"You couldn't save me but you can't let me go..."
_______________________"Hafızam dolmuş. Telefonu fırlatmama az kaldı."
Tüm gün boyunca gördüğüm o kadar çok tablonun fotoğrafını çekmiştim ki artık telefonum kapasitesinin sınırlarını zorluyordu.
Hyunjin kamerasını indirdi. "Çok bile dayandı o telefon sana. Gördüğün her şeyin fotoğrafını çekiyorsun."
"Anı biriktirme merakım ve sanat aşkım başıma bela olmaya devam ediyor." Bıkkınlıkla nefes verip son bir ümitle birkaç fotoğrafımı sildim ve telefonumu yeniden tabloya paralel hale getirdim ama hala yeterli hafızamın olmadığı bildirimini alıyordum.
"Ah, telefonum cidden... yardımcı olmuyorsun hiç."
Başka bir tablonun önünde oyalanan Hyunjin gülerek yanıma geldi. "Söylenmeni izlemek çok keyifli ama artık vakit kaybetmeden çıkmamız gerek. Bana söyle ben çekeyim."
Baktığım son iki tabloyu ona gösterdim. Birini zaten öncesinde çektiği için es geçti ve ikinci tabloya kamerayı kaldırdı.
O, ekranda çektiği fotoğrafa bakarken dibinde bittim. Gülümseyerek bana da gösterdi. "Nasıl?"
"Gayet iyi. Teşekkür ederim."
Kapanmak üzere olan müzede çıkışa yöneldiğimizde Hyunjin'i tanıyan bir iki kişi imza ve fotoğraf almak istediler. Onları kırmak istemeyen Hyunjin hemen kameralarına poz verirken ben de kenara sıyrılıp işlerinin bitmesini bekledim. Alışkın olduğum şu görüntüyü sessizce izlemekten vazgeçip telefonumun hafızasına odaklandım yeniden. Güç bela birkaç fotoğraf ve uzun zamandır dinlemediğim birkaç şarkı silerken telefonum gelen mesajla titredi.
Felix ne yaptığımızı merak ettiği için mesaj attığını yazmıştı. Biraz ilerimde hala imza vermeye uğraşan Hyunjin'in bir fotoğrafını da ben çektim ve Felix'e gönderdim.
Areum
Bizimkini kıstırdılarFelix
Tanrım... Areum lütfen kurtar onu wşflşsödAreum
Yapamam... Benden daha güçlüler
Felix
Hiç sanmıyorum ama neyse. Geç kaldınız merak ettim. Kendinize dikkat edin ♡Areum
Tamamdır civciv geliyoruz birazdan
Felix
Tamamİlerimdeki uzun boylu gence baktım. Yüzündeki bariz yorgunluğu görmem kalbimi sızlattığında resmi kimliğimi kullanma zamanımın geldiğini anladım. Biraz daha oyalanırken müzede yankılanan anonsla artık Hyunjin'i almam gerektiği için sakin adımlarla yanlarına ulaştım. Önceki iki kişiye sonrasında üç kişi daha eklenmişti. Hyunjin verdiği pozu bozup benimle göz göze geldi.
"Gençler?"
Diğerlerin dikkatini çektiğimde samimiyetle gülümsedim. "Sevginiz ve ilginiz için çok minnettarız ama artık bizim ayrılmamız gerekiyor. Hyunjin ile vedalaşın lütfen."
"Siz kimsiniz?"
Solumdaki yaşı yirmilerinin başında olduğunu tahmin ettiğim genç kıza döndüm. Sorgulayan sesine yüzündeki hoşnutsuzluk da eklendiğinde Hyunjin'i koruma içgüdüm devreye girmişti. "Şirket tarafından Hwang Hyunjin için görevlendirilmiş bir görevliyim. Onun programa uyacak şekilde hareket etmesini sağlamak amacıyla buradayım. Şimdi izninizle..." Hyunjin'i arkasından ittirmeye başladım. "Bizim artık gitmemiz gerek. Hepinize iyi akşamlar."