"Bugün günlerden 1 Eylül." dedi Jeongguk ve gece yarısı olmadan evine damlamış olan omega ile sakince dans ederken kısık sesli müzikle, kendine engel olamadan konuşmuştu.
"Evet, sonbahara giriş yaptık, gerçi yaz bile bir tuhaftı soğuk geçti bu sene." Jimin'in alfanın zihninde dönen düşüncelerinden habersiz kurduğu cümle ile Jeongguk dudaklarının dibindeki boyuna biraz daha bastırmıştı. Günleri kovalıyorlardı, geceleri bir, gündüzleri birbirlerini düşleyerek geçiyordu. İnsanlardan uzak, sakin bir birlikteliğin içinde mutlulardı. Özellikle de Jimin, elbette ki ikisi de yarı hisler ve duygular içinde olsa da Jimin çok farklı hissediyordu. Sanki gerçek benliğini bulmuş gibiydi, gerçek Jimin, gülen, eğlenen Jimin vardı burada. On yaşındaki halini de yirmi yaşındaki halini de bulduğu bir adamla şu anda sarmaş dolaştı ve boynunda hissettiği dudaklar onu gerçekliğin içindeki hayallerinde boğmaktaydı.
Dolgun dudakları aralanırken alfa ile yakın olan bedenlerini daha da yakınlaştırmış ve alt bedenleri birbirine sürtünürken boğazından yükselen iniltisi Jeongguk'u kıkırdatmıştı. "Her an hazırsın değil mi?" diye şakacıktan sorduğunda Jimin tok bir sesle kıkırdadı.
"Evrendeki en seksi adamla sevgili olunca böyle oluyor. Senin de bilmen gerekir aslında." omeganın özgüveni alfanın iliklerine kadar titremesine sebep olurken çok değil birkaç saniye sonrasında boynunda hissettiği dudaklar ile iç çekmesi gecikmemişti. "İşte sende hazırsın." dedi omega ve biraz geri çekilirken gözlerinin alfanınkiler ile birleştirdi.
Jeongguk sevgilisinin büyüsüne kapılmadan aklındakileri söylemek istiyordu, yoksa yine edepsiz düşleri gerçeğe, bedenleri harabeye dönecekti. "Senden bir şey istiyorum." dedi alfa, nasıl söyleyeceğini bilemese de Jimin her an hazırdı.
"İste bakalım." derken alfanın bir o yana bir bu yana kaçan gözleri ile kaşları havalanmış ve büyük olanın heyecanı daha seçilir olmuştu.
"Evet, bugün sonbaharın ilk günü ancak benim için farklı bir anlamı var." diye söze başladığında müzikle birlikte salınmaya devam ediyorlardı. "Bugün benim doğum günüm." demesinin ardından ise kolları arasındaki bedenin birden donduğunu, havaya kalkan kaşlarının meraktan değil şaşkınlıktan havalanışı seçilmişti. Jeongguk kıkırdadı. "Beş yıldan beridir ilk defa yalnız kutlamıyorum, bu yüzden seninle paylaşmak istedim."
Jimin anında mahcup hissetti, sevgili olmalarının ardından çok kez buluşmuşlardı ve bir kez olsun sormamışlardı birbirlerine. Tarih kavramı pek önemli olmazdı, üssün içinde zaman kavramı yuoktu, gece, gündüze karışmış, sadece saatlik uykular ve disiplinli çalışma rutinleri vardı. Bu yüzden Jimin kendi doğum gününü bile şimdi düşününce hatırladı. Mahcubiyetle hızla kollarını alfanın boynuna sardı.
"Özür dilerim, benim aklıma gelmedi hiç sormak. Gerçekten üzgünüm Jeongguk." alfa bu samimi sese karşın kıkırdadı ve omeganın ince bir kumaşla örtülü olan belini sıkıca sardı.
"Sorun yok Jimin, sadece söylemek istedim." dediğinde aslında bu kadarla kalmayacağını belli ediyordu sesi ancak Jimin gerçekten mahcuptu.
"Olsun, ayıp oldu." dedi ve yüzlerini hizalarken iri ve güzel gözleri ile baktı uzun olana. "Keşke daha öncesinde deseydin, elim boş gelmezdim. Bir hediye bile alamadım." Jeongguk omeganın önüne eğilen başı ile bir elini onun yüzüne yasladı ve tekrardan hizaladı gözlerini.
"Sen benim için erken bir doğum günü hediyesi oldun Jimin. Önemli olan birlikte olmamız." evet, gerçekten öyleydi. Alfa günler öncesinde bunu fark etmişti ve hediyesi şimdi kollarındayken başka da bir şeye ihtiyacı yoktu. Tebessümü Jimin'i rahatlatsa da omega bir şey yapmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAMBLE
FanfictionSavaş kötüydü; ölümler, acılar ve kimsesiz geçecek yılların başlangıcı gibiydi. Omegalar ve alfaların arasındaki düşmanlığı durdurmak adına son on yılın en iyi timi kurulmuştu. Herkesin bir görevi ve sorumluluğu vardı, yapılan tek bir yanlış birçok...