--------------------------------
--------------------------------
Kendimi aldatılmış gibi hissediyorum. Aslında aldatılmış sayılmamda, ne biliyim garip bir durum.
Bunu, " Hayatımın en büyük kazığını yedim." şeklinde ifade etsem daha doğru olabilir. Evet evet kesinlikle hayatımın en büyük kazığını ikisi tarafından afiyetle yedim.
Aklımda milyonlarca soru var. Ne konuştunuz? dün neler oldu? Savaşla öpüştün mü? Ben değil de neden o? ve buna benzer bir sürü soru. İnciyi kenara çekip tüm soruları soluk almadan peş peşe sıralayabilirdim.
Havada asılı kalan elimi cebime yerleştirip, "Güzel..." Kahkahalarımı güçlükle bastırıp. "Konuşmanıza çooook sevindim." Dedim. Kıskanmıyorum. Sahiden de anlaşabilmelerine ve- siktir, deli gibi kıskanıyorum.
İnci'nin pür dikkat Savaşı dinlemesine, ikisinin yan yana yürümesine, hatta birbirlerine isimleriyle hitap ediyor olmalarına katlanamıyorum.
Bak bak bak, buzlar prensimize de bakın...
Beyimiz nemrutluğunu bir kenara bırakıp nasılda espriler yapıyor. Sen insanları güldürmeyi bilir miydin?
Elimdeki hiçlikle dördünün ardından kafeteryaya girdim. Bu yılın gözde çiftinin birkaç adım uzağından sakinlikle yürüdüm. Nefesini tutma Atilla, normal davranmaya çalış. Unutmak için söz vermedin mi? Onları görmezden gel.
Sağa baktım, sola baktım, daha önce hiç fark etmediğim iğrenç avizeleri uzun uzun inceledim. Dikkatimi o ikisinden hariç çevredeki diğer insanlara yoğunlaştırmaya çalıştım.
Yapamıyorum, ikisi bu kadar yakın yürürken, Karamelim, Savaş'ın gözlerine bakıp ona içtenlikle gülümserken başka şeylere nasıl odaklanabilirim ki?
Odağımı güçlükle değiştirmiştim ki Savaş harekete geçti. Saçma sapan mide bulandırıcı flört hareketleri, dışarıdan bakıldığında ne kadar iğrenç görünüyormuş.
Yavaş ol bakalım, telefondan bir şeyler göstermek bahanesiyle İnci'ye yanaşmana müsaade edemem. Ayağımla Savaşın baldırından hafifçe itekledim. Hafifçe(!) Savaş dengesini kaybedip düşecekken İnci sayesinde ayakta kalmayı başardı. Harika, ikisini uzaklaştırmaya çalışırken sayemde sarılıyorlar. Aferin bana...
Onu tekmelediğimin farkında, dönüp ne yapıyorsun lan demedi, kolunu İnci'nin omuzuna atıp ayağını burkmuş numarası yaptı. Şerefsizsin savaş gerçekten eline geçen her fırsatı değerlendiren şerefsizin önde gidenisin.
Zavallı İnci, Savaşın yalan söylediğini bilse endişeyle, "İyi misin? Buz koymak lazım. Revirden buz getireyim." Demezdi.
"Yok yok gitme. Biraz böyle beklersem geçer." İnsanın ayağı burkulunca oturmak ister demi, şu an savaş uzanmalı ve acılar içinde kıvranmalı... Tabi, yalan söylemiyorsa, Savaş sözde burktuğu ayağını biraz gerginleştirip olduğu yerde durdu, destek almak içinde İnci'nin omuzuna tutunuyor. Ne, hoş...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UR SERİSİ ~ KRAL SAHNEDE (Atilla'nın Anlatımıyla...)( Serinin 3. Kitabı)(....)
عاطفيةHer şeyi gördüm, her şeyi tecrübe ettim bundan daha kötüsü olamaz, beni hiçbir şey yıkamaz dersin sonra kızın biri hayatına girer ve ağzına sıçar. Arkana yaslanır ve şöyle dersin," Helal olsun, bu kadarını ben bile yapamazdım." NOT: Serinin 3. kitab...