lord huran- the night we met
Liseliler pisliktir. Bazıları her zaman pisliktir ama hepsi bazen pisliktir. Pislik olmasının yanında bazıları zalimdir.
Kozume Kenma. Ne havalı bir isim. Mükemmel bir ailesi var. Her sabah birlikte kahvaltı ediyorlar ve tatilde ne yapacaklarını konuşuyorlar. Ayrıca çok da nazik birisin. Herkes öyle diyor. Herkese karşı, her zaman çok nazik. Kimseyle gerekmedikçe konuşmasan bile okulun en popüler çocuklarından birisin. İyi anlamda bir popülerlik benimki gibi değil. Ah, çok da iyi birisin değil mi?
Değil.
Okula girer girmez omuzlarından itildi. Sırtı sertçe giriş kapısının yanındaki duvara çarptı. Boğazına dayanan ve nefesini kesmekte kararlı kolun sahibine baktı. Çekik gözleri sinirle parlıyordu. "Derdin ne Hajime? Müdür bütün projemi iptal etti o proje üniversite için girişimi etkiliyordu." İwaizumi cevap vermedi. Şu an yaşanan hiçbir şey umurunda değildi. Bu Suna'nın kolunu daha çok bastırmasına neden oldu. "Ne yapmaya çalışıyorsun?"
"Herhangi bir şey. Sizden farklı olarak bir şeyler yapmaya çalışıyorum." Suna nefessiz kaldığını görünce kolunu gevşetti ama duvardan ayrılmasına izin vermedi. Sinirle nefes alıp vermeye devam etti. "Neden cezasını sadece ben çekiyorum? Gücün sadece bana mı yetiyor?" İwaizumi sertçe "Şimdilik. Şimdilik sadece sensin." Önce üstünde bakışları hissetti. Gözleri merdivenlerin köşesinde onlara bakan ikiliye döndü hemen. Aralarından birinin gözlerine bakışlarını kaçırmadan bakmaya başladı. Gözlerini ilk çeken Kenma oldu.
Kendinden emin yüz ifadesi Suna'nın tüylerini diken diken etmeye yetti. Suna'nın kolları gevşeyip geçebileceği alan biraz olsun açılınca bedenini duvardan ayırdı. Kimseyle tekrar göz göze gelmeden ilerlemeye başladı.
Bana yardım edebileceğini düşünmüştüm Kenma. Yardıma ihtiyacım vardı. Dürüst olalım. Bence senin de var. Hala tüttürüyor musun yoksa? Doğru. Erkek arkadaşın izin vermiyor olmalı.
Kendinden bile sakındığın gerçeklerin var. Suna'nın çektiği fotoğraflardan sonra günlerce okula normalden daha kötü görünen göz altlarıyla geldin. Senin için endişelendim. Seninle konuşmak istedim, seninkinin küçük bir kaçamak olmadığını fark ettiğimde senle gerçekten konuşmak istedim. Bu batağa seni sokan benmişim gibi davrandın, beni görmezden geldin. Canıma tak ettiğinde seni bir hafta önce bana bağırdığın yerde yakaladım. İyi gözükmediğini, daha fazlasının nasıl sonun olabileceğini söyledim. Biriyle konuşmana yardım edebilirim, benimle konuşabilirsin dedim. Sense sadece elindeki sigarayı içmeye ve bana çökmüş gözlerinle bakmaya devam ettin. Pes etmeyip konuşmaya devam edecektim. Ama yanımıza arkadaşların geldi.
Bir anda o gün olacak balodan bahsetmeye başladınız. Sanki dakikalar önce senin hayatının ana konu olduğu bir konuşma çevirmiyormuşuz gibi. Kimle gideceğinizden, kimi 'kafalayıp' eve atmak istediğinizden falan. Bu konuların hiç ilgini çekmediğini biliyorum. Sana kalsa tüm günü evde oturup video oyunu oynamakla geçirirsin. Ne yazık ki nazik birisin Kenma. Kimseyi kolay kolay reddedemiyorsun. Yanınızdan ayrılmak üzereyken bana seslendin. 'Baloya bizimle gelsene arabada boş bir yer var' yanında duran arkadaşların bile şaşırdı Kenma. Böyle bir şeyin senden gelmesi, vay be. Düşününce nazik biri olduğun için onlara bu normal gelmiş olmalı. Ben de aptal bir beyaz toz macerası yüzünden arkadaş olduğumuzu sandım belki de. Sandığınızın aksine ben de çok kötü biri sayılmam, seni kırmamak için kabul ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sahanın aynı tarafı, iwaoi
Fiksi PenggemarSelam, ben Tooru. Oikawa Tooru. Bunu hangi cihazda dinliyorsan, ayarlarıyla oynama. Benim. Canlı ve stereo. Bu kez ne bir geri dönüş vaadi ne bir talep ne de kesinlikle bir rica yok. Atıştırmalığını al. Yerine yerleş. Çünkü birazdan sana hayat hik...