8🦋

36 3 0
                                    

• Başkomiser Yiğit'can



Nasıl oldu anlamadım ama ayaklarım beni Canan'ın kapısına götürmüştü. Ya yarası acırsa diye merak etmiştim.

Evinde kremi yoksa? Almayı unutmuştur belki, ya da sevgilisinden istemiştir? Kendi düşünceme sinirlendim.

Ne sevgilisi ya!! Yoktur sevgilisi filan!!Bu sefer daha da kendime sinir olmuştum.

Sanane oğlum, sanane!!.

Yine de içim rahat etmemiş ve Atilla'yı arayıp numarasını ve ev adresini istemiştim. İyi bir adamdı, anlaşmıştım hemen, o yüzden ev adresini almam zor olmamıştı.

Hemen üzerime siyah kazağımı ve siyah kot pantolonumu geçirip montum ile kremi alıp çıkmıştım. Arabaya binip evinin yolunu tutmuştum.

Ne desem diye yol boyu düşünmüş ama hiçbir mantıklı cevap bulamamıştım. En son aklıma yarasının ağrıma ihtimali ile doğruyu söylemeye karar vermiştim. Sonuçta mantıklıydı.

Oturduğu binanın kapısına gelmiştim. Ve birden kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı.

"Neyin gerginliği lan bu"diye fısıldadım kendi kendime. Merdivenlerden çıkarak kapısının önüne gelip kapıyı çalmıştım.

Ama açan olmamıştı. Tekrar çalarken kapı deliğine bakmış ve karanlık olduğunu görmüştüm.

'Delikten biraz fazla uzun baktınız sanki Canan Hanım' diye düşünüp kapı deliğine yaklaşmıştım.

Hemen sonra da kapı açılmış içeriden altında siyah eşofman üzerinde kırmızı sweat, saçları dağınık bir Canan çıkmıştı.

Bu kız her zaman nasıl bu kadar tatlıydı.

Ben neden geldiğimi açıklamaya yeltenmişken benim yerime konuşmuş ve saçmalamıştı.

Gerçekten Canan, bonzai mi? Bazen kafasında neler yaşıyor merak ediyordum.

Gerçi haklıydı, benim bu saatte ne işim vardı yahu burada!! Çaktırmadan içeriye, ayakkabılığa bakmıştım. Erkek ayakkabısı yoktu.

Hımm peki..öylesine bakmıştım zaten.

Sonra "Benim yaram sızladığı için senin yaran da sızlamıştır. O yüzden kremini getirmek istedim" diye de mazeretimi söyleyip kremi vermiştim.

Ben ona nasıl evini bulduğumu anlatırken o da gülümseyerek beni izliyordu. Bakışlarında hayranlık vardı sanki. Beni hep böyle izlese nasıl olurdu acaba diye düşünmeden edememiştim.

Sonradan utanıp kahküllerini sağa sola atmıştı.

Hiç fark etmedim güzelim!

Lan ne diyorum ben!!

Cevap vermesini beklerken duvarı izliyordum. Sonra "Yaram ağrıyordu, ama sen gelince geçti."demişti.

Bir an kalbim tekledi. Hemen bakışlarımı ona çevirmiştim. Şaşırmıştım. Birde toplamaya çalışıyordu ve çok tatlıydı.

Gülmemi tutmak için dudaklarımı ısırmıştım ve anlık bakışları oraya kaymıştı.

Yapma güzelim yanarız..

Gerçekten böyle mi düşünüyordu yani? Garip bir his oluşmuştu bende.. Sahi neydi bu?

Benimde mi pansuman başıma vurmuştu acaba? Ya da kalp krizi? Düşündüğüm şey olamazdı çünkü..

Onu komşusu çağırmıştı ve giderken de bana daha sonrası için kahve teklif etmişti. Seve seve kabul etmiştim.

Hızla apartmandan çıkıp arabama binmiştim.
Benim burada ne işim vardı sahiden. Yaram acımıyordu ki, çay döküldüğünde sıcak olduğu için yanmış ve acımıştı ama sonra geçmişti.

Niye yalan söylemiştim? Bu soruların cevabını bulmalıydım. Duygularını farkedebilen bir adamdım ve daha önce iki tane sevgilim olmuştu. Yani bir zahmet bileyim değil mi?

Arabamı çalıştırıp eve doğru yol aldım. Kafam sadece Canan'la meşguldü. Bir sonuca ulaşmalıydım. Hoşlantı, etkilenme, aşk..

Bir sonucu olmalıydı.

🦋


                                        🦋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yiğit

(Azıcık daha uzun saç ama gıdımcık kadar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Azıcık daha uzun saç ama gıdımcık kadar. Bide biraz daha esmer ve siyah gözlü🙃)

İlk Sevgili Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin