avcıları da avlamaya yemin etmiş kim taehyung, onu kurtarmaya çalışan ama ilk hedeflerinden biri olan kim seokjin'i es geçecek miydi?
#taejin
#ukejin
#semetaehyung
#oneshot
merhaba<3 yine, yeni bir şeyle geldim. beni uzun zamandır takip edenler bilir, en sevdiğim şey suç kurgularıdır. son zamanlarda çok sıkılmıştım, elimdeki bütün kurgular romantizme dayalı o yüzden yazasım gelmiyor doğrusu. o yüzdenn ben de diğer ficlere yeni bölüm atmak yerine neden yeni ficimi yayınlamıyorum dedim, kızmayın lütfen diğerlerine de bölüm atacağım elbette. bu fic muhtemelen 5-6 bölümlük bir şey olur ama no time to die yazmaya başladığımda da aynısını söylemiştim 20 küsür bölüm sayısında final yaptı. yani bilmiyorum ne zaman final olur, hikaye akışına göre değişecektir, umarım beğenirsiniz. keyifli okumalar
kan ve şiddet unsurları içerir !!!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yüzündeki yaralar canını yakmıyor, yalnızca eve gidince annesine nasıl hesap vereceğini düşünüyordu. Karanlık sokaklardan büyük bir rahatlıkla geçiyor, alışkın olduğu sarhoş bedenlere bakmıyordu bile.
Taehyung için burasının çöplükten farkı yoktu. Fakat dünya da cennette istenmeyen iğrenç insanlardan oluşan bir çöplük değil miydi zaten? Onun için her yer çöplük, insanlar ise şeytandan farklı değildi.
18 yıl yaşamış olsa da bunları görmüştü, görmemesi gereken bir çok şeyi görmüştü. Tanık olmaması gereken onlarca olaya tanık olmuş, insanların cennet dediği dünyanın ne kadar cehennem olduğunu tatmıştı.
Taehyung annesiyle yaşıyordu. Bayan Kim evi geçindirmek için lüks bir restoranda çalışmaya başlamış; oğlunun okul masrafları ve en azından evin kirası, yiyecekleri yemekleri karşılamak için çalışmaya devam ediyordu. Taehyung babasının olup olmadığını bile bilmiyordu. Annesi hiç bir zaman bahsetmemiş, Taehyung da hiç bir zaman sormamıştı. Annesi ona her koşulda kol kanat gerdiği için hiç bir zaman babaya ihtiyaç duymamıştı.
Fakat dünya değişiyordu. Her bir canlı eklendikçe dünya daha da iğrençleşiyor, yaşaması daha da zorlaşıyordu. Öyle ki annesi dinlenecek vakit bulamıyor, asla okumayacak oğlu için çabalıyordu.
Taehyung için umut yoktu. Ne kadar zeki olsa da derslerle asla ilgilenmemişti. Kendisi istediği her şeyi öğreniyordu, bir öğretmene ve onu yönetecek kurallara ihtiyacı yoktu. Hele ki kurallar herkes tarafından uygulanmıyorken.
Ne anlamı vardı ki?
O kalın anayasa kitabı herkesçe uygulanmadığı, yalnızca güçsüzler üstünde uygulandığı zaman ne anlam taşıyordu? İnsanlar buna bir de adalet mi diyordu? Bu zenginlerin alt tabakayı susturabilmek için kurduğu bir düzmece miydi? Dünyanın ileri gelen insanları toplanmış, geri kalanları nasıl kontrol edebileceklerini mi tartışmıştı?
Onlarca devrim, ihtilal, anlaşmalar ve anayasalar çıkmıştı. Fakat hepsinin sonunda aynı yere gidiyordu insan, güçlü kimse onun yanındaydı herkes. Güçlü olan ne derse oydu; bazı dönemlerde bu anayasa olmuş, bazılarında fiziksel açıdan güçlü olanlar, bazısında ise şimdiki gibi beyaz yakalıların elinde olmuştu.