Yeni bir bölümle merhabalar
Güzelce okuyun
Hoşçakalın♧
Üzerindeki kan lekelerini gören genç adam anın şoku ile sarsak adımlarla gerilemişti.Ayakta duracak zerre hâli yokken bu lanet zincirler yüzünden buna mecburdu.Önündeki adam yere yığılınca derin bir nefes almıştı.Bitmişti sonunda burdan çıkacaktı.Yada öyle zannediyordu.Kafasını kaldırıp ateş eden kişiye baktı hızla.Saşırmamıştı çünkü buraya gelen koruma zaten kimin geldiğini gayet açık bir şekilde dile getirmişti.Yoongi emin ve yavaş adımlarla genç adama yaklaşmıştı.
"Ne işin var burda?"
"Seni kurtardım ortak sevinmedin mi?"
"Neden öldürdün onu?"
"Ne?"
"Kendi ellerimle geberticektim oruspu çocuğunu"
"Ah anladım"
"Ne işin var dedim"
"Jimin seni bulmamı istediği için yaptım ,bilirsin ondan gelecek her sözü ve emiri yerine getiririm.Yeterki o istesin"
"Çöz beni"
"Emir mi veriyorsun bana mı öyle geliyor?"
"Hadi"
"Bir ölü için fazla atarlısın sakinleş biraz"Hızla öne atılıp yerde yatan adamın ceplerini karıştırmaya başladı.Bulduğu küçük anahtarı kaptığı gibi zincirleri açmıştı ve zincirlerden kurtulduğu gibi yoongini suratına yumruğu yapıştırmıştı.
"Bu beni jungkookla tehtit ettiğin için,
umarım ona yaklaşmamışsındır?"
"Lan sen gel adamı kurtar sonra da yumruk ye.Onunla konuşmadım bile"
"Sorucam eğer ki yalan-"
"Sağlam bir jungkook bulursan sorarsın"
"Ne?"
"Jimin söyledi sinir krizi geçirmiş bugün, saatlerdir hastanede yatıyor"Genç adam duyduklarıyla sinirle yerde yatan adamın karın bölgesine sert bir tekme atmış sesli küfürler yağdırmıştı hemen ardından hızla harekete geçmişti.Bir an önce onu görmesi gerekiyordu.
"Araban var mı?"
"Araba değilde bir uçak istemen daha doğru olur"
"Ne?"
"Kanada'dayız şu an"
"Ahh sikerim böyle işi"
"Seni hemen şimdi koreye götürebilirim Kim Taehyung ama bir şartım var"
"Hayır"
"İyi o zaman jungkook kendine geldiğinde tekrar kriz geçirmesini izlersin"
"Seni var ya-Ahh gidelim"
"Bende öyle düşünmüştüm de bu böyle mi kalıcak?"
"Ölmediyse bizimle gelsin ona yapacaklarım var böyle kolay gebermesine izin vermem..."
"Yaşıyor"
"Gidelim o halde"8 Saat Sonra
Genç adam uçaktan iner inmez derin bir nefes almıştı.
"Hangi hastane olduğunu sormayacak mısın?"
"Biliyorum"
"Daha şartı-"
"Sonra"Önünde durdurduğu taksiye atlayıp hastanenin yolunu tutmuştu.Ne yapacağını bilmiyordu veya nasıl davranacağını.Jungkook onu ölü biliyordu belki korkardı belki çok şaşırı belkide üzülürdü.Yada belkide hiçbiri...Özlemişti hatta o kadar çok özlemiştiki bir an önce görmek o güzel kokusunu içine çekmek istiyordu.Üzerindeki kurumuş kanlı elbiseler ve karnındaki her harekette kendisini belli eden yaraya aldırış etmeden hastenenin önünde inmişti.Telefonu kimliği hiçbir şeyi yoktu ama umrunda bile değildi.Hızla ilerdeki personelin yanına yaklaşıp sevgilisinin ismini söylemiştti.
"Jeon Jungkook"
"Bir dakika"
"3. kat 147. odada"Hızını kesmeden bu sefer asansöre ilerlemişti.Korkuyordu göreceği manzaradan deli gibi korkuyordu.Jungkook'u öyle görmeye hazır değildi fotoğraflarda bile çok zayıf,bitkin,yorulmuş gözüküyordu.Kim bilir şu an ne haldeydi.Durduğunu belli eden asansörle hızla personelin söylediği numaralı odayı bulmaya çalıştı.Gözüne çarpan soldaki en son odayı görür görmez o tarafa yönelmişti.Buydu burasıydı aylardır göremediği sevgilisi bu odadaydı.Kapı kolunu indiricekken içeriden gelen çığlık ve bağrış sesleriyle kaskatı kesilmişti,hareket edemiyordu aklı durmuştu.Herşeyi bekliyordu ama bunu asla.
"Bırakın beni!"
"Ölmedi!"
"Yalvarırım bırakın beni!"Gitgide artan çığlıklarla kalbi sıkışmıştı.Aylardır işkence görüyordu ama canı hiç bu kadar yanmamıştı.
"Yaklaşmayın!"
"Jungkook dur!"Duyduğu kelimelerle kaşları çatılan genç adam daha fazla zaman kaybetmeden içeri girmişti.Girdiğinde karşılaştığı manzarayla başından aşağı kaynar sular dökülmüştü.Jungkook elindeki tuttuğu büyük cam parçasını kendisine doğru tutup ağlayarak bağırıyordu yerdeki cam kırıklarına bastığı için de ayaklatından oluk oluk kanlar akıyordu.İçi parçalanan genç adam ona arkasını dönmüş sevgilisine yavaş yavaş yaklaşmaya başladı.Onu gören jimin şokla elinde tuttuğu eşyaları hızla yere düşürmüştü.Annesi ise bir yandan oğlunu durdurmaya çalışıyor bir yandan da ikna etmeye çalışıyordu bu halini gördükçede mahvoluyordu.
"Bırakın!"
"Çok yoruldum"
"Neden kimse beni dinlemiyor ölmedi..."
"B-ben sana inanıyorum oğlum yalvarırım bırak elindekini"İçinde fırtınalar kopan genç adam daha fazla dayanamayıp biraz daha yaklaşmıştı.Burnuna gelen tanıdık ve güzel kokuyla derin bir nefes almıştı.Özlemişti deliler gibi özlemişti ama yaklaşamıyordu.
"Jungkook"
Duyduğu tanıdık ve kalın sesle hızla arkasına dönenen genç adam gördüğü adamla şaşırmıştı.Ellerinden kayıp giden cam parçası yere çarpıp tiz bir ses çıkarmıştı.Taehyung ise çökmüş sevgilisini görünce gözünden akan yaşın farkında bile değildi.Donmuştu onu bu hâle kendisi getirmişti o gün gitmeseydi ikiside bu duruma gelmezdi.İçini ele geçiren suçluluk duygusu yüzünden kendine lanet'ler okuyordu.
Hayal gördüğünü düşünen genç adam boğukça bir kahkaha atmıştı.Taehyung ise ne olduğunu anlamadığı için kaşlarını çatmış,bir adım ileri gitmişti.
"Anne...yine hayal görüyorum"
Bu dört kelime genç adam için cayır cayır yanan ateşin içine atlamakla eş değerdi.Nefes almak o kadar imkansızdı ki .Asla böyle hayal etmemişti ,sevgilisini bu kadar dağılacağını asla ama asla tahmin etmemişti.
"Jungkook'um,sevgilim..."
"Hayır hayır,bu sefer olmaz"
"Benim güzel oğlum"
"S-sen- anne siz de görüyor musunuz?"Bayan Jeon yavaşça kafasını sallayıp oğlunu onaylamıştı.Jimin ise hâlâ şoktaydı aylardır ortana kaybolan patronu kanlı elbiseleriyle önünde duruyordu.
Genç adam kafasını sallayan annesiyle şaşırmıstı,onlarda mı delirmişti yada yalan mı söylüyorlardı.Yavaşça cam yüzünden kanayan elini kaldırıp ölü bildiği sevgilisinin yanağına dokunmaya çalışmıştı.Eline temas eden bedenle vücudu baştan aşağı titremişti."S-sen g-ger-gerçeksin"
"Evet se-"Kolları arasına düşen bedenle sözü yarıda kalmıştı.Hızla kucağına alıp biraz ilerideki yatağa yerleştirip jimine dönmüştü.
"Doktor çağır hemen!"
Jimin hızla odadan çıkıp doktor bulmaya gitmişti.Bir kaç dakikalık arayıştan sonra bulup odaya yönlendirmişti.
Aradan geçen 10-15 dakikanın ardından konuşmaya başladı ."Şok geçirmiş,çok hassas bir bünyeye sahip saatler önce yaşadığı krizi hâlâ atlatmamış ve sizin bir anda ortya çıkmanız bunu tetiklemiş olmalı.Birkaç gün daha burda kalması gerekiyor yaşadıkları hem rusal hemde fziksel olarak taşıyamayacağı kadar ağır şeyler.Çok dikkatli olmanız gerek."
Başını sallayan genç adam doktoru onaylayıp odada biraz yanlız kalmak için içeridekilerden güzel bir şekilde ricada bulunmuştu.Hepsi çıktıktan sonra yanlız kalan genç adam aylardır görmediği sevgilisini her ayrıntısını tekrar ezberlemek için dakikalarca izlemişti.Anlına ufak bir öpücük kondurup geri çekildi.
"Sözümde duramadın"
"Umarım affedersin beni sevgilim"
"Seni bu hâlâ getirdiğim için kendimden o kadar çok nefret ediyorum ki ama sen etme olur mu?"
"Senin nefretini kaldıracağımı hiç sanmıyorum sevgilim"
"Seni seviyorum güzel oğlum benim"♡
Bitti...