Günlerdir rüyalarımda gördüğüm kızdı. İçimde ki karamsarlığın tohumunu bırakan kişiydi. Ensesinde ki kısa saçlarıyla, kısık duran gözleriyle yorgun ve pes etmek üzere olduğunu belli ediyordu. Bedeni sanki bu yüzden inceydi. Ama gözleri bir o kadar da sinsiydi ki. Onun için varlığını bile öne sürsen seni olur olmadık bir yerde seni vuracak gibiydi.
O melek görünen şeytandı. Hayır. O şeytan görünen melekti. Hayır.
...
Melek görünen şeytan ya da şeytan görünen melek, hocanın gösterdiği boş yerlerden birine geçmiş, yanında ki ilk defa dişi bir varlık görmüş gibi davranan erkekle istemeyerek tanışmıştı. Konuştuklarını neden bu kadar merak ediyordum? Bir an yanlarına gidesim gelmişti ama gitsem de ne diyecektim pardon acaba neden haftalardır rüyalarıma giriyorsunuz? diyemezdim. Denesene bir kere Yezda ne olur görelim.
O cam kenarın da üçüncü sırada bense cam kenarının yanında ki üçünce sırada oturuyordum. Aramızda iki kişi vardı. Bir anda uykum çok gelmişti sanki beynim 'uyu da onun rüyanda yine sana onu göstereceğim diyordu.' Ama uyumamalıydım. O buradaydı tam karşımda, bir sıra, iki kişi uzağımdaydı.
"Hocam yeni gelen kişi kendini tanıtsa da konuşsak." Diyerek konuşma başlatan Tutku'ya anlamsız gözlerle bakmıştım. Herkesle iyi anlaşan bir kızdı Tutku, beni sınıfa alıştıran oydu şimdi de sözlerini iğne gibi kıza batırıyordu. Kaşlarımı çatmış ona bakarken cam kenarından başka birinden söz çıkmıştı.
"Evet, Tutku doğru söylüyor Hocam tanışalım arkadaşla." Özge'ye dönüp baktığımda ise bıyık altından sinsice gülümsediğini görmüştüm. Yeni gelen kızın önünde oturuyordu, Tutku'yla arkadaşlıkları çok değişikti, ikisi de birbirlerinin arkasından konuşuyordu. Fakat ikisi de arkasından konuşulanları bir şekilde biliyor ve birbirlerine laf sokarak arkadaşlıklarını devam ettiriyorlardı.
Hoca ikiliyi susturmuş, yeni gelen kıza da kendini tanıtmak istersen başlayabilirsin demişti. Kız baskı altında olduğu için konuşmakta zorlandığından tanışma işi bir sonraki derse kalmıştı. ikili yeni kızın üstüne yürümeye çalışmış ama bir kaç kişi tarafından korunmuştu. çekingen bakışları etrafta dolaşsa da kimseyle konuşmuyordu.
Teneffüsün bitmesine kısa bir süre varken şeytan veya melek olan kıza bakma gereksinimi duyarak kafamı cam kenarına çevirdim. Ona baktığımda canı biraz sıkkın görünüyordu ve bunun tahtrmini sonucusu ise önceki ders üstüne geldikleri içindi. Sinirini ellerinden çıkarmak ister gibi onlarla uğraşıyordu ve arada gözleri ise doluyordu.
Yanına gitmek istesem bile ne diyeceğimi ya da ne yapacağımı bilmediğimden, onu utandırmak veya mahçup düşürmek istemediğimden, yerimde oturmaya ve onu izlemeye devam ettim.
Teneffüsün bittiğini belli eden zil sesi okulun koridorlarında yayıldığında kafasını kaldırıp kapıya bakmak istediğinde ona baktığımı gördüğünde gözlerinden gözlerime bir manyetik alan oluşmuştu.gözlerimi çekmek istesemde gözlerimi o manyetik alandan kurtaramamıştım. O gözlerin bir karadelikti ve o gözlere bakan daha da derine iniyordun ve derine inen de paramparça oluyordu. Karakdelikten çıkıp Samanyolu'na oradan da dünyaya ulaşmam gerekti.
Beni bu Dünya'ya getiren şey ise kardeşimin telefonumla uğraşırken yanlışlıkla çalma listeme eklediği benim sıçramamı sağlayan o haraketli şarkıydı. Normal bir zaman da bu şarkı beklemediğim bir anda oynama başlasaydı evde ona biraz kızabilirdim ama eve gidip onu sıkıca sarılıp öpesim vardı, beni hipnotize gözlerden ayırdığı için.
...
Öğretmenler zili çaldıktan üç dakika sonra hoca gelmişti ders yine matematikti ve ilk ders işlemediğimiz için bu derste işlemeyecektik. Hoca bizi boş bıraktığını söylemiş ve telefonları herkese vermişti kulaklığımı takacakken Özge'nin yeni kızı sıkıştırmak için parmağını kaldırdığını gördüm ama hoca onu görmeden konuşmaya başlamıştı. Yeni kız şu iki geri zekâlıdan kurtulamayacak mı? Bunların konuşmasından ben bıktım o kız hala yere bakıyor mermerin markasını mı öğrenmeye çalışıyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEKİ, YA BİZ?
Teen FictionYAYIN TARİHİ: 05/06/2023 BİTİŞ TARİHİ: 01/02/2024 Gözlerim sonuna kadar açılmış daha da açılma imkânı varış gibi büyüyordu. Etraf sisli, sessiz ama bir o kadar da gürültülüydü. Rüzgâr sanki birini fırlatmak ister gibi sertti. Koşuyordum. Belki de bu...