice dinledin. Konuşmam bittiğinde böyle bir şey varsa engelleyeceğini söyledin.
Engellemedin. O şakanın o günde kalmadığının tek kanıtı kişinin okulda ölü gibi gezmesi değildi. Herkesin benim gibi bir eziğin bile telefonuna gelen o korkunç videoydu ve videoda arkadan 'daha ne kadar bekleyeceğiz' diyen sesini kimse ayırt etmemiş olabilir ama ben ettim Bokuto. Yine de burada olmanın nedeni o değil.
Yolun karşısına geçti. Çimenli bölgenin ortasında duran 'Dur!" tabelasının yanına yürüdü. Oikawa'nın sesinin yanında siren seslerini duymaya devam ediyordu. Gerçekten bir yerde çalışan bir siren mi var yoksa kafayı mı yediğini merak etti. Kendine daha yakın gelen seçenekle gülmek istedi ama gülmedi. Eğilip yepyeni tabelanın yanında sadece yere çakılı parçası kalmış kırık tabelaya dokundu. Elini üzerinde gezdirirken parçalardan biri elini kesti. Kan parmağından akarken acı hissetmeyi bekledi İwaizumi . Hissetmedi. Hiçbir şey hissetmiyordu.
Sana anlattığım şeyi birilerine sormak için yan tarafında duran telefonuna uzandın. Sana şu an bunu yapmaman gerektiğini, yağmurlu havada tüm dikkatini yola vermeni söylemeliydim Bokuto ama söylemedim. Söylemiş olsaydım saniyeler sonra 'Dur!' tabelasına çarpmazdık. Ve onun büyük parçasının yere düşen sesini duymazdık. Arabadan bile inmedin. İnip sana birini aramamızı söyledim. Tek söylediğin babanın bu sefer seni kesinlikle öldürecek olmasıydı. Bana gidelim dedin, gitmediğimde ise arkana bile bakmadan sisli havada kayboldun. Yine orada diğerleri gibi beni yalnız bıraktın. Keşke senin yaptığının tek bedeli benim ismimin önüne gelen iğrenç bir iki lakaptan biri olsaydı ama değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sahanın aynı tarafı, iwaoi
FanfictionSelam, ben Tooru. Oikawa Tooru. Bunu hangi cihazda dinliyorsan, ayarlarıyla oynama. Benim. Canlı ve stereo. Bu kez ne bir geri dönüş vaadi ne bir talep ne de kesinlikle bir rica yok. Atıştırmalığını al. Yerine yerleş. Çünkü birazdan sana hayat hik...