Beş dakika geçti geçmedi evin kapısı çaldı. Jeongin kapıya ilerlediğinde hepimiz ayaklandık.
Jeongin'in arkasından giren Chan ve Changbin'e baktığımızda onlar da bakışlarımızı hissedip bize döndüler.
Ellerindeki dosyalarla beraber yaklaştılar.
Chan birer birer suratımızı inceliyordu. "Neler oluyor?"
Ne diyeceğimizi bilemeden öylece dikilirken Changbin biraz daha önümüzde duran Jisung'a döndü. "Jisungie? Her şey yolunda mı?"
Jisung yutkundu. "Değil... Kahretsin ki değil. Neden ayrılmak istiyorsunuz?"
Seungmin arkasından Jisung'un omzunu tuttu. "Önce konuşalım."
Jisung onu duymadı. "Söylesenize? Neden bizi bırakıyorsunuz?"
Changbin çatık kaşları altında önce Chan'a sonra da tekrar Jisung'a baktı. "Sen neler diyorsun? Ne ayrılması?"
Seungmin ellerindeki dosyaları işaret etti. "O dosyalar ne?"
Chan ellerine baktı. "Bunlar mı? Parçalarımız. İsimlerimize göre ayırmamız gerekti."
Jisung yüzünü kapatıp yere attı kendini. Seungmin yanında onunla beraber çöktüğünde dizini vurduğu için çıkan tok ses odada yankılandı. "İşte! Biliyordum işte! 3Racha ayrılıyor! Tanrım, hayır..."
Chan şokla dizlerini altına aldığı için yerde kaplumbağa gibi duran Jisung'un yanına çöktü. "Hey, hey, hey! Hannie ne yapıyorsun? Dağıldığımız falan yok, kalk yerden!"
Jisung kafasını kaldırıp dolmuş gözlerle Chan'ın yüzüne baktı. "Nasıl yok?"
"Lütfen..." Chan gözlerini kapatıp alnını ovdu. "Bak, bir şeyleri yanlış anlamışsın. Kalk yerden, hasta olacaksın. Oturalım da düzgünce ne olduğunu anlat bana."
Changbin de şaşkınlığının arasında diğer koluna girerken Jisung'u yerden kaldırıp koltuğa oturttular. Hepimiz ne olduğunu bir türlü anlayamadığımız için yalnızca onları izliyorduk. Chan ayakta yüzlerimize baktı. "Şimdi. Tam şu anda. Birisi bana neler olduğunu anlatabilir mi? Lütfen."
"Dün tartışmışsınız hyung. Doğru mu?"
Chan, Minho'dan gelen soruyla duraksadı ama üstünü örtmedi. "Doğru. Biraz atıştık."
"Biraz az kalır sanki." Seungmin dizini ovalarken Chan ona bir şey demedi. Yanına geçip dizinin iyi olup olmadığını kontrol ettim. Biraz kızarmıştı.
Changbin araya girdi. "Tartıştığımız doğru ama halledeceğiz. Neden bu kadar endişelendiniz ki?"
Jisung yükseldi. "Uzun zamandır olmadığı kadar büyük bir tartışmaydı çünkü hyung! Nasıl endişelendiğimden haberiniz var mı!?"
Chan ne kadar öfkeli olsa da hala şirin görünen Jisung'a baktı. Gülerek başını karnına bastırdı ve sarıldı sıkıca.
"Hannie, inanamıyorum sana. Kavga ettiğimiz için ayrılacağımızı mı düşündün?"
"Aslında sadece o yüzden değil." Gözler bana döndüğünde gerildim.
"Tek nedeni o değildi. Dün gece koridorda yaptığınız konuşmayı duyduk. Bugün de ellerinizdeki belgeyi görünce... Yanlış anlamışız."
Chan ve Changbin ellerindeki belgelere baktılar. Changbin dosyaları öne doğru tuttu. "Bu dosyalardan mı bahsediyorsunuz? Bunlar yeni çıkacak albümümüz için onaylanmış yazar kredileri ve patentler. Adlarımıza göre ayırıp kayda geçirecekleri için sabah apar topar Chan Hyung'u aradılar. Tesadüf benim de işim vardı şirkette. O yüzden beraber gittik."