5.

24 3 14
                                    

5.

"Büyük duvarlarıyla o eski manastırlar

Kutsal Gerçeği tablo halinde sergilermiş,

Ve onun etkisiyle bütün dindar duygular

Katılıktan kurtulup bir sıcaklığa ermiş.

Tohumların İsa'yla çiçeklendiği çağda

Bugün çok az bilinen, birçok şöhretli keşiş

Cenaze alanını işlik yaparak, orda,

Temiz yüreklilikle Ölümü çok yüceltmiş.

Benim ruhum bir mezar, kötü bir keşişim ya,

Ezelden beri varım, gezerim bu mezarda;

Kimse güzel kılamaz duvarlarını onun.

Miskin keşiş! Ne vakit oluşturacağım ben

Hazin sefaletimin canlı görünümünden

İşini ellerimin, aşkını gözlerimin?"

-Charles Baudelaire

Tate, Judas'ın odasındaki koltuğuna oturmuş elindeki çikolatalı yaş pastayı yerken bir yandan da kakaonun eşsiz kokusunu içine çekiyor ve dudaklarındaki kremayı yalıyordu. Zihninin içinde dönen onlarca fikirle mücadele ederken bir savaşı nasıl yeryüzüne getireceğini aslında çok iyi biliyordu ve Judas'a meydan okuduğu şeyin kafasının içinde çoktan kazanılmış olmasının keyfini yaşıyordu.

Dizine yerleştirdiği mumun üstünde tuttuğu işaret ve baş parmağı arasında ise, taze ve yeni açmış leylakların taç yaprakları bulunuyordu. Çiçeği iki parmağı arasında daha fazla ezerek koku konusunda cimri olmadan ferahlatıcı leylakların özünü havada iyice yaymasına neden oluyordu, ardından dilini dişlerinin üzerinde gezdirerek kalan pasta parçacıklarını da temizlerken parmakları arasındaki çiçekleri de serbest bıraktı.

Leylaklar küçük bir cızırtı sesi çıkartarak alevin üstünde küle dönüşürken dalga geçerek "Tanrı 'Kendi suretimizde kendimize benzer insan yaratalım' dedi, 'Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.' (Yaratılış 1:26) Yüce İsa! 'Göklerden gelen bir ses, 'Sevgili Oğlum bu'dur, o'ndan hoşnutum' dedi. (Matta 3:17)" diye kutsal kitaplardan birinden alıntı yaptı kendi kendisine.

Aklından insanların bu tür şeylere inanacak kadar acizlerse bunun arkasından soracakları soruları da mı olmadığını sorguluyordu kendi kendine, ruh çiçeği olmasa ve sıradan bir insan olsaydı bile bunu düşünür ve merak ederdi.

Tanrı, insanları madem kendine benzer yarattı o halde kendine günah kılmadıklarını ama kendisinde de bulunan özellikleri insanlar için neden günah kıldı? Tanrı, eğer insanları kendine benzer yarattıysa peki o halde insanların kötü özellikleri de tanrıyla benzeşmiyor muydu? Tate, kıkırdadı "Sevgili oğlundan hoşnutmuş!" dedi.

Bee'nin bundan daha iyisini yazması gerekiyordu, becerebilir miydi? Bu konuda şüpheleri olsa da Judas ona bu görevi verdiyse potansiyel görmüştü demek ki. Yanındaki siyah özel işlemeli metal sigara tabakasını açıp zippo çakmağını elinde çevirerek açma gereği duymadan tekrar masanın üzerine bırakıp sigara dalını muma doğru tuttu.

Üstünde gülden bir kabartma olan cam viski bardağını da diğer eline aldığında Judas'ın açgözlülüğünü gözden geçirdi, Judas her ne kadar kendini Leylak Bahçesi ile özleştirmişse de onun için diğer bahçelerin de mutlak sahibi o'ydu, sadece onları elde etmesi zaman alıyordu o kadar. Bu yüzden başka bahçelerin de çiçeklerini sıklıkla kendi sembolüymüş gibi benimsemekten geri durmazdı, Tate viskiden bir yudum alırken sigarasını da dudakları arasına aldı ve üstündeki saten sabahlığın belindeki açılmasını umursamadan ayağa kalktı. 

Judas's KissHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin