Ben geldimm, bir haftada iki kitaba da bölüm attım. İçim rahat çünkü çok beklettim biliyorum. Tatmin edeceğine emin olduğum 17 bin küsür kelimesi olan bir bölüm bırakıp kaçıyorum. Yanlışlarım kesin vardır, kontrol ettim ama olabilir, kusura bakmayın. İyi okumalar.
Şarkı öneremedim bu arada, stabil ilerlemiyor, üç part var, ilk 'hot' temalı, ikinci ve üçüncü daha hüzün yüklü. Bu sebeple siz seçin ve isterseniz buraya yorum atın. Bakalım farklı zevkler çıkacak mı?
Ayrıca yorumlarınızı bekliyorum, tepkileriniz merak konusu. Beni elim boş göndermeyin, çook uğraştım. Gerçekten. O yüzden pamuk eller klavyelere, aşağıda görüşürüzz.
༒
Sabah çabuk mu olmuştu yoksa Jimin gerçekten deliksiz mi uyumuştu anlayamadığı o kısacık gelen ama birkaç dakikaya bedel olan sürede gözlerini boş tavana dikip öylece izlemişti pürüzsün yüzeyi. Koyu gri renginin antrasite ne kadar benzediğini ama olmadığı için daha mutlu olduğunu geçirmişi içinden saçma bir şekilde. Yalnız uyandığı bu sabah donuk başlamıştı, böyle bir his daha öncesinde hissetmediği bir şeydi, zira genellikle idmanlar sebebiyle, kahvaltıya geç kalmaması adıan Yoongi onu uyandırır ve aceleci bir tavırla kalkardı. Ancak şimdi, sanki tüm zamanlar onunmuş gibi geliyordu. Alfanın kokusunun sindiği çarşaflar arasında anadan üryan bir şekilde, hayatında hiç olmadığı kadar rahat yatıyorken onu hiçbir şeyin mutsuz edemeyeceğini düşündü.
Özgürlüğünü ilan etmiş gibiydi adeta.
Boş ve gereksiz düşünceleri kulağına dolan tıngırtılar ile kesilirken derin bir nefesle asma katın koridoruna çevirdi başını, muhtemelen mutfakta olan alfadan gelen kısık küfürler öfkesini zor bastırdığını belli ediyordu. Kaşlarını çattı Jimin, alfanın hangi önemli sebepten yanından kalkıp gitmesine sebebiyet verdiğini merak etti, Jimin olsa o uyanana kadar beklerdi çünkü ilk defa acelesiz bir şekilde uyuyup uyanmışlardı. Ancak alfa yanında yoktu. Yavaşça kalktı Jimin, gerçekten kemikleri birbirinden ayrılıyormuş gibiydi, canı yanmıyordu ancak camdan atladığı, bayırdan yuvarlandığı, dün öylece oturup kaldığı sandalyesinde bile aslında poposunun canına okuduğunu belli eden sızıları uykusunun tatlı mahmurluğunu alıp götürmüştü.
Yüzünü buruşturdu Jimin, dün çok ağladığı için ağrıyan başını ovuşturmak için elini hareket ettirdiğinde boynunda asılı duran kol bandajı buna engel olmuştu. Muhtemelen büyüğü bunu gecenin bir vakti takmıştı, her türlü ihtimale karşı zarar verme potansiyeli yüksek bir insandı Jimin. Gülümsedi ve diğer eli ile başını ovdu. Bir dakika kadar kendine gelmeyi denedi ve başaramayınca çıktı yataktan. Gözleri etrafta dolandı ve Jeongguk'un tişörtünü gördüğü gibi uzandı ona. Üzerine geçirdiğinde daha mutluydu, mührü üzerinde işaretlediği kokusundan ötürü kızılcığı duyumsadığı an tüm sinirleri uyarılıyor gibiydi.
Bu güzel bir histi.
Omeganın ilk işi banyoya gitmek olmuştu, elini yüzünü yıkamak istiyordu, en azından kafasını soğuk suyun altına soksa çok iyi gelebilirdi. Bu yüzden musluğun önüe geldiğinde düşünmeden soğuk tarafı çevirdi ve bafasını altına soktu, istemsizce dudakları aralansa da sanki damarları açılmış gibi hissediyordu, her seferinde bu mükemmel hisse bayılıyordu Jimin. Tek eli ile saç derisine soğuk suyu tattırdı ve yeterli geldiğini düşünerek suyun altından çıktı. Yüzüne de iki avuç su çarptığında gün şimdi aymış gibiydi. Elleri lavabonun etrafında dolandı, sağında solunda asılı bir havlu olması gerekiyordu, saçlarını kurulamak için aradı ancak bulamadı. "Nerede bu ya?" diye söylenerek sular akan saçlarını kenara çektiğinde ilk önce ardında bir sıcaklık ardından kafasında bir ağırlık gibi havlu belirivermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAMBLE
FanfictionSavaş kötüydü; ölümler, acılar ve kimsesiz geçecek yılların başlangıcı gibiydi. Omegalar ve alfaların arasındaki düşmanlığı durdurmak adına son on yılın en iyi timi kurulmuştu. Herkesin bir görevi ve sorumluluğu vardı, yapılan tek bir yanlış birçok...