22🦋

51 3 0
                                    











Başımın ağrısıyla gözlerimi açtım. Garip bir rüya görmüştüm.

Ben Thor'un kardeşi Loki ile yemek yiyorum. Sonra bu Loki, benim canım aşkım birtanem maşallah Tom Holland'ıma küfür ediyor. Ben bunun üstüne uçuyorum, tokat manyağı yapıyorum. Sonra kafamı yukarıya kaldırıyorum, bi bakıyorum tepemizde ömürcek adamım. Loki'ye sıçtın bakışı atarken ömürcek adamım, Loki'in üzerine atlayıp yumruk yağmuruna tutuyor.

Adamı dövdükten sonra tavana ağını atıp ters duruyor. Maskesini tam açıyor ve bir bakıyorum Tom Holland değil Tom Yiğit. Tam öpüşecekken başımın ağrısı şiddetleniyor ve uyanıyorum.

Bu rüya az çok gerçek gibiydi ama

Kafamı kaldırıp etrafıma baktım. Görünüşe göre hastanede bir perde arkası yataklardan birindeydim.

De niye buradaydım, perdenin arkasında...

Aklıma Kulak Jack çizgi filminin gelmesiyle yüzümü buruşturdum.

Gerçekten mi Cano! Şuan mı!

Yerimde dik oturmaya çalışırken perde açıldı ve elinde market poşetiyle Yiğit ve kızlar girdi. Beni ayakta gördükleri için hepsi telaş etmiş olmalı ki, elimde böcek ilacı görmüş hamam böcekleri gibi etrafta dört döndüler.

"Ya Cano, ne kalkıyorsun! Ya başın dönseydi de yere kapaklansaydın?" diye söze başladı Didom.

"Aşk şelalem bilerek mi yapıyorsun!"

"Yani kendine zarar vermekte bir numarasın! Kalkmışken kafanı duvarlara filan çarpsaydın, böyle olmaz!!"

"Güzelim, niye kalktın? Bir yerin mi acıyor?"  diyip son noktayı da Yiğit'can koydu.

Güzelim demesinden sonra kızların üçü de dudaklarını aşağıya doğru büküp bana döndüler. Bu ifadenin altında 'Yağğğ Canoğğ' cümlesi saklıydı.

Ve neyseki bir tek benim gördüğüm bir cümleydi.

Bir kızlara bir de Yiğit'e baktım.

"Aa şey, ben sadece yerimde dik oturmaya çalışıyordum. Hem niye hastanedeyiz!" dedim. Aniden oluşan ağrı ile elim  başıma gitti.

Yiğit tek adımda yanıma geldi ve yastığımı düzeltti. Omzumdan tutup arkama yaslandırdı. Yan tarafıma oturup bana yaklaştı. İnce uzun parmaklarıyla şakaklarımı ovuşturdu. Kirpiklerimi kırpıştırarak gözlerine baktım.

Ela gözleri kıpkırmızıydı. Göz altı şişmişti ve dünkü kıyafetiyle duruyordu. Gözlerim eline kaydı. Sargılıydı.

Tabi dün Bilo'nun yüzünü yontuyordu. Kendisi de hasar almıştı demek ki!

Tekrar gözlerine baktığımda bakışlarını mahçupça ve telaşla kaçırdı.

Ona baktığımı biliyordu ama her fırsatta gözlerini dikip beni tabloymuşum gibi izleyen adam, şimdi kaçamak bakışlar atıyor ve gözlerimden kaçıyordu.

Bu sefer bakışlarımı kızlardan tarafa çevirdim. Ne oluyor başlıklı bakışıma dudaklarını büzdüler. Sıkıntılı bir nefes verdim.

"Ee neden hastanedeyiz?" dedim.

Biliyordum, uyandıktan sonra az çok yaşanılanlar hafızamda ağrılı bir şekilde kendisini belli ediyordu ama neden hala buradaydık. Üstelik saat kaç olmuştu?

Didom yavaş yavaş yanıma geldi. Yiğit, onun gelmesiyle hemen yanımdan kalktı.

"Iı şey ben gidip arabayı yakına park edeyim. Siz işiniz bitince haber verirsiniz." dedi ve perdeyi açıp çıktı.

İlk Sevgili Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin