Kaset 4 - A yüzü

29 2 0
                                    


Bunun çok önemli olmadığını söyleyeceksin ama sana biraz yalnızlıktan bahsetmeme izin ver. İnsan sosyal bir canlı türüdür. Hayatta kalmak için bağ kurmak zorundadır. En küçük sosyal etkileşimler bile hayatta kalmamıza yardımcı olur. 

İstatistiklere göre yalnız kalmak erken ölüm riskini %26 artırabiliyor. Kafamdan sallıyor gibi görünse de öyle. Tek istatistik hislerim. Ben yani güvenilir bir kaynak olduğumu düşünüyorum. Sen de öyle düşünmelisin sonuçta ölü birinin sesinden hikayesini dinliyorsun.

Yalnızlık çekmenin farklı türleri vardır. Öyle sıradan kalabalığın arasındaki yalnızlıktan bahsetmiyorum. Onu her gün, herkes yaşıyor. 'Aşkı ne zaman bulacağım' türündeki bir yalnızlık da sayılmaz ya da 'popüler çocuklar okul hayatımı cehenneme çeviriyor' tarzında. Popüler çocuklar her zaman acımasızdır. O yüzden popüler olurlar bir bakıma. Biliyorum ironik. Klişe. Sıradan.

İwaizumi koridorda ilerlerken Oikawa'nın dolabının önünün boş olduğunu  gördü. O gittiğinden beri orası anıta koyan mutlu fotoğrafları, sahte üzüntüler eşliğinde bırakılan çiçeklerle dolu olurdu. Artık olmamasının tek bir nedeni olabilirdi. Bir süredir kalbinin etrafında olan elin sertçe kalbini sıktığını hissetti. Nefesinin kesildiğini. Koridorun ortasında öylece dikildiğini fark ettiğinde dolabının yanına ilerledi. Şifreyi girip kapağı açtı, başını dolap kapağı ile örtmeye çalıştı ve nefes almaya çalıştı.

Hiçbir şeyin kalmadığı, hiçbir şey hissetmediğin türde bir yalnızlıktan bahsediyorum. Hiçbir şey. Senin öyle hissetmene gerek yok. En azından benim sesim kulaklarındayken. Ölü olsam bile sana bir şeyler hissettirmek için buradayım. Ne hissettireceğim konusu sizin kendi çöp kişiliklerinize kalıyor. Ama bir şeyler hissedeceğinize eminim. En basitinden benden daha da nefret edersiniz belki.

Neyse, bu kasetin konusu olan kişi sinsi sihrini üzerime saldığında böyle hissediyordum. Ve kendini öyle yalnız hissettiğinde ne kadar saçma olursa olsun her şeyden medet umuyorsun. Okuldaki iletişim dersleri gibi.

İletişim dersleri acayip saçma olabiliyor bildiğiniz gibi. Bazen anlatılan komik şeyler kimsenin anlamayacağı kadar anlamlı olabilir. Bir bakıma, hayatınızın bir yerinde onlara hepimizin ihtiyacı var. Anlatacağım günler benim ihtiyacımın olduğu günlere denk geliyor. 

İletişim dersleri aptalca gelse de benim için insanlarla iletişimdi. Ta ki o sınıftan biri, soğukkanlılığı ve -her zamanki gibi- iyi huyluluğu ile bilinen biri cankurtaran halatımı kesene kadar. Kim olduğunu söyleyeceğim ama biraz beklemeniz gerekecek. Düşünmeniz ve kim olduğunu çözmeye çalışmanız gerekecek. Tıpkı benim gibi. Ah, tabi kaset sahibi daha ilk cümlemden kendisi olduğunu anladı. İsmini duymadıysan ve hala anlamadıysan bu sefer de rahat nefes alabilirsin. Kısa süreli.

Kaset sahibine gelirsek seninle akıl oyunları oynayacağım. Tıpkı senin benimle oynadığın gibi. 

İletişimi fazla kafamda büyütüyormuş gibi duruyorum. Ama iletişim kurmamaktan öte çok fazla yanlış iletişim kurmuş birinin yaşayacağı yalnızlık çok farklı bir seviyede. Yalnızlığın başka bir boyutu. O dönemde ne olursa olsun dünyada güvenebileceğin biri olduğuna inanmak istiyorsun.

"İwaizumi, sen iyi misin?" Duyduğu sesle kafasını dolabının içinden çıkardı. Yan tarafına döndüğünde gri saçları fark etti. Cevaplamak için ağzını araladı ama sesi bir türlü çıkmadı. Bu karşısındaki çocuğun kaşlarını çatmasına neden oldu. "İyi gözükmüyorsun. Sonunda hak ettiğini buluyorsun o zaman." İwaizumi'nin gözleri korkuyla açıldı. Az önce ses çıkmayan ağzından hayretle "Ne?" cümlesi çıktı.

sahanın aynı tarafı, iwaoiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin