8

211 13 8
                                    

Genç adam odaya vuran güneş ışığıyla uyanmış yanında kimseyi göremeyince hızla odadan çıkıp evin diğer odalarını armaya koyulmuştu.Evde kimse yoktu tekrar odaya çıkıp telefonu eline aldıktan sonra patronunun numarasına tıklamıştı ama açmıyordu.Yarım saatin ardından eşyalarını toplayıp evden çıktı Bay Kim'den hâlâ haber yoktu edişenmeye başlayan genç adam bir ihtimal şirkette gittiğini düşünüp taksi çağırmıştı.

Şirketin kapısının önünde durup üzerindekileri kontrol etti, duş alması ve bu kıyafetlerden kurtulması gerekiyordu ama bunlardan önce Bay Kim'i görmesi gerekiyordu.Açıkçası habersiz bir şekilde ortadan kaybolmasına kırılmıştı.İçeri girip en üst kata doğru çıkmaya başladı.Asansörün kapısı açıldığı gibi patronunun odasına doğru ilerledi.Kapıyı iki defa tıkladıktan sonra ses gelmeyince dün yaşanan öpüşme olayından güven alarak kapıyı açtı.Ama nafileydi çünkü içeride kimse yoktu.Genç adam bu seferde jimin'in odasına doğru ilerlemeye başladı.

"Jimin Bay Kim şirkete geldimi hiç"
"Hayır kook neden sordun"
"Hiç...Jimin beni bir saatliğine idare edebilir misin?"
"Tamam da nereye?"
"Eve gitmem gerek"
"Ah peki kook"
"Ha bir de Bay Kim gelirse bana haber verir misin?"
"Tamam kookk"

Şirketten çıkıp otobüs durağına ilerledi genç adam.Her zaman oldugu gibi yine çok kalabalıktı .Önlerinde duran otobüsle herkes hızlı adımlarla hucum etmeye başladı.Arada sıkışan genç adam ne ileri ne geri gidebiliyordu birinin ayağına ve sırtına yanlışlıkla tekme atmasıyla öne doğru dizlerinin üstüne düştü.Kimsenin umursamadığı genç adam kendi başına kalkmaya çalıştı ama bacağına yediği sert tekme yüzünden canı yanıyordu.Kafasını kaldırdığında ona uzatılan eli gördü biri yardım ediyordu.Hiç düşünmeden elini uzatıp karşılık verdi ve ayağa kalktı.Yardım eden kişinin kim olduğuna bakmak için kafasını kaldırdığında hiç tanımdığı kısa boylu,takım elbiseli, gri saçlı ve suratı kediye benziyen biri ile karşılaştı.

"İyi misin?"
"Ah evet yardımınız için teşekür ederim beyfendi"
"Rica edrim ne demek.Bu şirkette mi çalışıyorsun?"

Elini kaldırıp isaret parmağıyla Kim Holding'ini gösterdi.

"Evet"
"Ah anladım .İstersen seni gideceğin yere kadar bırakabilirim?"
"Teklifiniz için teşekür ederim ama-"
"Lafinı bölüyorum ama dolmuşların hepsi dolu ve bu ayakla yürüyebileceğini hiç sanmıyorum"
"Peki"
"Ha bu arada ben Min Yoongi"
"Memnun oldum bende Jeon Jungkook"
"Bende memnun oldum jungkook arabam hemen burda gel"

Genç adam belinde hissetiği elle irkilsede ayağı acıdığı ve yürüyemediği için ses çıkaramıyordu.Arabanın önüne kadar böyle ilerleyip en sonunda bırakmıştı.Kapıyı açtıktan sonra eliyle genç adamın içeriye oturmasını işaret etmişti.Yavaş hareketlerle koltuğa oturup Yoongini binmesini beklemişti genç adam.En sonunda o da binince araba orta hızda ilerlemeye başladı.

"Çalıştığın şirketten memnun musun jungkook?"

Genç adama sorulan soruyla başını cam kenarından çekip o tarafa odaklandı.

"Evet çok memnunum"
"Tüh be üzüldüm"
"Neden ki?"
"Sana benim şirketimde çalışmayı teklif edicektim"
"Şirketiniz mi var?"
"Evet al bak bu da kartı bir gün gelmek istersen kapım sana her zaman açık jungkook"
"Teşekkür ederim Bay Min"
"Bana yoongi diyebilirsin"
"Peki"
...
"İşte burası geldik.Tekrardan teşekkür ederim Yoongi"
"Rica ederim .Kartta numaram da var istediğin zaman arayabilirsin"
"Tamamdır kendinize iyi bakı görüşürüz"
"Sende jungkook...sende"

Yavaş adımlarla eve ilereyip kapıyı kendi anahtarlarıyla açtıktan sonra içeri doğru ilerledi arkasına baktığında Yoongi çoktan gözden kaybolmuştu.Bu ayakla nasıl şirkete gideceğinide düşüne düşüne evin boş olması rahatlıyla odasına çıktı.Üzerindekileri bir çırpıda çıkarıp banyo kuvetine oturdu sıcak su acıyan bacağını anında rahatlasada da küçük sızlamalar yerini koruyordu.İşlini halletikten sonra banyodan çıkıp dolabın karşısına geçti içinden siyah bir t-shirt ve bol bir kot pantolon seçip giydikten sonra saçlarına şekil vermeye başladı.Evdeki işlerini halletikten sonra böyle otobüse binemeyeceği için taksi çağırıp onunla şirkete gitti.

...

"Jungkook geç oldu eve gidelim artık hem bu ayakla neden geldin ki?"
"Ama huyng daha işlerim bitmedi ve Bay Kim gelmedi ki"
"Kaç kere söyledim kook o gelmiycek bugün, hem çok çalıştın yeter .Dün yaşadığın şeyi tekrar yaşamanı da istemiyorum .Hadi lütfen gidelim seni ben bırakıcam eve ayrıca yarın için izin al ve şirkete gelme, ha bir de acilen doktorada görünmelisin istersen şimdi gidelim"
"Hastaneye gerek yok huyng eve gider krem sürerim yarına iyileşir hemencicik"
"Tamam ama yarın gelmek yok"
"Peki hyung"
"Hadi kalk gidelim"
"Tamam"

...

Jungkook

2 Gün Sonra

Derin bir nefes alıp patronumun kapısını tıkladım.İki gündür görmüyordum, aramalarıma da dönmemişti hiç , biraz kırgındım aslında .Aldığım 'gir' komutuyla yavaşça kapı kolunu indirdim ve içeri girdim.Kafasını gömmüş dosyalarla ilgileniyordu biraz yavaş ve seke seke masasına doğru ilerleyip elimdeki dosyayı masasına bıraktım derin bir nefes alıp ilk günkü gibi hızla kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

"İmzalanması gereken dosyaları getirdim Bay Kim"

Diyip arkama döndüm yine seke seke kapıya doğru ilerledim.Bir şey dememesi kırık olan kalbimi daha cok kırmıştı en azından bir açıklama yapabilirdi.Bileğime sarılan elle olduğum yerde durmak zorunda kaldım.Beni etrafımda döndürüp tekrar gözlerime bakmaya başladı.

"Ayağına ne oldu?"
"Küçük bir kaza efendim"
"Ne kazası? Ayrıca bana öyle seslenme jungkook"
"Sizi ilgilendirmez başka bir şey yoksa çıkabilir miyim iki gündür olmadığınız için işler birikti Bay Kim"

Ellinden kurtulup arkama döndüm kapıyı açıcakken bu seferde buna engel oldu.Ama her seferinde böyle yapıyordu, tam arkama dönüp hesap sorucakken fazla yakınlıktan dolayı hızla çarpan kalbimle bu çok zor oluyordu.

"Ne yapıyorsunuz?"
"Soruma cevap ver"
"Verdim zaten"
"Jungkook!"
"Biri yanlışlıkla tekme attı"
"Ne zaman oldu bu"
"Hiçbir şey söylemeden ve aramalarıma bakma gereği bile duymadan, beni tek başıma bıraktığınız günün sabahı"
"Jungkook-"
"Öğrendiniz işte izin verirseniz gidebilir miyim"
"Hayır gidemezsin"
"Peki...bir açıklama yapmak çok mu zor?"
"İşerim vardı.."
"Aramalarıma dönemiyecek kadar yoğun değildir bence 'işleriniz', sonuçta dünyayı yönetmiyorsunuz alt tarafı bir şirket yönetiyorsunuz bunu da geçtim bir mesaj atıcak bir dakikanız bile mi yoktu Bay Kim?"
"Özür dilerim jungkook"
"Çalışmam gerek beni bırakabilir misiniz artık"
"Hadi ama yapma böyle güzelim yemin ederim çok yoğundum"
"Jungkook çok özledim seni lütfen bugün yanımda kal seviyim biraz seni hımm?"

Kafasını boynuma gömüp sanki gerçekten yorgunmuşta orda dinleniyormuş gibi iç çeke çeke derin nefesler alıyordu.Boynuma küçük bir öpücük bırakıp kafasını kaldırdı.Elini arkama uzatıp kapı kilidini iki defa çevirdi.Her hareketinde yerinden çıkacak gibi atan kalbimi durdurmam gerekiyordu çünkü bu gidişle kalbimin sesini o da duyabilirdi.Kollarını belime dolayıp dudaklarını dudaklarıma sürttü öpmüyordu ama dudaklarınıda geri çekmiyordu.

"Seni tek başına bıraktığım için özür dilerim güzelim,kalbini kırdıysam da özür dilerim..."

Bacaklarımdan tutup beni kucağına aldı.Ona hiç kızmamıştım aslında sadece kırgındım.Kollarımı boynuna sarıp ona eşlik ettim.Yavaş adımlarla koltuğuna ilerliyordu ,onunla birlikte koltuğa oturup sıkıca sarıldım.Bende onu özlemiştim hem de çok.

"Jungkook"
"Efendim Bay Kim"
"Öncelikle Bay kim demeyi bırak"
"Ama şirkette size nasıl isminizle hitap ediyim"
"Bu şirketi ben yönetiyorsam benim kurallarım geçerli diğerlerinin dedikleri ile ilgilenme güzelim"
"Tamam"
"Bak bana"

Kafamı kaldırıp tapılası yüze baktım.Elini enseme atıp dudaklarımızı birleştirdi sert ve hırçınca.

K.T.H.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin