12- GELECEK

21 11 246
                                    

Okul bittiğinde yavaş yavaş yürüyorduk, yol ayrımına kadar. Saatler 16:18 geçiyordu. Yol ayrımına geldiğimizde yüzümde ki gülümseme yavaş yavaş soluyordu. Adımlarımız yavaşladığında ellerimiz birbirini bulmuştu. Ayaklarımız yere çivilendiğinde ellerini ellerimde çekmişti.

Dünkü gibi bana içten bir şekilde sanki üzerime kokusunu bırakmak ister gibi sıkı sıkı sarılmıştı. Benden tekrardan ayrılmıştı. Ellerini omzuma koyduğunda gözlerinde ki gezegenler gün yüzüne çıkmıştı.

Sağ yanağıma buse kondurmuştu, gülümseyerek bakıyordu. "Kendine iyi bak. Görüşürüz, sevgilim." dedi ve arkasını dönüp kendi yoluna gitti. Sevgilim...

...

Görmediği halde arkasından el sallayıp bende görüşürüz dedikten sonra hızlı adımlarımla eve yürüyordum. Eve gittiğimde annem yine bir ton soru soracaktı belki ama yüzümde ki gülümsemeyi söndürmeye hiç niyetim yoktu.

Ekimin başından beri içimde ki o anlamlandıramadığım mutluluğun sebebi buydu. Lidya'ydı. Sevgilimdi. Benim bir sevgilim vardı. Nasıl davranmam gerekiyor, neler yapmam gerekiyor diye aklımdan geçiriyordum. Evet, Lidya benim sevgilimdi. Bana sarılmıştı, beni öpmüştü, ben onu, o beni seviyordu. Karşılıklıydı bu sevgi.

Tamam Lidya'nın daha doğum gününü bile bilmiyordum ama olsundu o benim sevgilimdi zamanla öğrenecektim her şeyi. Acaba doğum günü ne zaman? Biraz beklesek mi acaba? A canım sende her şeyi zamana bırakma peşindesin. Evet zamana bırakacağım, ilk defa böyle bir şey yaşıyorum. Bırakta biraz tadını çıkartayım. Tamam canım sana da bir şey söylenmiyor.

Eve geldiğimde direkt odama geçip üstümü değiştirdim. Üstüme beyaz renkli bir boğazlı ama çokta kalın olmayan bir kazak geçirmiştim, altıma da beyaz bir pijama giymiştim. Saçımı da düzelttim ve salona geçtim. Annem ben okuldan eve gelirken Yekta ile sofrayı kurmuştu. Koltuğa oturup Yektayla yemek yemeğe başlamıştık annem yıkanan çamaşırları kurumaları için balkona asıyordu. Televizyon açıktı ve izlediğimiz diziyi kaç defa bitirdiğim bilmiyordum. Annem her tekrarı yayınlandığı zaman baştan sona izliyorduk.

Annemde içeriye geldiğinde boşta kalan koltuğa oturup yemeğini yemeye başladı. "Bu gün okul nasıl geçti kızım." dedi her zaman sorduğu gibi. "İyiydi anne, sınavlar yaklaştığı için ders tekrar yaptık." dedim sınav kelimesini duyduğu andan gözleri beni buldu. " Çalış annem, senenin başında konuşmuştuk biliyorsun." dediğinde kafamı sallayıp onu onayladım. "Çalışıyorum anne. Söz verdiğim gibi." dedim ve yemeğimiz bitene kadarda konuşmadık.

Yemeğimizi bitireli yarım saat geçmişti. Odama geçmiştim ve çantamdan kitaplarımı ve defterlerimi çıkartmıştım. Ders tekrarı yapmıştım, verilen ödevlere geçtiğimde bazı yapamadığım sorular olduğu için Eda'nın kurduğu gruba yapamadığım iki soruyu atıp kitapları kapattım. Yarın ki dersleri olduğu ders programını hazırladım ve çantamı oturduğum sandalyeye bırakıp salona geçtim. Odama ders çalışmaya saat beşte girmiştim çıktığığım saat altı buçuktu.

"Uzun süre durdun odanda. Ödevinde, tekrarında çoktu sanırım." dedi bana bakarken Yekta onun kucağında yatarken gözleri açıktı bana bakıyordu, okuldan geldiğimden beri benime hiç konuşmamıştı.

"Evet, biraz fazla çalışmışız bugün." dedim gülümseyerek. Boşta kalan, annemin yemek yerken oturduğu koltuğa oturdum. "Yekta bugün hiç benimle konuşmadın. Bir şey oldu ablacığım. Yoksa yine öylesine bana mı küsmekmi istedin?" dedim Yekta'ya bakıyorken ama Yekta bana bakmıyordu. Kaşlarımı çatıp ona bakıyodum. Canınımı sıktık acaba? Ya da dün söylediğim bir şey canını mı sıktı? bugün hiç konuşmamıştık canını sıkacak bir şey de söylemediğime emindim. Anneme omuzlarını silkip, dudaklarını büzdüğünde bilmediğin anladım.

PEKİ, YA BİZ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin