17-MAHKEME

18 5 624
                                    

Son 2 bölüm, duygusal bir anneyim, ilk göz ağrım, bebeğim, emek verdiğim bitiyor. Vee sizi sevgiyle kucaklıyorum, öpücüklerimle...

Günler geçmişti ve perşembe gününe gelmiştik, kalbimde bir ağrı baş göstermişti. Ailem öleli 3 hafta geçmişti. Koskoca 21 gün geçmişti, ben günden güne daha da çöküyor, yok oluyordum. Birkaç gündür uykumdan 'anne, Yekta' diye sayıklayarak uyanıyordum. Uykumda ağladığım yetmezmiş gibi bir de uyanınca ağlıyordum.

Kimse ile iletişime geçmemiştim, geçen şu zaman aralığında. Bir iş yaparken bir anda gözlerim doluyor, boğazıma yumru yüreğime ise bir ağrı yer alıyordu. Öylece olduğum yere oturuyor ve geçmişe gidiyordum.

Mutlu olduğumuz günler; bir sıkıntım olduğunda anneme ağladığım, onun oyuncaklarıyla oynadığım kardeşim Yekta, her gün beni soktuğu hali görmesi için can attığım babam.

Marketteydim evden bir şey almak için gelmiştim ama ne almam gerektiğini unutmuştum. Bu yüzden bütün reyonları geziyordum. Markette ki bir çalışan her yeni reyona geçtiğimde göz göze geliyor ve birbirimize kısa bir gülümseyerek gözlerimizi birbirimizden çekiyorduk.

Elimde duran telefon titrediğinde reyonları gezmeyi bıraktım. Lidya arıyordu. "Alo, Yezda?" Kısa bir es verdi. "Ben eve geldim de sen evde değilsin sanırım, kapıyı açan yok, zili kaç kere çaldım?"

"Ben marketteyim. İstersen gel." Dedim. Kalbimin hızlanmasına engel olamazken, "geldim zaten, belki markettesindir dedim öylede çıktı." Dedi sesi arkamda, bana daha da yaklaşırken.

Arkamı döndüm ve Lidya'yı gördüm. Telefonu kulağından çekmiş, aramayı kapatmıştı. Yüzünde ışık saçan bir gülümseme vardı. Kollarımı ona açmıştım, bana sarıldığında ikimizde sanki yıllardır görüşmemiştik.

Sarıldığımız gibi ikimizde kıkırdamıştım., kaşlarını ona acımam için çatıp gözlerini yere indirmişti. "Sevgilimi mutlu etmek istiyorum belki." Dedi, yüzüme bakıp elini elime uzatıp birleştirdiğinde.

"Sen neden marketteydin?" Dedi, başka reyonlara giderken peşinden beni sürüklüyordu. "Bir şey alacaktım ama unuttum öyle boş boş aranıyordum markette." Dedim hala peşinden sürüklenirken. Reyonları gezerken el ele yürüyor ve gözlerimizin içi gülerken birbirimize konuşuyorduk. Lidya birkaç gündür benim ile üzgünken babamın mahkemesi yaklaştıkça bana güler yüzlü olmaya çalışıyordu.

Kendi aramızda konuşurken bize kulak misafiri olduğunu düşündüğüm bir teyze yanımızda önümüzde ki reyondan bir şeylere bakıyormuş gibi davranıyordu. Bir gariplik fark etmiştim fakat Lidya konuşmaya devam ediyordu ve onun lafını bölmek istemediğim için sessizce Lidya'nın gözlerine bakıyordum.

"Bir de genç olacaklarda ülkeyi temsil edecekler." Diye homurdandı teyze ve biz duymuştuk. Lidya cümlesini yarıda kesmiş teyzenin bize mi yoksa başka birine mi dediğine bakıyordu. Etrafımıza baktığım da tek gençlerin biz olduğunu görünce, Lidya ile birbirimize baktığımızda yüzünde sinirlendiğini görmüştüm.

Kolumu omzuna attım ve Lidya'yı kendime çektim. Elim ile omzunu okşadım, sakinleşmesini istedim. Direkt eve girmek istiyordum, ne alacak alalım, teyzeyi görmezden gelelim istiyordum şu anlık. "Boş ver Lidya'm biz işimize bakalım," dediğimde yüzüme şaşkın gözleriyle bakıyordu.

"Yorgunum sevgilim. Bende sinirlendim ama boş ver. Eve gidelim ve orada sinirlerimi çıkaralım, he?" Dedim. Yüzümde zoraki koyduğum bir gülümseme ile.

"Tamam sevgilimde, bir şey deseydim bari. Sinirime çok dokundu. Gençlik diyor bi' de." Dediğinde yüzünü görmesem de sesinde çocuksu ifade gülmeme sebebiyet vermiştim. Gülmemle Lidya bana dönmüştü.

PEKİ, YA BİZ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin